Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Şerden hayır çıkarmak

Şerden hayır çıkarmak

Haftaya damgasını vuran kapatma davası “Tarihi tekrar yaşamaya mı hazırlanıyoruz?” sorusunu hepimize sordurdu. Kimilerince hiç de beklenmedik bir gelişme olarak karşılanan davaya aslında çok da şaşırmamak gerekiyor. AK Parti hükümeti son beş yılda Türkiye’nin olmazsa olmazı haline getirilen normlara aykırı duruşu, onları tekelden alıp halkın tartışmasına açışı, köşe tutuculara meydan okuyuşu ve zehir odaklarına çomak sokuşuyla tanındı. Belki bunlar yeterli değildi ama hiç tartışmasız bir ilkti. Kaybedecekleri uğruna her şeyi göze almış bir muhalefetin -ki CHP’den bahsetmiyorum- bütün bunları elle gelen düğün bayram diyerek bağrına basacağını zannetmiyordu kimse zaten. Davayla AKP’nin kapatılacağını varsayanlar kadar ‘bu zamanda olur mu canım’ diyenler de var. Ben ikisine de mesafeli duranlardanım. Evet, bu zamanda böyle bir şeyin çok absürt olacağı muhakkak; ama diğer zamanlardakiler de aynı acayiplikler içinde kapatılmışlardı. Bu noktaya parmak basıp “Kapatılacak” diyenler ilk anda haklı gibi gözükseler de önemli bir gerçeği göz ardı ediyorlar. O da geçen zaman içerisinde benzer sebeplerle kapatılan partilerden bu yana iç ve dış dengelerde şahit olduğumuz değişimdir.
Evet, Refah Partisi kapatılmıştır; ama o günlerden farklı olarak bugün derin devlete karşı gizliden olduğu kadar açıktan da yürütülen bir savaş vardır. Evet, belki ucu nereye varırsa varsın ortaya çıkaracağız sorumlularını, denen bir Şemdinli hâlâ aydınlatılmayı beklerken savcısı görevden ihraç edilmiş, kayıplara karışmıştır ama çetelere karşı verilen mücadele Şemdinli’ye de eninde sonunda sıranın geleceğinin müjdecisidir. Yani 1996 Türkiye’sinden farklı olarak bugün sorunun kaynağına inen bir yaklaşımı “sonunda” yakalayabilmiştir hükümet. Belki geçtir meçtir ama hesap sorma noktasına gelmiştir zaman içinde. Yolun başındadır daha ama her yolun bir başlangıcı olduğuna göre bunun da sonu gelecek, sihirli kapaklar bir bir kaldırılacak, altında gizledikleri büyülü zehirler açığa çıkartılacaktır. İşte, bütün bu olanlara verilen tepkinin sancılarını barındırır, kapatma davasının iddianamesinde yer alanlar. Ucu askerden sivile, akademisyenden işadamına toplumun farklı katmanlarına uzanan devlet içi çetelerle mücadeleye eşzamanlı bir kapatma davası onun için de şaşırtıcı değildir. Ama durumun vehametine de işaret etmektedir. “Kapatılacaksın! çünkü yolsuzluklarla savaşıyorsun! Kapatılacaksın! çünkü çalma, çırpma, aldatmaya dur diyorsun!” mu denmek istenmektedir? Şamil Tayyar’dan öğrendiğimize göre Ergenekon’da Aydın Doğan konusu araştırılırken, bakıyorsunuz iddianame ‘ona laf etmeyeceksin haa!’ya getirmektedir sözü. İlginç değil mi? Kişilere endeksli laiklik neleri örtüyor insanın sorası gelmez mi? Yeni bir şey değil; derin devletin pek sihirli çubuğu “laiklik” yine devreye girmiştir o kadar. Bu sefer şeffaflığı esas alan bir yönetime dur demek pahasına! Bu meselenin kuşkusuz önemli bir boyutu. Bir diğeri, en az birincisi kadar da önemli olan AK Parti’nin Türkiye’nin muzdarip olduğu çarpık “sosyal yapılanma”yı sorgulaması olmuştur. Bunun içindir ki Kürt-Türk tartışmasından, alevi-sünni, laik anti-laik karşılaştırmasına kadar bütün kavramsal süreçler “laikliğe aykırı odak” olmanın elbisesine büründürülüvermiştir, iddianamede.
Şimdi AK Parti’ye düşen şer gibi gözükenden mümkün olduğunca hayır çıkartmaktır. Beklenen, ertelenen, henüz hiç düşünülmediği için de beklenemeyen, üzerinde kafa yorulmayan değişiklikler bir çırpıda; hatta bir gecede yapılmalı. Halk kendi devrimini yapmalı! Bunu seçtiğine sahip çıkarak yapmalı! Türkiye Büyük Millet Meclisi de kuvvetler ayrımını sağlayacak, halkı kelimenin tam anlamıyla egemen kılacak düzenlemeleri sağlamalı. Kemalist mandacılığa son vermeli. Siyasi Partiler Kanunu’ndan Türk Ceza Kanunu’na kadar bütün alanlarda millet iradesinin önünü kesen düzenlemeleri bir çırpıda kaldırmalı.
Aksi takdirde şer gibi gözükenlerden hayır çıkmayacaktır. Unutulmasın ki zorlukla kolaylık ve hiç şüphesiz zorlukla kolaylık vardır. Her sorunun iki çözümü mevcuttur. Meclis’e gitmek, halka gitmek...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi