Zorunlu din dersleri: Kenan Evren cuntasının ruhu hâlâ aramızda

Zorunlu din dersleri: Kenan Evren cuntasının ruhu hâlâ aramızda

Zorunlu din dersleri ve Aleviler konusunda ne düşünüyorum? Defalarca yazdım. Ama okumayanlar var. Mesaj gönderip duruyorlar... O halde tekrar edeyim.
Ben laik devletten yanayım. Devletin tüm inançlara karşı eşit uzaklıkta durmasını istiyorum.
Böylesine büyük bir kurumun, belli bir dine ve mezhebe sahip olması, o inançtan olmayan kişileri, en azından ikinci sınıf vatandaş hale getirir.
***
Laik bir devletin din eğitimi dersi vermesi, eşyanın tabiatına aykırıdır. Devletin "laik" olmadığını, dinli olduğunu gösterir.
Türkiye'de şöyle bir mekanizma kurulmuş durumda: Devlet din dersini, "din kültürünü öğretme" kisvesi altında yapıyor.
Resmi ağızlara kanarsanız, "din eğitimi" yapılmadığını, öğretmenlerin "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" anlattığını sanırsınız.
Halbuki pratikte öyle olmuyor: Öğretmenler, öğrencilerini, İslam dinine ve Sünni mezhebine uygun bir biçimde "eğitiyor."
Hıristiyan ve Musevi çocukların bu dersten muaf tutulması, aslında yapılanın, "öğretim" değil "eğitim" olduğunun en önemli göstergesi...
Vatandaşların çoğu, çocuğunun "din eğitimi" almasından yana... Namaz kılmasını, dua etmesini, Sünni İslam'ın temel değerlerini benimsemesini istiyor.
Çocuğu hazır okula gitmişken, bu talebinin ekstra para harcamadan gerçekleşmesinden memnun oluyor.
***
Ancak aynı mekanizma, bazı velilerin hiç hoşuna gitmiyor.
Bunların başında Alevi vatandaşlar geliyor.
* Kimilerine göre Alevilik, büyük İslam şemsiyesinin altında yer alan bir "mezhep."
* Kimine göre ise Alevilik, içinde bazı İslami öğeler barındırmasına rağmen, İslam'a dahil olmayan bir "inanç sistemi", ayrı bir "din."
Böyle bir ikilem var ama mezhep de olsa, ayrı bir din de olsa fark etmiyor:
Alevi vatandaş, çocuğuna "zorla" Sünni eğitimi verilmesini istemiyor. Çocuklarının Sünniliğe asimile edildiğini belirtip "Hiç olmazsa dersler zorunlu olmaktan çıkarılsın, isteyen okusun" diyorlar.
***
Kenan Evren cuntası tarafından 1982 Anayasası'na (24'üncü madde) sokulan zorunlu din derslerini devlet kaldırmak istemiyor.
Bu tercihin birkaç sebebi var.
Hemen akla gelenler:
1) Dersleri kaldırmak Sünni çoğunluğu küstürecek, hatta kızdıracak.
2) Devlet vatandaşın "Sünni" olmasını tercih ediyor. ("Yöneticilere itaat", "vatan için ölme" gibi değerler nedeniyle...)
Geçmişte demokrat laikler, "Din eğitimi devletin dışında yapılsın" dediler.
Ancak bu öneriye devletten tepki geldi: "Öğretimin Birliği" ("Tevhit-i Tedrisat") yasasına ve ilkesine aykırıymış.
***
Bir başka tartışma konusu da Diyanet İşleri Başkanlığı... 100 bin kişilik kadrosuyla Türkiye'nin en büyük kurumlarından biri.
Temel özelliği "Sünni ve erkek" bir teşkilat olması... Ayrıca hiç Alevi çalışanı yok. (Bu ne biçim laiklik?)
Aleviler ve bazı "romantik" demokratlar, Diyanet'in kaldırılmasını talep ediyor.
Bu talep akılcı mı? Ne yapacaklar; 100 bin kişilik bir kurumu yok mu edecekler?
Böyle bir hamleden çözüm değil, kaos çıkar.
Özetle: Sorun karmaşık. Ama sıkıntılı kesimleri biraz olsun rahatlatmak da mümkün...
İlk iş olarak, Anayasa'nın 24'üncü maddesi değiştirilerek zorunlu din dersleri seçmeli hale getirilir mesela...
Bu kadar basit bir girişimi yapmayan Hükümet, ağzıyla kuş tutsa, "samimi değiller" eleştirisinden kurtulamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi