Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Herkes safını belli etsin

Herkes safını belli etsin

İsrail yeni bir katliama imza attı. Hepimizin gözleri önünde. Saldırdılar. Masum, temiz sularda, gecenin zifiri karanlığında. Korumasız, savunmasız insanlara. Kadın ve çocuklara. Genç ve yaşlılara. Hiçbir ayırım yapmadan. Gecenin zifiri karanlığında. En derin sessizliğinde. Ürpertici soğukluğunda. Ansızın. Sinsice. Tepeden inmece. Hem etraftan ateş açarak hem de helikopterden inerek. Ellerde makineli tüfekler. Gözlerde kamera ve gece gözlükleri lazerli kasklarda. İsrail İnsani Yardıma savaş açtı. İsrail insanlığa savaş açtı. İsrail yardıma savaş açtı. İsrail insana savaş açtı. İsrail insaniliğe savaş açtı. İsrail insani davranışa savaş açtı. Gecenin karanlığında. En derin sessizliğinde. Ürpertici soğukluğunda. Denizin rutubetli ıslaklığında. İsrail korumasız çocuğa savaş açtı. Savaş dünyaya karşı savaştı.
Uzun pek uzun bir aradan sonra İstanbul’a kavuşmanın sevincini yaşayamadan bağrımıza şehitlerin acısı düştü. Dün havaalanında, ayağımın tozuyla Gazze gazilerini karşılamaya gitmeden önce, çok güzel bir dost meclisindeydim. Orada dile getirildi. Sizlerle paylaşıyorum: İsrail bunu neden yaptı? İç mi dış mı sebepler daha etkendi? Bu saldırının arka planında İsrail’in nasıl bir hesabı vardı? Evet daha önce de uluslararası sularda seyreden ve yine insani yardım taşıyan gemilere müdahale etmeye yeltenmişti. Evet daha önce de onları tehdit etmişti. Evet daha önceden de yıldırma politikası uygulamıştı. Ama sonunda bir şekilde korkuttuğu anlamda müdahale etmeden yardımların geçişine müsaade etmişti. Ama bu sefer? Neydi bu sefer? Ne farklıydı bu sefer? Davos’taki One Minute duruşundan sonra gelişen sürecin bir bedeli miydi bu? Yoksa İsrail’in hiç de stabil olmayan iç siyasetinde ucuz hesapların çıkarımı mı? Konu İsrail açısından Türkiye miydi? Yoksa günden güne pek de eskisi gibi gitmediği görülen İsrail Amerikan ilişkileri mi? Gözdağı kimeydi? Bir mi ikisine mi? Yoksa ve yoksa dün o dost meclisinde ortaya atıldığı gibi tüm dünyaya tekrar bir hatırlatma mı idi?: Hani var ya ben İsrailim ve dilediğimi yaparım. Dünyaya hükmeder, kendim bağlar, ama başkasının kurallarıyla bağlanmadan umarsızca at koşturur kılıç sallarım. Kan dökerim Kan. Çocuk kanı. Düşkün kanı. Yaşlı kanı. Dilediğimde. Dilediğim yerde. Hem gece hem gündüzde. Suda. Karada. Sınır ve ötesinde. Kanunsuzca. Haydut devlet anlayışında.
Türkiye sert cevapla karşılık verdi. Gürledi. Kükredi. Anlı şanlı karşıladı. Dün Fatih Camii’nde dokuz şehidin cenaze namazını kıldık. Kafalarda onlarca soru… İsrail’in bir daha böyle bir katliama yeltenmemesi için ne yapılacak bununla meşgul kafalarımız… One minute iyi hoş da OECD’de İsrail’e onay vermek neyin neyiydi diye soruyor birçok düşünen kafa bugün. Haaa hem de böyle bir dönemde… Filistinliler tarafından öldürülen İsrailliler için hoşgörü adına mesaj yayınlayan din liderleri şimdiki sessizliklerini neye borçlular bunu da merak etmekteyiz…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi