Yalan haberlerle gündem yaratmak

Yalan haberlerle gündem yaratmak

Yıllardır yazıyorum, Türkiye’nin hızlı değişiminden payını alamayan önemli bir sektör var, o da medya.

Değişimi ilk görmek zorunda kalan, bu yolda kanlı bir bedel ödeyen kesim, bankacılık oldu.

2000’lere kadar banka mevduatını kendi parası sayan bir anlayış tasfiye oldu, mesleğin kuralları ve saygınlığı değişti.

Artık bankacılık deyince kimsenin aklına hortum, çifte kayıt, halkın parasıyla zengin olmak gelmiyor, güven geliyor.

Ardından, AK Parti iktidarıyla siyaset belli ölçüde değişti.

Siyaset yapma anlayışı icraat üzerine odaklandı ve siyasetin kendisi bir güç haline geldi.

AK Parti, Türkiye’nin düzeninde önemli değişikliklerin kapısını açtı.

Asker değişti mesela.

Düne kadar Avrupa Birliği’nden anayasa değişikliğine kadar her konuya maydanoz olan Silahlı Kuvvetler, bugün kendi görev sahasına dönmenin hazırlıklarını yapıyor.

Siyasi iradenin son söz sahibi olduğu gerçeğini kabul etmiş durumda.

Yargı sistemi müthiş bir dönüşümün ilk adımın attı, yargıda Kemalist ideolojinin hegemonyası kırıldı.

Geriye medya kaldı.

Bakın, geçen hafta içinde bir gazete üst üste yalanlanan iki haberi manşete taşıdı ve yayın yönetmeni yalan haberleriyle gündem yaratmakla övündü.

Ardından Vatan Gazetesi’nin bir köşe yazarı, Cumhurbaşkanı hakkında bir okur mailine dayanan tamamen yalan bir yazı ele aldı.

Kendi yöneticilerinin korumalarını görmezden gelerek gerçek tehdit altındaki devlet yöneticilerini hedef yaptı.

Yazı konusu Cumhurbaşkanı’nı halkla karşı karşıya getirecek bir içerik taşıyordu ve Abdullah Gül mesaisinin bir bölümünü aslı astarı olmayan bu iddiayı araştırmaya harcadı.

Sonuç, haberler yalan çıktı.

Gariban bir muhabir olsa bedel öderdi ama iddia sahibi köşe yazarı olunca konu görmezden gelindi.

Cumhurbaşkanı’ndan doğru düzgün özür bile dilenmedi.

Yani, bir köşe kaparsanız, bir yönetici koltuğunuz olursa yalan söyleme, yalan haber yapma hakkınız olduğu kabul edildi.

Şimdi, Vatan gazetesi 100 milyon dolar, Habertürk ise daha fazlası harcanarak kuruldu.

Sahibi Vatan’ı satıp kurtulmanın yolunu arıyor, diğeri ise harcanan parayla kıyaslanamayacak bir noktada.

Ne işe yaradığı ortada.

Bu tablo karşısında Ekrem Dumanlı’nın haksız olduğunu söylemek mümkün mü?

Elbette mümkün.

Çünkü o Beyaz Türk değil!

Çok satan bir gazetenin sıradan yayın yönetmeni...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi