Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Haydaaa!

Haydaaa!

İddiaya bak: İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, Kayseri Yarıaçık Cezaevi’nde bulunan hükümlü H.A.H’nin yapacağı ev ziyareti sırasında bir suikast gerçekleştirileceği ihbarı geldi. Bunun üzerine takip başlatan terör timleri, geçen hafta şüpheli H.A.H.’nin cezaevinden izin alarak Kayseri’den İstanbul’a hareket ettiğini belirledi. Şüpheli H.A.H., İstanbul’daki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası üyelerinin toplantı yaptığı binanın etrafında dolaşmaya başlayınca gözaltına alındı.
H.’nin üzerinden Loca’nın eski ve yeni büyük üstadları K.P. ile S.E.’nin fotoğrafları çıktı. Sorgusunda binanın az ilerisinde bıçak sakladığını ve suikast planladığını itiraf eden şüpheli salı günü tutuklandı.
H.A.H.’nin Kayseri Belediyesi’nde çalışırken yolsuzluk yaptığı iddiasıyla tutuklandığı, avukatının ise Ergenekon sanıklarının da avukatı olan Yusuf Erikel olduğu belirlendi.
Adım adım gidelim. Erikel kimdi? Erikel’in ismi, Ergenekon operasyonları başladığı dönemde bazı bürokrat ve STK temsilcileriyle görüşüp “Yakında darbe olacak. AK Parti düşürülecek. Ben Başbakan olacağım. Duruşunuza dikkat edip, bize yardımcı olursanız, biz de size yardımcı oluruz” dediği iddiasıyla gündeme gelmişti. Ergenekon klasörlerinde yer alan “taslak hükümet SON 4 EN SON İNŞALLAH.doc” adlı belgede, darbe sonrası görev yapacak cumhurbaşkanı, başbakan, bakan ve bürokratların isimlerinin yer aldığı, Erikel’in ‘Başbakan’ olarak gösterildiği belirtilmişti. Tolon bu iddiaları yalanladı..
Bu haberler basında çıktı. Şimdi işin “Ecinniler: Karbonari” ile ilgili kısmına geçelim.. “ERZİNCAN’DAN FİRAR EDEN MAHKUM. ORTAYA ÇIKAN SUİKAST..” başlığı ile adresime gönderilen bir R.A.P imzalı “bilgi notu”na bir göz atalım: “Erzincan Ergenekon’un 1 numaralı sanığı Saldıray Berk ALEVİ (ne yazık ki, bu da hemşerim), 2 numaralı sanık İlhan Cihaner ALEVİ, sanık İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu ALEVİ, sanık MİT Müdürü Şinasi Demir ALEVİ, astsubaylardan ikisi ALEVİ, tanık Munzur ALEVİ, pastane sahibi ALEVİ, işadamı ALEVİ, CHP’li Ahmet Ersin ALEVİ, (İlhan Cihaner’in destekçisi Kadir Özbek de ALEVİ), Balyoz’un mihmandarı Çetin Doğan ALEVİ, Doğan’ın altında olan ve içeri alınan üst düzey askerlerden 14 tanesi ALEVİ (eksik veya fazla olabilir), intihar eden Yarbay Ali Tatar ALEVİ, Kafes ve Poyrazköy’dekilerin yüzde 47’si ALEVİ, Karargah evlerinin büyük bir bölümü (3 SUBAY 9 ÖĞRENCİ vs.. ALEVİ, son dalgada yakalananlardan iki isim de ALEVİ”. İlk bakışta Alevi karşıtı bir haber gibi gözüküyor değil mi? Hayır, okumaya devam edelim. İlginç bir iddia sözkonusu.. Bu Alevi gibi görünen ama Alevilikle maskelenmiş yeni bir Masonik örgüt ve hareketten söz ediyor, bilgi notunu gönderen kişi. Hatta bu hareketin Ali Balkız gibi bazı Alevi önderlerini bile hedef aldığını söylüyor.. “Doğu Perinçek’in Yenibosna’daki Cem evinde yapmış olduğu Ergenekon toplantıları”ndan söz ediyor.. Onlar için Özbekler tekkesi, Nakşi dergahı, Mevlevihane ya da cem evi fark etmiyor.. Yani, sağ sol, Kürt Türk, Alevi Sünni herkesi kandırmışlar.. Yani bu durumda bir de Alevi Ergenekonu sözkonusu..
Hatırlasanıza Çevik Bir bile 28 Şubat’ta Alevilere oynamıştı.. 60 darbesinde de birileri Alevi kartına sarılmış.. Alevilere saldırırken de Sünni kartına sarılıyorlar.. “Önemli bir gerçeğin bilinmesinde fayda var. Yukarıdaki isimlerin yüzde 90’ı gerçek aleviler değillerdir. 1948-50-55 doğumlu olan bu generallerin o dönemden başlayarak bu konumlara gelmeleri bir tesadüften ibaret değildir. Çünkü Ergenekon’un arkasında büyük bir gizlilik vardır” diyor, aynı kaynak. “Alevi olarak geçinen bu isimlerin tamamına yakını MASON BEKTAŞİ’lerdir. (Ya da Bektaşi görünümlü Masonlar. Meraklıları, bazı Sabatayların nasıl Bektaşi rolü oynadıklarını internetten tarayıp görebilirler. Bazıları da Sünni yapılarda gizlendi.) Yani derin devletin bir kısmının asıl sahipleri. Türkiye’de kurulan ve dünyadaki en büyük derin yapıya sahip bu örgütün, koldan kola bugünlere kadar nasıl geldiği Çetin Doğan ve Saldıray Berk ile önümüzdedir. İttihatçı - Jöntürk - Carbonari ve Bektaşi geleneğinden gelen bu yapı, kendi bünyelerine girmeyen Alevi, Kemalist, laik, Sünni idarecileri anında gözden çıkarmışlardır. En yakın örneklerinden biri onuruyla oynanan bir Yargıtay savcısının anında gözden çıkarılması gerçeğidir. Ali Balkız operasyonu, Sünni-Alevi kavgası...vs. Özellikle Osmanlı’nın son döneminden başlayarak bugünlere kadar TIP, TSK ve ADLİYE’de kadrolaşan bu yapıda TIP dünyasından da tanıdıklar görüyoruz.”
Bu işe biraz derinlik katalım. “Karbonari derneği”ni duydunuz mu? Almanların Thulesi, İtalya’nın Gladyosu, yine İtalya’nın P2’si, Tapınak Şövalyeleri, Konstantin Şövalyeleri, Gül ve Haç, Ergenekon’un Aghartası gibi bir şey. Masonların Duvar işçiliği gibi bunlar “kömür işçiliği” kavramını benimsemişti. Ama derneğin bundan daha farklı amaçları vardı kuşkusuz. Dernek üyeleri, önce İtalya’da, ardından da Fransa’da siyasi bir program yürütmeyi, Kilise etkisini yok etmeyi, yeni bir yönetim kurmayı ve tüm toplumsal kurumları sekülerleştirmeyi hedefliyordu. Yer altı ve radikal sekülercilik.. “Yeni Osmanlılar Cemiyeti” aslında Osmanlı Carbonari Cemiyeti; hücreler şeklinde faaliyetlerde bulunuyordu. Her bir hücre 1 başkan olmak üzere 7 kişiden meydana gelmekte idi. Gruplar birbirlerini tanımıyorlar, ancak hücre başkanları aracılığı ile birbirlerinden haber alıyorlardı. Sakın bu Ergenekoncular Bu Karbonari’nin bir devamı olmasın..
Evet, son Erzincan operasyonu bir yönüyle Ergenekon’un görülmeyen yüzünü ortaya çıkarmıştır.
Peki şu iddiaya ne dersiniz: “Tıbba en çok ağırlığı da CARBONARİLER vermektedir. Tarihin en büyük komitacılarından Dr. Bahaeddin Şakir, Dr. Tevfik Sağlam, Dr. Rıza Nur ve Adnan Adıvar gibi isimlerin hekim olmaları bir rastlantı değildir. Aynı kategorideki Kemal Alemdaroğlu, Cem’i Demiroğlu ve Nurettin Sözen’in isimleri de zannediyorum size yabancı gelmeyecektir. Zaten hücre tipi yapılanma, rafineri gizlenme, kullanılan ve devşirilen örgüt ritüelleri tamamen Carbonari ve Bektaşi geleneğinden gelmektedir.”
Ve bu konuda son nokta. Gelen e-maildeki soru şu: “Malum ERZİNCAN olayı, MASON BEKTAŞİLERİN çok önemli bir hamlesiydi. Bu konu üzerinde CHP-YARGI çırpınışı bunun en güzel örneğidir. Nitekim olay açığa çıkınca, diğer hamlelerine geçtiler. İki hafta önce ERZİNCAN AÇIK CEZAEVİ’nden bir mahkum firar etti. Adam öldürme konusunda tecrübeli olan bu şahıs, Türk Emniyeti’nin hızlı ve yerinde müdahalesi ile birkaç gün içinde yakalandı. Eeee.. bunda ne var diyebilirsiniz... Çok şey var. Yakalandığında bir projenin içerisinde olduğu ortaya çıkan bu mahkum, bir amaç için firar etmişti. Suikast için içeriden kaçan bu adamın listesinde kim vardı biliyor musunuz? Salih Evcilerli ve Asım Akın. Bunlar kim mi? Hepinizin tanıdığı HÜR VE KABUL EDİLMİŞ MASONLAR LOCASI’NIN eski ve yeni başkanı. Görüyorsunuz değil mi; MASON BEKTAŞİ yapı, yan kuruluşta yer alan yapının liderlerini öldürmeyi bile göze almış durumdalar. Okuyucu kızıyor; neden hep soru soruyorsun? Unutmayın beyler. Soru sormak, cevap için ilk adımdır, bazen de cevabın taa kendisidir. Yeter ki, perde arkasını görelim. Ve sorumuzu soralım. Bu mahkum nasıl o cezaevinden kaçtı? Ya da nasıl kaçırıldı? Ve niçin bu haber medyaya yansımadı? Ve neden Mason liderler hedefe konuldu?”
Cevabını siz bulun.. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi