Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Siyasi sonuçlar

Siyasi sonuçlar

İsrail ile yaşanan krizde hangi tarafın haklı ya da haksız olduğu tartışılıyor. Bu gibi tartışmalar kamuoyunun desteğini sağlamak için yapılır ve gereklidir. Asıl sorulması gereken soru ise bu sel etkisini kaybedince kalan kumun ne olacağıdır ve genelde bu sorgulanmaz.
İsrail’in bölgedeki rolü Araplara bir düşman yaratmaktı. Böylece bölge halkının başka bir düşman tanımı yapması ve bunun ABD olması engellendi. Filistinlilerin haklı bir savaşı yürütürken gerçekte bu çatışmayı sürdürme rollerini yerine getirdikleri söylenebilir. Bir barış için İsrail ve Filistinlilerin bir siyasi çözümde uzlaşmaları gerekiyordu ama böyle bir yakınlaşma sağlanamadı. Her iki tarafın savaş için harcadıkları para Filistinlilere müreffeh bir hayat sağlamaya yeter ve artardı ama barış sağlanırsa Araplar için öteki kim olacaktı? Bölgedeki denge bu çatışma üzerine kuruldu ve devam etti.

Şimdi bölge yeniden şekilleniyor ve eski denge gereksiz hale geliyor. Bundan sonra Arapların İran’ı karşıt güç olarak algılamalarının istendiği söylenebilir. Bunun doğal sonucu İsrail’in etkisizleştirilmesi ve bir tehdit olmaktan çıkarılmasıdır. ABD İsrail’in güvenliğini sağlamanın ötesinde bir birliktelik görünümü vermeyecektir ve son krizde ABD’nin tepkisinin bunu doğrular nitelikte olduğu gözlenmektedir.

Ancak bu analizin doğru olması bazı şartlara bağlıdır. Eğer İran yeni karşıt güç olacaksa Türkiye bu dengenin neresindedir? İsrail’e karşı tavır alıp Arapların desteğini sağlarken İran’la iyi ilişkiler kuran Türkiye böyle bir modeli geçersiz kılmaktadır. Bu durumda yeni model bölgede bir İslam dayanışmasının sağlanması ve bunun liderliğini Türkiye’nin üstlenmesi olabilir. Karşı güç, İran’ın istediği gibi ABD olabilir mi? Türkiye önderliğindeki İslam alemi Çin ile ittifak yapıp Batı karşıtı bir konuma gelebilir mi? Ya da Batı içinde bir bölünme yaşanır ve AB ile ABD farklılaşır, Ortadoğu ikisinden biri ile ittifak yapar mı? Türkiye’nin nükleer takas konusunda batının beş büyük ülkesini karşısına alması böyle bir gelişmenin işareti mi? Yoksa yaptığım analiz tümüyle yanlış ve kimse bir denge arayışında değil de doğru bulduğu şeyleri mi yapıyor?

Bu şöyle bir sorunun cevaplandırılmasını gerektirir: Soğuk Savaş bittikten sonra yok olan denge için kimsenin bir projesi yoktu. Olayların doğal seyri, herhangi bir projeye bağlı olmadan, yeni dengenin kurulmasını mı sağlayacak yoksa önceden planlanan bir yere doğru mu gidiyoruz? Geçmişte birbirine karşıt görünen ABD ve Rusya aslında ortak bir denge mi kurmuşlardı ve şimdi eskisinin yerine yenisini kurmakta da anlaştılar mı? Bu düşünceye itiraz edilebilir ve artık ABD’nin en büyük güç olmadığı, belirleyen değil belirlenen konuma düştüğü söylenebilir ve söylenmektedir. Bu durumda gelecek için tahminler yaparken olayların doğal seyrine bakarak neler olacağını kestirmek ve bunun bir projeye dayanamadığını söylemek gerekir.

Ben gelişmelerin önceden belirlenen bir planla yapıldığını ama bunun her projenin mutlaka gerçekleşmesi anlamına gelmediğini, öngörülemeyen bazı gelişmelerin süreci etkileyebileceğini düşünüyorum. Ama öngörülenleri bilirsek politikalarımızı daha doğru belirleyebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi