Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Çamur deryası

Çamur deryası

Bazan siyaset gözümde çamur deryasına dönüşüyor.. Her türlü mikrobun içinde barındığı “Kutsal Ganj nehri”ni hatırlayın..
Politikacıları dinlerken hepsi birer aziz ve azize sanırsınız. Ama hiç de öyle değil. Unutmayın, siyaset meydanı, adam asılan meydana verilen adtır. Siyaset etmek, adam öldürmek demektir.. Yolsuzluklar diz boyudur.. Kendilerine servet, silah ve iktidarı emanet ettiğiniz kişilerin üzerinden gözünüzü eksik etmemeniz gerekir.. Nasıl eskiden “Güneş giren eve doktor girmez” denmişse, siyasetçinin şeffaf olması, “cam ev” de oturması gerekir.. O zaman temizliğinden kani olabilirsiniz. Karanlık odalarda yapılan siyasetin patronu Şeytandır..
Baykal’ın başına gelenler, diğer politikacılar için de ibret dersi olmalı.. Baykal’ın başına gelenler bu açıdan çok açıklayıcı ve öğretici olabilir..
Seçim var, bu tür riskleri olanlar, siyasetten elini eteğini çekmeli.. Şehvetle sarıldıkları koltukları ve ihtirasları gün gelir başlarına iş açar.. Bundan sonra artık bu işler daha fazla olacak. İnternet var artık.
Bu işlerde kişinin bizzat kendisi hedefteki kişi olmayabilir.. Birileri o kişinin üzerinden başka birine mesaj vermek istiyor, belli bir kesimi hedef seçiyor olabilir. Siz arada kurban olursunuz..
Hasan Fehmi Güneş gerçeği kabul edip, özür diledi. Bakalım önümüzdeki günlerde Deniz Baykal özür konusunda ne yapacak..
Merak ediyorum , bu iddiayı ortaya atanların maksadı, Türkiye’nin siyasi gündemini kilitlemek, karmaşa ortamı oluşturmak olabilir mi? O zaman AK Parti’den, MHP’den, BDP’den bazı isimlerin kasetleri de internete düşebilir.. Bazı paşaların, yargıçların görüntüleri de internete düşebilir. Yeni bir Profumo skandalına hazır olmak gerek.. Bu olaylar geçmişte yaşanmış olabilir. Eminim birilerinin kasasında kasetler de hazırdır. Sauna çetesinin kızları boş durmamıştır. Sadece birilerinin bu kasetlerin yayınına karar vermeleri gerek.. Hiçbir media grubu bunu yayınlamasa bile, bu kasetler, bir anda dünyanın bir çok noktasındaki paylaşım sitelerinden yayınlanabilir. Yargının hızı, internete ulaşamaz.. İsterlerse mediadan, iş dünyasından da kasetler ekleyebilirler. Bu konuda özel kişileri hedef seçmiyorlarsa, montaja filan da gerek yok.. Arşivlerinde mevcut olsa gerek.. Herkesin karşısındaki grup için böyle tedarikleri vardır.. Ses kayıtlarını zaten söylemeye bile gerek yok.. Sadece karı-kız ilişkisi, grup filan değil, “partnerleri” ile dolaşan ve aslında o çevreden insanların zaten bildikleri “bir sürü saygın adam” olabilir..
Baykal olayında birilerinin Vakit’i bırakıp, bu kaydı alanları ve servis edenleri CHP çevresinden aramaları gerek.. Sadece servis edenler değil, eğer görüntüler gerçekse, bu ahlaksızlığın da hesabının sorulması ve bu ilişkilerin siyasi sonuçları ve bu ilişkilere dayalı tehdit, şantaj ve kampanyaların da ortaya çıkartılması gerek.
Bu olayın uluslararası bir boyutu, arka planı da olabilir. Bakarsınız birileri Baykal’ın ipini çekmek istemiştir.. Olayı aile (?!) mahremiyeti, özel hayatın gizliliği, internet sitesinin yayın sorumluluğundan ibaret dar bir çerçevede tartıştırmak, göze yaklaştırılan bir kibrit çöpünün arkasında koca bir ormanı kaybetmek anlamına gelebilir..
Ben bu olay kadar, “Taraf”ın bu manşeti yapması sırasında gazetede yaşananları merak etmiyor değilim.. Vakit’e karşı bu kadar önyargı nereden kaynaklanıyor acaba?.. Ve bu kadar yanlışı arkası arkasına manşetine taşımak nasıl bir gazetecilik anlayışının eseridir..
Artık herkes şunu görmeli: Bu camiada çoğu kimse çok da masum değil aslında.. Bir şiddet ve şantaj dengesi var basın, iş ve siyaset dünyasında.. Kripto gazetecilikte kiminin görevi kötü adamı oynamak, kiminin görevi de masumiyet. Şeyh de, fahişe de aslında aynı kadroda çalışıyor olabilir bu alemde..
Bazı “gazeteci” kılıklı adamlar vardır. Gazetecilik, onların ek işi, birilerini yola getirmek için ellerindeki sopa gibidir.. Bir arkadaş anlatıyor, biri çekmecesinden bir demet fotoğraf çıkartmış, arkadaşına gösteriyor, bu arada telefonla arıyor bir bakanı, “Sayın bakan, filan, ricasını iletiyor, sizi bir ara filan otelde misafir edelim” diyor, “Siz orayı bilirsiniz seversiniz” gibi laflar ediyor, teşekkür edip kapatıyor. Arkadaşına dönüp, “Bu resimlerin bende olduğunu biliyor, hiçbir ricamı kırmaz” diyor.. Daha sonra o bakana bir sürü iltifatlar döşeniyor gazetesinde. Bu olayı bana 10 yıl kadar önce anlatmıştı o arkadaş.. Dostlukları, arkadaşları tamamen çıkara dayalı. Biri bastırırsa, iyi bir bedele, satar da bu resimleri..
Bana göre, Baykal bu şekilde, siyaseten tam anlamı ile infaz edilmiştir. Kimine tetik sıkıyorlar, kimine yumruk atıyorlar, kimini ise böyle hallediyorlar.. Şimdi bu iddialar karşısında CHP’nin, Baykal’ın, Baytok’un ve eşinin susmaması gerekir..
Şöyle ya da böyle, bu iş bu şekilde ortaya çıktıktan sonra artık geçiştirilemez..
Bu olayda Baykal’ın aşk hikayelerinden daha önemli mesajlar var. Baykal’ın “Moon ilişkisi”, “ABD yılları” hep tartışıldı ama, bugün Baykal’ın yeniden CHP genel başkanı olup olmayacağı tartışılıyordu ve Baykal’ın Çankaya’ya çıkmak gibi bir de hayali vardı. Bu hayal de bitti.. Sahi Erdoğan onu Çankaya’ya taşıyacak olsaydı, ne olacaktı! Baykal hep yükseklerden uçtu ama fena düştü.. Ve son siyasi yenilgisi de demokrasi taleplerine, insan hakları ve hukuk devleti taleplerine karşı amansız bir mücadele sonucu gerçekleşti.. Ergenekon artık avukatsız kalacak!
Garip ama gerçek, uçkur davası bütün bunlardan daha fazla ilgi çekiyor bu memlekette. İnsanları uçkur davasına şartlandıran media ise, sanırım başka adreste icrayı faaliyet gösteriyor.. Bu işi magazin programı yapımcılarına ve muhabirlerine sormak gerekir..
Bir de Google’da “Tunceli Milletvekili” yazınca ekrana ilk gelen milletvekiline sorun, o ya da onun “seviyeli bir birliktelik” yaşadığı (imam nikahı olmasın da ne olursa olsun nitekim) ve “balkondaki çiçeklerini sulamak için” evini ziyaret ettiği hanıma sorun, o daha fazlasını biliyor olabilir..
Bu işin zamanlaması da dikkat çekici. Şimdi tuzu yaş olan herkes korkacak. Kim, ne yaparsa, nereden nasıl bir tepki alacağı hesabına düşecek.. “Baykal bombası” sanki bana çok can yakacakmış gibi geliyor.. İddialar, görüntüler doğru ise Baykal’ın “derin sır ve karmaşık ilişkiler”ini kim ifşa etti dersiniz..
Eskiler derler ki, “Batılın tasviri saf zihinleri idlal eder.” Suçun/günahın aleniyeti, olayı toplum vicdanında meşrulaştırır.. Hani özel yaşamıdır da, “cinsel tercihinde özgür bir genel başkan” kendi partnerini aday yaparken de aynı “seküler ahlak kriterleri”ni uygulayacak olursa ne olacak? Birileri Meclis’i Yeşilçam’ın “kırmızı lambalı evler”i ile karıştırmasın bu arada.. Orası yasaya göre, milli iradenin tecelligahı, hilafetin mana ve mefhum olarak temsil makamıdır çünkü!
Düşünüyorum da, Baykal bunu yapmışsa, başkaları ne yapmaz ki! Kötü örnek olunuyor.. Bu işi neresinden tutsanız yaş.. Herkes kendi penceresinden bakıyor. Oysa fotoğrafı bir bütün olarak görmek gerek..
Selam ve dua ile..
NOT: İHH’nın Batı Yaka sorumlusu İzzet Şahin’in serbest bırakılması için bugün saat 12.30’da, Galatasaray Lisesi’nin önünde Filistin Dostları Platformu bir basın açıklaması yapacaktır. Ben de orada olacağım, inşaallah..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi