Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Özerklik talebi

Özerklik talebi

BDP’li belediyelerin demokratik özerklik ilanı konusunda anlaştıkları ve bu kararın Kandil tarafından da onaylandığı söyleniyor. Bu karar benim için sürpriz olmadı çünkü Kürt sorununu iki boyutta inceliyordum. Bunlardan biri demokratik diğeri siyasal taleplerdi ve bölge halkı demokratik taleplere sıcak bakarken onun altına gizlenen siyasal taleplerden haberdar değildi.
Önceki yıllarda demokratik taleplere sırt çevrilmesi, uygulanan adaletsiz şiddet bölge halkının siyasi taleplere yönelmesi sonucunu doğururken yönetenler bunun terörle mücadele olduğunu sanıyordu. Bu da siyasi projenin alt yapısını hazırlıyordu ama başarılı bir terör mücadelesi olarak sunuluyordu.

İktidarın demokratik açılımı bölge halkının gerçek taleplerini karşılarken siyasal taleplerin temellerini dinamitliyordu. Demokratik açılım siyasi talepleri öne çıkarmak amacıyla baltalandı ve bu strateji başarılı oldu. Artık demokratik talepler önemini yitirdiği için siyasal talepler öne çıkarılabilirdi.

Bölge için öngörülen modeller eskiden beri vardı ama tartışılmadı. Arada sırada gün yüzüne çıkan modellerin üstü örtüldü. Federasyon ve özerklik modellerine karşı Türkiye’nin üniter yapısının bozulmaması ama Kuzey Irak’taki Kürt oluşumuna KKTC muamelesi yapılması önerdim ve eleştirildim. Herhangi bir yerde oluşacak Kürt yapısının ülkemizde bölünmeye neden olacağı, bölgenin bu Kürt yapısıyla bütünleşeceği söylendi.

Üniter yapı homojen yapı olarak algılanıyor ve hiçbir farklılığa izin verilmek istenmiyordu. Oysa soy ve kültür farklılıklarına rağmen ortak yaşama iradesi ve gelecek için ortak beklentiler bir bütünleşme için yeterliydi hatta soy ve kültür benzerliğinden daha bütünleştirici rol oynayabilirdi.

Özerklik talebi tüm Kürtler için bir anlam ifade etmiyordu çünkü çoğu özerk olması düşünülen bölgenin dışında yaşıyordu. Öyleyse bu talebin sebebi neydi?

Bu konuyla 1972 yılından beri ilgileniyorum ve öngörülen siyasi modellerin şunlar olduğunu düşünüyorum: Birincisi Güneydoğu’nun Türkiye’den koparılması ve o yıllarda daha etkili olan Irak içinde, Kuzey Irak’taki özerk Kürt bölgesiyle birleştirilip bu ülkenin kontrolüne verilmesi, Irak’ın ABD kontrolünde olmaması ve Avrupa’nın etki alanına girmesi ve böylece küçülen ve daha homojen, sorunsuz bir Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşmesi.

ABD’nin Irak’ı neden işgal ettiği bilinmiyor, daha doğrusu rasyonel bir sebep bulunamıyor. Oysa işgalin amacı bu modeli geçersiz kılmaktı ve sorun Irak değil Türkiye idi. ABD’nin modeli Kürtleri Türkiye ile bütünleştirmekti. Bunun yolu olarak Türkiye’de Kürt kimliğinin tanınması ve bütünleşen Kürtlerin Türkiye ile federasyon oluşturmasıydı. Bu Özal tarafından bir koyup üç almak ve federasyonu da tartışmalıyız sözleriyle üstü kapalı ifade edildi. Terör siyasi amaçlara ulaşmak için kullanılan bir araçtır ve siyasi çözüm bulununca, 12 Eylül’de olduğu gibi, bitecektir.

Demokratik açılım gereklidir ama siyasi sorunu çözemez. Şu anda Güneydoğu’daki belediyelerin özerklik talebi bu projenin bir parçasıdır. Ben önerimi tekrarlıyorum: Demokratik bir Türkiye, kimse talep etmese bile, gerçekleştirilmelidir. Türkiye’nin üniter yapısını korumalı, Kürtleri soydaşımız kabul edilip Kuzey Irak’a KKTC ile aynı biçimde davranmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi