Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Baskın basanındır!

Baskın basanındır!

Kim önce davranacak.. Abdurrahman Yalçınkaya yola erken çıktı.. İlk haberi Star’dan Şamil Tayyar vermişti. Son haber Mehmet Baransu’dan.
Öyle anlaşılıyor ki, Yalçınkaya’nın AK Parti’yi kapatma davası dosyası, epey zamandır çekmecesinde hazır bekliyor.. Davanın ne zaman açılacağı konusu, sanki, hukuki gereklerden çok, denge, konjonktür ve taktik hesaplardan kaynaklanıyor gibi..
Şekil şartları yerine getirildikten sonra, tek kişi “açtım” dedi mi, dava açılıyor.. Ve sonra süreç başlıyor..
İktidar bu defa elini çabuk tutmak durumunda. Referandum süresini 60 güne çeken düzenleme yürürlüğe girdi.. Yeni Anayasa reformu, parlamentoda kısa sürede tamamlanıp, Haziran başında referanduma gidilebilir..
Parti kapatma davasının bu kadar sürede tamamlanması mümkün değil..
Burada önemli olan AK Parti’nin firesiz olarak bu değişikliği gerçekleştirip konuyu refaranduma götürmesi..
YÖK’ün yeni kararı, tekrar Danıştay’a götürülür mü? Götürülürse bu kez Danıştay ne yönde karar verir bilmiyoruz..
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay bu süreçte Jüristokrasi tartışmalarının odağında olacak gibi gözüküyor.
Muhtemelen Yüksek Yargı, HSYK ve bazı Barolar ve emekli yargıçlar ve emekli paşalar bu süreçte mangalda kül bırakmayacaklar gibi gözüküyor.. Ve tabii, CHP ve MHP de..
Aslında bu tartışmalar önemli.. Kim kimdir anlaşılıyor.. Halk gerçekleri görüyor.. Bu tartışmaların gölgesinde toplumsal hafıza yeniden canlanıyor. Toplumsal bir bilinç oluşuyor..
Bu tartışmaların siyasi yansımaları ve sosyolojik sonuçları da ortada..
Onun için bu tartışmalardan çekinmemek gerek..
Darbeciler ve hukuk devletine, Anayasa değişikliğine direnenler bu işte bütün yükü Yargıya yüklüyorlar.. TSK ile Yargı şu anda en hızlı yıpratılan kurumlar arasında..
Aslında yaptıkları işin kendilerine bir faydası yok.. Aksine suçlarını daha da derinleştirmekten, kendilerini ele vermekten başka bir şeye yaramıyor bu çabalar..
Hiçbir şey yapmadan başlarına gelecek şeyleri beklemek sanki zorlarına gidiyor gibi.. Mecburiyetten mi, ne yapacağını bilmemekten mi bilmiyorum ama dostlar alışverişte görsün kabilinden bir şeyler yapma gayretindeler..
Darbeci kadrolar, ülke savunmasını da, siyaseti de, yargıyı da, Türkiye gündemini de kilitleme çabasındalar.. Neyse ki halk peşlerine takılmıyor ve ekonomiyi kilitleyemiyorlar. Ellerinden gelse onu da yapacaklar. Balyoz darbe planında niyetlerini açıkça ortaya koymuşlar..
Hani akıllarınca AK Parti’yi kapatıp, Erdoğan’a ve arkadaşlarına siyasi yasak koyup ve hatta güçleri yeterse, AK Parti misyonunu sürdürecek bir partinin seçime girmesini engelleyerek bir ara rejim hükümeti oluşturmak. Bunun anlamı, bir CHP - MHP Koalisyonu. Dikensiz bir gül bahçesi olacak..
Bu ham bir hayalden başka bir şey değil.
Allah fırsat vermesin, bu adamlar kendilerine karşı çıkanlarla kanlı bir hesaplaşmaya girerler ve döner kendi içlerinde çatışırlar. Ortalık kan gölüne döner.. Darbeciler kendi “iyi çocuklarını” da yerler..
Malum çevreler yaptığı işin mayınlı tarlada top oynamaktan çok da farklı olmadığını görmüyorlar mı?
Yaptıkları iş, hukuki bir iş değil.. Bu iş 1000 yıl da olsa devam etmeyecek. Bugün olmazsa yarın, bu iktidar döneminde olmazsa, başka bir zaman, bugün yaşananların hesapları bu işin sorumlularından sorulacak..
Bana kalırsa herkesin bu işin sonunu düşünmesi gerek..
Parti kapatmak, bir mücadeleyi bitirmek için çözüm değil. Yenisi kurulur ve daha kararlı bir şekilde bu işin üzerine gidilir.. Budandıkça güçlenen, filizlenen bir direnişten söz ediyorum.. Yeter ki halk bu işe sahip çıksın..
Bu eşik aşıldı.. Büyü bozuldu.. “Kapatma” bir son değil, yeni bir başlangıç olur ve mücadele daha da keskinleşir..
Yanlış hesap sandıktan geri döner.. Şunun şurasında seçimlere bir yıl kala, yeni bir kapatma davası komik bir çaba olur. Bırakın halk sandıkta karar versin. “Millet adına” değil, milletin kendisine bırakın hükmü! Yüzünüzü millete dönün, derdinizi onlara anlatın. Milletin iradesine ipotek koymak isteyenlerin çabaları boşa çıkacak..
“Baskın basanındır” kuralı bu defa geçerli olmayacak.. Genç siviller, bir kısım emekli paşaların, “Genç subaylar” etiketli, kuru gürültülerine papuç bırakmayacak gibi.. Gerçekten Genç hukukçular da, Genç subaylar da yaşlı ağabeylerine hiç benzemiyorlar.. Birileri için gelecek günler, gelecek günleri aratacak..
Bu çabalara gelince, bunlar, süreci daha da hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacak..
İster yeni bir parti kapatma davası açılsın, ister açılmasın, olacak olan belli, sadece bu arada olacak olanlar sürecin yönünü değil, hızını belirleyecek..
Parti kapatma davaları bir Bumerang gibi, dönüp gelip, iddia sahibinin kafasında patlayabilir..
Parti kapatma davalarında, korunmak istenen değer, en çok muhatabı kadar zarar görür..
Bakalım Baykal Milli iradenin avukatlığına, bekçiliğine mi soyunacak bu süreçte, yoksa yine, Milli iradeye karşı bir tehdit haline gelen, darbecilerin ve çetecilerin avukatlığına mı soyunacak!?.
Baykal sanırım iktidar olma umudunu, rakiplerinin hukuk dışı yollarla tasfiye edildiği bir sürece bağlamış gibi gözüküyor.. Onun için de, sanki millete arzı ihlas etmiyor, kendine iktidar yolunu açacak şartların oluşması için fırsat kolluyor.. Birilerinin bu gayret sahiplerine fırsat vereceğini hiç sanmıyorum.. Zor oyunu bozar.. İşler çığırından çıkarsa, korkarım o zaman birileri bugünleri arar..
Görelim Mevlam neyler!..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi