Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Şeytanların zincire vurulması

Şeytanların zincire vurulması

Müslümanlar olarak bizim için Ramazan ayı çok önemli bir aydır. Ramazan, oruç tutma ayıdır. Ramazan, Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu aydır. Rabbimiz bizzat Kur’an’da “şehr-i ramazan” diye zikretmiştir. Ramazan Arapça bir kelimedir. Kamerî aylardan dokuzuncusunun ismidir. Ramazan kelimesinin manası ve bu mübarek aya Ramazan isminin verilmesindeki hikmet İslâm uleması tarafından şöyle belirtilmiştir:
a- Ramazan, yaz sonunda güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına “ramdâ” kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur genellikle yeryüzünü temizler. Bunun gibi Ramazan da mü’minleri günah kirlerinden temizler, kalplerini pak eder. Yani Ramazan, Kur’an ayetleriyle tezkiye olunma ayıdır. Ramazan, Kur’an ayetleri doğrultusunda yapılan hayat temizliğinin adıdır.
b- Bir izaha göre güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp kızması anlamına olan “ramad” kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın yerde yürüyen kimsenin ayakları yanar, zahmet ve meşakkat çeker. Bunun gibi oruç tutan kimse de açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, zahmet ve meşakkat çeker, içi yanar. Yâhut kızgın yer ayakları yaktığı gibi Ramazan da müminlerin günahlarını yakar, yok eder. Nitekim Enes b. Mâlik (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber: “Bu aya Ramazan isminin verilmesi günahları yaktığı içindir.”( İbn Kudâme, el- Muğnî, IV, 324) buyurmuştur. Ramazan, mü’minler tarafından sevaplarla günahların yakıldığı aydır. Doğrulara geçit vermeyen haramzadelerin barikatlarının ortadan kaldırıldığı aydır. Rabbimiz sevaplarla günahları yakmaya çalışan mü’min kullarına acil mükâfat olarak bu ayda cennetin kapılarını açmış, cehennemin kapılarını kilitlemiş ve şeytanları zincire vurmuştur. Nitekim bu hususta üsve-i hasenemiz Hz. Muhammed (sav) şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Sahih-i Buhari, Savm, 5)
Bu hadis-i şerifte bir tertibi nebevî vardır. Bu hadisteki tertibi nebeviden açıkça anlıyoruz ki; toplumda cehennemlik işlere son verilir ve cennetlik işler işlenir de hayatı kaplarsa o zaman şeytanlar zincire vurulur. İşte Ramazan ayında tutulan oruç; Allah’tan değil, şeytandan, şeytanilerden akıp gelen şeylere karşı kulun kendini iman gücüyle tutmasıdır.
Oruç dediğimiz savm; mükellefin hevâ ve hevesine karşı, şeytana karşı, şeytanlaşanlara karşı kendini tutması anlamına gelir. Bundan ötürüdür ki; oruç ayı olan Ramazan’da Müslümanlar arasında biraz olsun kendini tutma olayı görülür ve gerçekleşir. Bununla birlikte istatistiklere yansıdığı gibi suç işleme oranlarında da düşüş kaydedilir. Gerçekten de Ramazan ayı suç ve günah işleme oranlarının nispeten düştüğü, gerilediği bir aydır. Bu da gösteriyor ki Ramazan ayında hadiste geçtiği gibi gerçekten “şeytanlar zincire vurulmaktadır...”
Orucun manası olan; “insanın kendini tutması” tabiri ile “şeytanın zincire vurulması” tabirleri aslında iki farklı okuyuşun perspektifini yansıtır. İlkinde asıl işi yapan insandır, zira nefsine hâkim olmakta, bir irade ortaya koymakta ve kendini tutmaktadır. İkincisinde ise asıl işi yapan Allah’tır, zira şeytanı zincire vurmakta, kullarını yoldan çıkarmasına bu ayın hürmetine binaen izin vermemekte, şeytanın elini kolunu bağlamaktadır. Ama şu da var ki; Ramazan ayında hevâ ve hevesine, şeytanîlerin isteklerine, haramlara cazibesine karşı kendilerini tutmayanlar gider Allah’ın zincire vurduğu şeytanlara çarpılırlar. Ramazan ayında Müslüman oldukları halde ve mazeretleri olmadan oruç tutmayanlar, Allahû teâla tarafından zincire vurulmuş şeytanlara çarpanlar ve şeytanlar tarafından çarpılmış olanlardır.
Allahû Teâla şeytanı recmetmiştir. Mü’minler Hac ibadetinin ihyası esnasında şeytanı taşlarlar. Yani sembolik olarak recmederler. Aynı şekilde Allahû Teâla’nın Ramazan’da zincire vurduğu şeytanları hayatımızın her safhasında zincire vurmakla mükellefiz. İman ederek ve sevabını Allahû Teâla’dan umarak işlediğimiz salih amellerimiz miktarınca insî şeytanları zincire vurmuş oluruz.
Ramazan Hz. Adem (as)’in kelimelerini verdi bize; her şeyi gerçek ismiyle tanıyabilmemiz için. Hz. Nuh’un gemisini, gömülürken kayığımız sulara. Hz. İbrahim’in iskelesini, onarmak için ruhlarımızı taşlarıyla Kabe’nin. Hz. İsmail’in koçunu, geçirsin diye sırattan. Hz. Yusuf’un gömleğini, giydirmek için ihtiraslarımıza. Hz. Eyyub’un sabrını, iyileştirmek için yaralarımızı. Hz. Yunus’un duasını, ışık vursun diye zindanlarımıza. Hz. Davud’un sapanını, kalp yarasalarımızı düşürmek için bir bir. Hz. Süleyman’ın mührünü, köprü kurmak için her cana. Hz. Musa’nın asasını, ikiye ayırıp hayatımızı, yol açmak için insanlığa. Hz. İsa’nın ellerini, alışkanlığın dağladığı gözlerimiz açılsın diye. Ve Hz. Muhammed (sav)’in hicretini, cihadını, Medinesini/devletini, insî şeytanları zincirlere vurmamız için. Ramazan bize insî şeytanları zincire vurma şuurunu kazandırır. Gönüllerinde ve gündemlerinde memleketin insî şeytanlarını zincire vurmak olmayanlar, Ramazan şuurundan mahrum kalanlardır.
Ramazan ayında tutulan oruç bize aynı zamanda Rasûlüllah (sav)’in örnekliğini ve önderliğini esas alarak insî şeytanları zincire vurmayı öğretir. Biz insî şeytanları bol olan bir toplumun sakinleriyiz. Görüyorsunuz memleketimizde Ramazan olmasına rağmen meydanlarda “cahili statüko’nun mühimmat bekçileri” atalarının diktikleri putlar yıkılmasın diye meydanlarda cirit atıyorlar. Atalarının diktikleri putlar yıkılmasın diye meydanlarda cirit atanlar, toplumun başına belâ olmuş insî şeytanlardır. Bütün mesele Müslümanların Ramazan’da bu insî şeytanları zincire vurmanın çaresini öğrenmeleridir.
Şayet denilse ki; toplumda insî şeytanlar ne zaman zincire vurulurlar? Cevaben deriz ki; insî şeytanlar, Kur’an-ı Kerim hayata hâkim olup uygulandığı zaman zincire vurulurlar. Kur’an’ın hâkim olmadığı ve uygulanmadığı bir ülkede insî şeytanlar serbest dolaşıyorlar demektir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’i ferdin, ailenin, toplumun ve devletin hayatına hâkim kılmak için çalışmak, insî şeytanları zincire vurmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi