Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

İsrail suflör, Kemal Bey dublör olduktan sonra!

İsrail suflör, Kemal Bey dublör olduktan sonra!

Bundan 2 yıl önceydi... Prof. Dr. Yalçın Küçük, ekran ekran dolaşıyordu... İnsanlar, onun “söz”lerine değil, “hareket”lerine bakıyordu... Öyle ya; sık sık “el çırpıyor” ve “masaya yumruk vuruyor”du... Programa katılanlardan biri, bu “el çırpma”lardan rahatsız olduğunu ifade edince ne demişti hatırlıyor musunuz?.. “Ben el çırpmak istemiyorum ama!..” deyip eklemişti: “Ne yapayım, televizyoncular öyle istiyor!.. Ben böyle yapınca daha çok reyting alıyorlarmış!..”
Bu sözleri söylediği tarih, 10 Temmuz 2008... Bunu duyunca, şöyle bir yazı yazmıştım: Şimdi kararsızım; onu “medya maymunu” olarak mı izlemeliyim, yoksa “şovmen” olarak mı?..
Bilirsiniz; gerek “sanat(!) dünyası”nda, gerek “medya dünyası”nda bu tür “şaklabanlık”lar yapıp, “reyting”e oynayanların haddi-hesabı yoktur... “Medya” ne derse, onu yaparlar!.. “Kırıt” derler, kırıtırlar!.. “Sırıt” derler, sırıtırlar!.. “Soyun” derler, soyunurlar!.. “Kaçamak yap” derler, yaparlar!.. Maksat “reyting”ler artsın, maksat “şarkı-türkü”ler “tiraj” yapsın!..
İşler bitince; eski tas, eski hamam!.. Kalkıp, bir de “paparazzi”leri suçlamaları yok mu, işte ona çok gülüyorum... Ulan; “çağıran” sen, “poz veren” sen, sonra da “gizlice(!) çekilmek”ten yakınan sen!.. Aslında, tam bir “al gülüm-ver gülüm” ilişkisi ama, millet nereden bilsin!?!..
TRAKYA’DA “ŞEMSİYE”LERE HİTAP ETTİ!
Her neyse... Bunca işin-gücün arasında, kalkıp da bu “soytarılık”lardan söz edecek değilim... Bu konuya girdim ki; “medya maymunluğu”nun ne boyutlarda olduğunu bilesiniz...
Bu açıdan bakınca; hiç kusura bakmasın ama, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bir “medya maymunu” haline getirilmek istendiğini görüyorum.
Meselâ, CHP Kurultayı’nda birileri “kasket” fırlattı, aldı başına geçirdi!.. Güya “Ecevit” oldu!..
Birileri “Gandi” dedi, hemen kabullendi!..
Geçenlerde baktım, Trakya gezisinde “traktör”e bindirmişler kendisini!.. “Bin” demişler, binmiş!.. “sür” demişler, sürmüş!..
En çok güldüğüm de, “yağmur altında ıslanması” oldu... Meydandaki herkeste “şemsiye” var ama Kemal Bey, yağmur altında sırılsıklam!.. Hani, “sudan çıkmış sıçana benzemek” denir ya, Kemal Bey de öylesine ıslanıyor!.. Saçlar darmadağın, kulaklarından şıpır şıpır su akıyor!..
İnsanlara değil, “şemsiye”lere hitap ediyor!..
Manzarayı görünce, üzüldüm!..
“Adamı kullanıyorlar” dedim kendi kendime, tam bir “medya maymunu”na çevirdiler!..
Zorla “Ecevit” yapacaklar!..
Zorla “Halkçı” gösterecekler!..
Yapmayın Allah aşkına;
Bu kadar “rol” yaptırmayın adama!..
Hani, “artistler, rejisörün yatak odasından geçmek zorundadır” şeklinde bir kural olduğundan söz edilir ya, Kemal Bey “artist” veya “aktör” değil ki!.. Tamam, “Baykal’ın yatak odası”nda olanlardan sonra “CHP’ye genel başkan” seçildi ama, bu kadar da yüklenmeyin adama!.. “Kılıktan kılığa sokmak”tan vazgeçin!..
Çünkü, ileri bir tarihte, iyice “kendisi” olmaktan çıkıp, “oynadığı rol”ün gerçek olduğunu sanmaya başlayabilir...
O GEMİDE NİYE CHP’Lİ YOKTU?
Dedim ya; adama “Gandi” diyorlar, atıyor cebine!.. “Kasket” atıyorlar, geçiriyor başına!.. “Islan” diyorlar, sırılsıklam oluyor!.. Eline “yazılı bir metin” tutuşturup, “konuş” diyorlar, başlıyor desteksiz sallamaya!..
Öyle konuşmalar ki;
Ne başı belli, ne sonu!..
Dün CHP Grubu’nda sormuş yine!..
“Mavi Marmara Gemisi’nde niye AK Parti milletvekilleri yoktu?.. Gazze’ye gitmekten niye son anda vazgeçirildiler?”
Böyle bir olay olup-olmadığını bilmiyorum. Ama “doğru” bile olsa, “soru”yu soran adama sorarlar:
“Yardım işi AK Parti’nin tekelinde olmadığına göre, o gemide niye bir CHP milletvekili yoktu?.. CHP’liler gitmeye karar verdi de, AK Parti mi engelledi?..
Niye AK Partililerin gitmediğini söylüyorsun da, CHP’nin umursamazlığını söylemiyorsun?.. Madem bu işte siyasi rant var, siz niye gitmediniz?”
Hani “Ergenekon soruşturmaları” başlayıp da, “gözaltı”lar ve “tutuklama”lar olunca, CHP ve “yoldaş-candaş” medya “sulandırma” kampanyası başlatmıştı ya; görüyorum ki, şimdi de “terörist İsrail’in kanlı saldırısı”nı “sulandırma”nın derdindeler!..
Kafalara “fit” sokuyorlar, insanların hissiyatını “yanlış” taraflara yönlendiriyorlar ki; İsrail’e duyulan “öfke” hafiflesin!..
BM, İSRAİL’İ KINAMADI MI?
Buyrun, o “sulandırma”lardan birisi:
Bay Kılıçdaroğlu, ''BM Güvenlik Konseyi'nin, İsrail Hükümeti'ni kınayan bir karar almadığını, ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ısrarla BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail Hükümetini kınayan kararı aldığını söylediğini'' iddia ederek, demiş ki;
''Böyle bir karar yok!.. Bir başbakana doğruları söylemek yakışır, yanlışları değil.
Bir başka çarpıklığı daha dikkatinize sunmak istiyorum: Yapılan Başkanlık açıklamasında da doğrudan İsrail Hükümeti'ni kınayan bir söylem söz konusu değil... İfade, 'Konsey en az 10 sivilin yaşamını kaybetmesini ve çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınar, olaylardan hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diler' şeklinde..
Burada Türkiye Cumhuriyeti'ne, Hükümetine, Dışişleri Bakanlığına, bürokratlarına yakışmayan yanlış bir tercüme söz konusudur. Yanlış şurada; İngilizce metinde, 'çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınıyor' denmiştir. Dışişleri Bakanlığı tercüme ederken, eylemleri sözcüğünü kaldırıp yerine eylemi koyuyor!.. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti acizliğini yanlış bir tercüme yaparak mı korumak istiyor?”
Söyleyin Allah aşkına;
Bunun, “yanlış tercüme” neresinde?..
“Acizlik” neresinde?..
O “kanlı eylem”i yapan kim?.. “10 sivilin yaşamını kaybetmesine ve çok sayıda kişinin yaralanmasına” yol açan kanlı saldırıyı “İsrail” değil de Patagonya mı yaptı?..
“İsrail’in adı geçmedi” diye, İsrail kınanmamış mı oluyor şimdi?.. O halde kimi kınadı BM Güvenlik Konseyi?.. Yoksa “Gazze Yolcuları”nı kınadılar da, bizim mi haberimiz yok?!?..
Bu kadar da sulandırmayın Kemal Bey, bu kadar da çarpıtmayın!.. Tamam “Tel Aviv avukatlığı” yapacaksanız, yine de yapın ama ne olur, hiç olmazsa o gemide ölenlere saygılı olun!..
DİLİNİN ALTINDAKİ BAKLAYI ÇIKAR!
Neymiş; BM Güvenlik Konseyi “eylem” dememiş de, “eylemler” demiş!..
Adamın kafaya taktığı meseleye bakın!.. İsrail’in, hem de “uluslararası sular”da kanlı bir saldırı gerçekleştirmesiyle ilgilenmiyor da, kafasını “tekil-çoğul” ifadesine takıyor!..
Sen “İsrail yandaşı” mısın be adam?..
Hele söyle;
Meksika’nın BM Daimi Temsilcisi Claude Heller tarafından okunan açıklamada, İsrail, kanlı saldırı sırasında meydana gelen “sivil ölümler”den dolayı kınandı mı, kınanmadı mı?.. “Tarafsız bir soruşturma” yapılmasını istedi mi, istemedi mi?..
Açıklamada, “İsrail’in el koyduğu gemiler” ile “sivil”lerin derhal serbest bırakılması istendi mi, istenmedi mi?..
O halde, daha neyin dâvâsını güdüyorsun?.. Yoksa sen; “terörist İsrail” ile “sivil yolcular”ın “meşru müdafaa” maksatlı direnişlerini aynı kefede mi görmek/göstermek istiyorsun?..
Çıkar dilinin altındaki baklayı!..
Açıkça ve erkekçe de ki;
“İsrail’in operasyonu kadar, İsrail askerine direnen siviller de suçludur. Onlar da kınanmalıdır!.. Hatta kınanmışlardır!”
Bunu söyle ki;
“Kimden yana” olduğun belli olsun!..
Yok “tercüme hatası”ymış, yok “Hükümet’in acziyeti”ymiş, bırak bu ayakları!..
Bırak “başkaları”nın ne söylediğini de, “sen” ne diyorsun, onu söyle!..
Ne yani; BM Güvenlik Konseyi’nden “İsrail’e kınama” kararı çıkmasaydı, “zil”leri takıp şıkıdım şıkıdım oynayacak ve o günü “bayram” mı ilan edecektin?..
Sen böyle mi “halkçı” olacaksın?..
Böyle mi “milletçi” olacaksın?..
Şu hale bakın;
Millet İsrail’e “öfke” kusuyor ama, Kemal Beyimiz, neredeyse “Ohh, İsrail kınanmadı” diye zevkten dört köşe!
Yazıklar olsun bu “zihniyet”e!..
Eğer suçlaman gereken biri varsa, o İsrail veya BM olmalı değil mi?.. Ama adam kalkmış, Hükümet’e yükleniyor!..
“Muhalefetin böylesi”ne pes!..
Hayır, Kemal Bey’e kızmıyorum... O metinleri yazıp eline tutuşturanlara kızıyorum...
Ne yapsın adam; “oku” diyorlar, okuyor!..
SUFLE İSRAİL MEDYASINDAN MI?
Dedim ya;
Ben Kemal Bey’e değil, onu “medya maymunu”na çevirmek isteyenlere kızıyorum... Çünkü, onun “konuşma metni”ni hazırlayıp da “oku” diyenlerin, pek de “tekin insanlar” olmadığını, “bir yerlerle bağlantılı” olabileceklerini düşünüyorum.
Çünkü onlar “akıllı” değil!..
Akıllı bir insan, bu metinleri yazanlara “aklının zekatı”nı verse, bunlar, kendilerini “süper zekalı” zanneder!.. “Zeka fukarası” bunlar, zeka!..
Bu yüzdendir ki, “ithal fikirler” empoze ediyorlar Kemal Bey’e!.. Bunları söylerse, “iktidara gelebileceklerini” sufle ediyorlar!..
Meselâ, “Amerikalı Yahudilerin en fanatikleri”nden biri olan ve bir dönem Türkiye-İsrail Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığı da yapmış bulunan Barry Rubin, son makalesinde demiş ki;
“AK Parti başta olduğu sürece Türkiye-İsrail ilişkileri düzelmez!.. Çünkü AK Parti; iktidara geldiğinden bu yana İsrail’le bir tek askerî anlaşma bile imzalamadı!.. Krizin asıl sebebi budur!..
Türkiye-İsrail ilişkilerinin eski günlerine dönmesinde en büyük umut, AK Parti’nin yerine yeni bir partinin iktidara gelmesidir!.. Kemal Kılıçdaroğlu gibi popüler bir ismin CHP’nin başına geçmesi, AK Parti’nin düşeceğine dair umutları artırmıştır!”
Bu sözleri yoruma gerek var mı?..
Adam, açıkça yazmış işte;
“Umudumuz Kemal Kılıçdaroğlu!”
“CHP’li katipler” de, almışlar “İsrail’in umudu”nu, taşımışlar “CHP Grubu”na!..
“Silkele Kemal düşecekler!”
Kemal Bey de; “İsrail’in umudu”nu boşa çıkarmamak için, habire silkeliyor!..
Tam da, “İsrail’in istediği” şekilde!..
İsrail “suflör”, Kemal Bey “dublör” olmayı kabul ettikten sonra, bize elbette laf düşmez!.. Ama açık söyleyeyim; maazallah böyle bir durum olursa, iktidarda “CHP” değil, “İsrail” olur!..
Demedi demeyin!..
====================
Kemal bey hemen sevinmesin!
Kemal Kılıçdaroğlu, bugün yine “mikrofon”u eline alıp, “kamera”ların karşısına geçerek; “Ohh!.. Ohh!.. Şıkıdım, şıkıdım!.. İstanbul’daki Zirve’den de İsrail’e kınama çıkmadı” diyerek sevinç çığlıkları atarsa, hiç şaşmayın!..
Evet, “dünya nüfusunun yarısı”nı oluşturan “22 ülke”nin üye olduğu Asya Güvenlik Konferansı’ndan “İsrail’e kınama” çıkmadı!.. Daha doğrusu “çıkamadı!”
Kemal Bey yalan-yanlış şeyler söyleyip aklınızı çelmesin diye, bir “teknik bilgi” vermek istiyorum... Nasıl ki “BM Güvenlik Konseyi”nden, bir ülkenin bile “veto” etmesiyle “karar” çıkamıyor, İstanbul’daki zirveden de, İsrail’e “kınama kararı” çıkmadı!.. Çünkü “22 ülke” arasında “İsrail” de vardı ve İsrail temsilcisi “ortak metni” imzalamadığı için “zirve bildirisi” yayınlanamadı!..
Ama bu demek değil ki, İsrail kınanmadı!.. “Tam 21 ülke”nin ortak kararını, dönem başkanı olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül açıkladı. Sizin anlayacağınız, “en sert ifadelerle” kınandı İsrail...
Bunu özellikle belirtme ihtiyacı hissettim ki, “CHP sulandırmaları”na aldanıp da, yanlış şeyler düşünmeyin!..
Malûm;
Kemal Bey, “İsrail’e kınama olmayınca” çok seviniyor!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi