Korkmaktan korkuyorum Allahım

Korkmaktan korkuyorum Allahım

Korku insani bir duygudur. Kimi karısından korkar, kimi kocasından… Kimi yoksulluktan… Kimi azardan, kimi kötekten… Herkes bir şeylerden korkar; korkmuyorum diyen de yalan söyler. Ne yapalım Allah bizleri böyle yaratmış; yüksünecek bir durum yok.
Bakmayın siz erkeklikten dem vuranlara… Erkekliğin dahi yüzde 90’ı kaçmaktır derler. Ki; yalan sayılmaz. Üstelik beladan kaç(ın)mak, akıllılık alametidir.
Allah’tan korkmak, bütün korkulara bedeldir. Başka bir şeyden korkmaya gerek yoktur. Çünkü Allah’tan korkmak demek, O’nun her şeye kadir olduğunu bilmekle bağlantılıdır bir yerde. Yegane güç ve kudret sahibi olan O’dur. Hayır ve şer O’ndandır.
Allah istemedikçe kimsenin kimseye bir iyiliği de dokunmaz, kötülüğü de… O halde, Allah’tan korkmak, diğer korkularından insanın kurtulması demektir.
Müslümanların tamamı bunun böyle olduğunu bilir bilmesine… Ne ki, yine de korkularından azade olamaz kimse. Neden?
Son olaylar gösterdi ki, İsrail korkusu iliklerine işlemiş -bazı- Müslümanların. Daha önce Amerika’dan korkulurdu. Bu korkunun tamamen bittiği söylenemez; hâlâ yüreğimizin derinlerindedir. Şimdi falanca hoca korkusu konuşulmaya başlandı bir de. Fesübhanallah! Bir süredir çevremizde siyasi iradeden korkanlara da şahit olmuyor değiliz.
Laf başı geldiğinde Müslüman Allah’tan başkasından korkmaz! Nedir bu Allah aşkına, nedir!
Korkularımız üzerine gidilmedikçe heyula olup çıkacaktır karşımıza. Rüyalarımızda dahi huzur göremeyeceğiz. Oysa birçok korku gerçekte bir evhamdan ibarettir. Mesela öcü diye bir şey yoktur, ama öcü, hepimizin çocukluğunun bir fenomeni değil midir; bütün çocukların korkulu rüyası olmaya da devam etmektedir.
Kimilerinin yegane marifeti korku dağları dikmektir insanların karşısına. Güç ve iktidarlarını korku dağlarına borçludurlar. Esasen bütün marifetleri ve güçleri korku üretmekten ibarettir. Köroğlu’nun namı yetmektedir. Halbuki Köroğlu dediğin de senin benim gibi bir ademdir.
Korku üretim merkezleri vardır toplumların. Bunlar genellikle fısıltı gazetesini çalıştırırlar. Çünkü, ne kadar gizeme büründürülürse, korku efekti o kadar etkili olacaktır. Karanlıkların korkuyu beslediği de unutulmamalıdır.
Bu şehir efsanelerinin bitmesinin vakti gelmiştir artık. Korkuyu yenmenin bir yolu da karanlıkta ıslık çalmaktır. Aynen bunun gibi, biri çıkıp ‘Korkmuyorum’ demelidir, insanlar daha güçlü seslerle ‘Korkmuyoruz’ demelidirler koro halinde. Böylelikle korku dağlarının, kartondan arslanlar gibi yerle bir olacağı görülecektir.
Ey karısından korkanlar! Ey açlıktan korkanlar! Ey yükseklik korkusu taşıyanlar! Ey Allah’tan korkmadıkları kadar bir avuç İsrailli'den korkanlar!
Rahat olun, Allah’ın dediği olur!
Bu arada hemen belirtelim ki, karısından korkmak, açlıktan korkmak, yükseklik korkusu taşımak, daha insani bir korkudur. Utanılacak bir yanı yoktur. Ama bir avuç İsrailli'den korkmak, ayıptır yahu, ayıp!
Kaldı ki, madem ölüm mukadderdir ve madem ölümden öte yol yoktur. O halde, İsrail zulmüne karşı direnirken Furkan gibi kurşunlara hedef olarak can vermek ya da Rachael gibi buldozerler altında ezilerek ölmek bir ölümsüzlük değil midir?
Otoriteye karşı sinmek, Sünnilik gibi lanse edilirse de esasen sünepeliktir. Elhamdülillah biz sünepelik dini üzere değiliz. Sünniliği sünepelik zannedenler, ne denli büyük bir bühtan içerisinde bulunduklarını görmek isterlerse, Sünni inancının büyük imamı, İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin hayatına bakabilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi