Ersoy Dede

Ersoy Dede

Başörtülü gazeteci

Başörtülü gazeteci

Hâlâ daha başörtülü meslektaşlarımızın sarı basın kartı alamadığını biliyorsunuzdur sanırım.


Bir işe yarayacağından değil ya..



Türkiye’deki basın mensubu tanımlaması bakımından bir ayrımcılığın sona ermesi içindir talep..



Zira (eskiden biraz daha farklıydı ama) basın kartı taşımanın sağladığı bir ayrıcalık yok gazeteciye..



Başbakan’ı izleyecekseniz özel kartı var, uluslararası bir toplantıyı izleyecekseniz özel kartı var..



Sarı basın kartın var diye açılan bir kapı yok aslında..



Neyse dağıtmayalım konuyu..



Mesele yönetmeliğin 23. maddesinde yer alan fotoğraf tanımı..



Kart için yapılacak başvuruda verilecek evrakın tanımlandığı 23. maddede, istenen 2 vesikalık fotoğraf için;



“Beyannameye ekli fotoğrafların önden, baş ve yüz açık olarak çekilmiş olması zorunludur” ibaresi yer alıyor..



Dolayısıyla, başörtülü bir meslektaşım, başını açmadığı sürece bu tanıma uygun fotoğrafla başvuru yapamamış olduğundan, basın kartı alamıyor..



¥



Sorun budur..



28 Şubat, 12 Eylül falan gibi gereksiz ve de bizi sonuca götürmeyen kısır tartışmalara girmeden bir tespit yapalım..



Üzerinde tartıştığımız metin ne?



Yönetmelik..



Anayasa’nın 124. maddesiyle kimin nasıl yönetmelik yapacağı, yapılan yönetmeliğin hangi koşullarla yürürlüğe gireceği açıkça yazılmış.. Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilikleri yönetmeliği yapar.



Üstelik, yönetmelikler için, tüzüklerin aksine, belli bir şekil şartı da öngörülmemiş.



Tüzük tasarılarının Danıştay incelemesinden geçirilmesi zorunludur biliyorsunuz..



Oysa yönetmelik tasarılarının böyle bir incelemeden geçirilmesine de gerek yok.



Ayrıca yönetmelikler için Cumhurbaşkanınca imza şartı da aranmıyor.



Her yönetmeliğin Resmi Gazete’de bile yayınlanması koşul olarak yer almıyor..



Falan falan...



Bu kadar basit..



Zaten Basın Kartı Yönetmeliği’nin sonunda, açık açık diyor ki; “Bu Yönetmelik hükümlerini Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün bağlı bulunduğu Devlet Bakanı yürütür.” Tartışılacak bir tarafı var mı bunun?



Tamam katsayıda, üniversitelere girişteki kılık-kıyafette kamuda çalışanlar için kılık-kıyafette kavga büyük..



Anlaşıldı ki çözümü çetrefilli işler..



Fakat yasaya yönetmeliğe bakarak söylemek gerekirse, başörtülü gazetecilerin sarı basın kartı alabilmesi,



(Hadi demeyeyim bir bakanın iki dudağı arasında diye ama)



En azından, diğer tartışmalı konulardan daha kolay..



Sonra çözümü uzakta aramaya da gerek yok..



Aynı yönetmeliğin, yabancı gazeteciler için basın kartı müracaatını düzenleyen 41.maddesini, 23.maddeye uyarlarsınız, biter gider..



Çok çalışmaya gerek yok..



Diyor ki 41. maddede; “... e) Üç adet vesikalık fotoğraflarını Genel Müdürlüğe veya il müdürlüklerine verirler...”



Bu Türkiye’de görev yapan yabancı meslektaşlarımızın, bizim Basın-Yayın Enformasyon’dan kart alabilmelerini düzenleyen madde..



Aynı yönetmeliğe tâbiyiz fakat farklı muamele görüyoruz..



Akıl alır gibi değil..



¥



Gelelim bu iş için emek sarfetmeye davet edilen, ülkenin en köklü meslek örgütlerinden biri olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne..



Daha evvel bu sorun kıymetli başkanı Orhan Erinç’e sorulduğunda çok pozitif bir tutum takınmış..



“...Fiilen gazetecilik yapan meslektaşlarımızın başörtülü olup olmamasının hiçbir önemi yok. Elbette ki Sarı Basın Kartı alabilmelidirler...” demiş.Ne kadar umut verici..



Böyle bir meslek örgütümüz olduğu için şanslı hissetmeliyiz kendimizi..



Peki Basın Yayın Enformasyon için tavsiyelerde bulunan TGC’nin, kendi üyeleri içinde başörtülü var mı?



Açık söylemek gerekirse var olduğunu zannediyorum.. Böylesine köklü bir teşkilatta, yıllardır başörtüsü yasağı olduğunu iddia etmek için çok güçlü verilerim yok..



Ancak son yapılan balotajda, başörtülü bir gazetecinin dosyası veto edildi mi edilmedi mi?



İşte bu sorunun yanıtı net değil.



TGC üyesi olabilmek için hem balotajdan hem de yönetim kurulundan geçmek gerekiyor bildiğim kadarıyla..



Televizyondan bir yöneticisi resmen açıkladı dosyanın veto yediğini..



Ancak bu konuda kamuoyu oluşmuş gibi görünüyor..



Balotajdan dönse bile, yönetim toplantısında, o gazetecinin TGC üyesi yapılabileceğini zannediyorum.



Bakalım göreceğiz. Başkalarına demokrasi pazarlarken gönül rahatlığı içinde mangalda kül bırakmayanlar, dönüp kendilerine baktığında da aynı rahatlık içinde olacaklar mı? Göreceğiz..



Kalın sağlıcakla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi