Her şehrin lağım sularının aktığı mazgallar ve derin kanallar vardır.
Siirt’in Pervari İlçesi’nde yatılı okul öğrencisi kız çocuklarına hem de okulda, hem de öğretmen ve polislerin de aralarında bulunduğu gözü dönmüş azgın bir kalabalık tarafından tecavüz edilmesi, lağım kanallarının patladığını göstermektedir.
Lağım yayıldı etrafa. Pis kokular burnumuzun direğini kırıyor.
Bu pislikleri, toplumun içi kaldırmamıştır. 2 yaşındaki sabilere sarkan saldırgan sapıklığı, insanlıktan az buçuk nasibi kalmış kimin yüreği kaldırabilir ki!
İğrenmemek, tiksinmemek elde mi!

Toplum adeta istifra etmiştir.
Bunun Müslümanlıkla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı gibi, insanlıkla da bağdaşır yanı yoktur. İnsanlık duyargaları hâlâ hassasiyetini koruyan hiçbir toplumun, bu cinsel vahşeti lanetlememesi mümkün değildir.
Ne ki, lağım farelerinin, herkesten önce fırlayıp “ahlaksızlık”, “pislik” diye vaveyla koparmaları, yavuz hırsız misali suç bastırmak maksatlı değilse, bir hayli şaşırtıcıdır.
Öyle ya!...

Televizyon ekranlarından toplumun tatmin edilmemiş cinsel açlığını gıdıklamak ve kamçılamak ahlaksızlık değil midir?
Her türlü medya organı vasıtası ile toplumun değer yargılarıyla, namus algısıyla oynayarak, kontrolsüz özgürlük alanları oluşturmak, toplumun her kesimini cinsel içerikli ağır tahrik ve teşviklerle azgınlaştırmak ahlaksızlığın daniskası değilse nedir!
“Namus, kadının iki bacağı arasında değildir!” diye sokaklara döküldünüz. Ama en büyük namussuzluk, erkeğin iki bacağı arasındaymış, gördünüz!
Okuldaki öğrencisine uçkur çözen o haysiyetsiz…

Canımızı, malımızı ve ırzımızı emanet ettiğimiz, üniforma giydirip silahlandırdığımız o vicdansız…
2 yaşındaki sabiye sarkan o merhametsiz ve şerefsiz sizin eseriniz değil mi?
Zinayı yasaklamak söz konusu olunca, kirli çıkınınızda gericilikten, laiklik düşmanlığına, çağ dışılığa kadar ne kadar yafta varsa, demediğinizi bırakmadınız, ortalığı birbirine kattınız.
Bir bakan, “eşcinsellik hastalıktır” deme gafletinde mi bulundu; vay haline!... Eşcinsellere yuhalattınız.
Lağım patlamadan önce ahlaksızlığa övgüler düzen siz, pis kokular burnumuzun direğini kırınca, “ahlaksızlık” diye koro halinde tempo tutan da siz…
Şu lağım farelerine bakın hele!

Doğrusu bu ikiyüzlülük, daha doğrusu bu yüzsüzlük, Siirt’in Pervari İlçesi’ndekinden daha az yenilir yutulur bir ahlaksızlık değildir.
Bir yandan, habire cinsel açlığını kamçıladınız insanların… Hayasızca!

Bir yandan da, İmam Hatip Liselerinin kapısına kilit vurdunuz. Kur’an Kurslarını, kayıt dışı ekonomi gibi merdiven altlarına, bodrum katlarına mahkum ettiniz.
Mübalağasız her türlü kadın açılımını (!) önünü ardını düşünmeden pohpohladınız da, bir tek başlarını örtmelerine tahammül edemediniz.
Libidosu ile oynanmış, Allah korkusu sinelerinden silinmiş bir toplumdan ne bekliyordunuz ki!
Allah’sız toplum, ahlaksız toplum olmaya mahkumdur. Ahlak, yaratılıştan gelen güzellikler demektir bir yönüyle. Yaratanını bilmeyenden, yaratılıştan gelen güzellikleri bilmesi beklenir mi?
Bu milleti ahlaksız kılma gayretleri, Allah’sız kılma gayretlerinin bir parçası ve uzantısıdır. Kim ne derse desin, ahlaksızlık; ama her türlü ahlaksızlık Allah’sızlığın bir neticesidir.
Lağım patlayınca herkes bir şeyler söylüyor. Şüphe yok ki, milletin hislerine tercüman olarak, bu pisliği lanetlemek hiç de azımsanacak bir şey değildir. Ancak ne var ki, birileri havanda su dövmeye devam ediyor.
-Tamam birader, ahlaksızlık bu… Anladık da… Ne diyorsun, çözümün ne?

Ekranlarda sülün gibi kızlar salınmaya ve kıvırtmaya devam etsin…
Dallas’ı aratmayan Aşk-ı Memnu (ve benzeri diziler) prime-time kuşağında reyting rekorları kırsın…
Eşcinsellik değil, eşcinselliğe hor bakış mahkum edilsin…
Din, iyice mezarlık ritüeline dönüştürülmek istensin…
Ve bu lağım bir gün patlamasın! Olacak iş mi!