H.Celal Güzel

H.Celal Güzel

Siyasallaşmış yargıdan manzaralar

Siyasallaşmış yargıdan manzaralar

Sevgili okuyucular, üzülerek ve altını çizerek yazıyorum: Artık tuz koktu.
Artık gönül rahatlığıyla müracaat edeceğimiz bir adalet ve yargı sistemi yok. Artık yargı siyasallaştı; bağımsızlığını ve tarafsızlığını tamamen kaybetti...
Neden mi böyle düşünüyorum?
Geliniz, sadece şu son dönemde birkaç gün zarfında cereyan eden olayları kısaca gözden geçirelim; eminim ki sizler de bana hak vereceksiniz.
İşte siyasallaşmış yargıdan manzaralar:

1. Anayasa Mahkemesi, Anayasa Reformu Paketi’ni referanduma sunan TBMM kararını, ortada kabul edilmiş bir değişiklik kanunu bulunmamasına rağmen gündemine aldı ve görüşmeye başladı. Böylece, kanunlaşmamış bir teklif iptal dâvasına konu edilmiş oldu. Daha da vahim olan nokta, AYM’nin bunu, Anayasa’nın 148. maddesine açıkça aykırı olarak şekilden değil esastan ele alacağının söylenmesi. AYM, daha önce de yetkisini aşarak Anayasa’yı ihlâl etmişti.

2. Hâlen Ordu Komutanlığı’nda tutulan Org. Saldıray Berk, Ergenekon Dosyaları’nın birisinde örgüt başı olarak gösterilmesine rağmen aylardır ifadesi alınamıyor. Her defasında Genelkurmay kendisini görevli gösteriyor. Savcılar yanına dahi yaklaşamıyorlar ve güvenlik görevlileri vazifelerini yapamıyorlar. Dâvanın görüldüğü günlerde Erzincan ve Erzurum’da zırhlı araçlar yürütülüyor ve adliye binasının üzerinde jetler uçuruluyor.

3. Ergenekon Soruşturması sanığı başsavcı Erol Cihaner’in tutukluluğunun ortadan kaldırılması için Yargıtay seferber olmuş durumda. Önce, haksız olarak dâva Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne veriliyor. Daire, birinci derece mahkeme hüviyetinde karar vermesine rağmen, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Ergenekon terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla yargılanan Cihaner’in dâvasında Mahkeme’nin üzerine çıktı ve yetkilerini gasp etti. ‘Görevi kötüye kullanmak’ dosyasını Ergenekon dosyasıyla birleştirerek Cihaner’in ve diğer 9 tutuklu sanığın koşulsuz tahliyesine karar verdi. Bununla da yetinmeyen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, görevini yapmaya çalışan Erzurum Mahkemesi için suç duyurusunda bulundu.
İşin en acı yanı, bundan 15 gün önce yayınlanan ses kayıtlarında, bu tahliyenin aynen bu şekilde yapılacağının kararlaştırılmasıydı.

4. Ergenekon Dâvası’nda, yargıda ilk defa rastlanan bir skandal uygulama cereyan etti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi , tutuklu bulunan Mehmet Haberal’ı tahliye etmedikleri için Ergenekon Dâvasındaki 9 hâkime 1500’er yüz lira ceza verdi. Bu, açıkça Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin dâva üzerinde baskı yapması anlamına geliyordu. Buna karşılık, İstanbul Adliyesi’ndeki hâkim ve savcıların her dâvada tutuklama kararı verelim mi diye 4. Daire’ye soracağı söyleniyor. Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın bu kadar uzun süre tutuklu kalmasından biz de şikâyetçiyiz. Ancak, Yargıtay’ın bu müdahalesinin de mahkemelerin bağımsızlığıyla bağdaşır yanı yoktur.

5. Anayasa Mahkemesi Üyesi Fulya Kantarcıoğlu’nun eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’la yaptığı telefon konuşmasının dinlenmesini ve kaydedilmesini doğru bulmuyoruz. Lâkin, Kantarcıoğlu’nun inkâr etmediği konuşmasında son referandum dâvası konusunda ihsas-ı
reyde bulunduğu da açıktır. Bu durumda AYM’nin kararına da gölge düşecektir.

6. Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın, yüksek yargıda ve HSYK’daki kulisleri ve partizanlıkları son bir haftadır gazete manşetlerinde neredeyse tefrika ediliyor. Kendisi de HSYK’ya liste verdiğini itiraf etmiş bulunuyor. Bu şekilde, yıllardır yazıp çizdiğimiz CHP partizanlığı istikametindeki siyasallaştırılmış yargının içyüzü açıkça ortaya dökülmüş oluyor.
Bu arada, bir Ergenekon tutuklusunun kendisini tahliye ettiren Seyfi Oktay’a nasıl ‘Sağol Seyfi abi’ diye teşekkür ettiği de yasal dinleme kaydında ortaya çıkıyor.
Diğer taraftan, İstanbul Baro Başkanı’nın da Ergenekon sanığı Mehmet Cengiz’e danışarak avukat atadığı tespit ediliyor.

7. Yargıdaki tutarsızlıklar devletin itibarını da zedeleyebiliyor. Bundan 8 ay önce Kandil ve Mahmur’dan dönen örgüt mensuplarını yargılayıp serbest bırakmışsınız. Şimdi bu kişileri mahkemeye çıkarıp ‘Pişman mısın?’ diye sormanın bir âlemi var mıdır? Bunlar eğer geldikten sonra suç işlemişlerse tabiî olarak yargılanacaklardır. Lâkin, 8 ay sonra jeton düşünce ‘Pişman değillermiş’ diyerek tutuklarsınız, hem devletin hem de yargının itibarına gölge düşecektir.
***
Sevgili okuyucular, işte siyasallaşmış yargının ve jüristokrasinin manzarası budur. Türkiye’nin en büyük meselesi bu manzarada gizlidir. Eğer daha fazla vakit kaybetmeden ‘Yargı Reformu’nu gerçekleştiremezsek ‘mülkün temeli’ sarsılacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
H.Celal Güzel Arşivi