Taha Akyol

Taha Akyol

Başbakan niye böyle konuştu?

Başbakan niye böyle konuştu?

BAŞBAKAN Erdoğan’ın yaptığı en önemli konuşmalarından biri... Milliyet, “Cumhuriyetimiz çıtkırıldım değil” manşetiyle verdi. Hemen bütün gazetelerde manşetti. Konuşmada üç esaslı nokta olduğunu düşünüyorum.
- Başbakan cumhuriyet fikrine sahip çıkıyor, bürokratlar kadar halkın da cumhuriyetin sahibi olduğunu söyleyerek “bürokratik cumhuriyet” yerine, “cumhurun cumhuriyeti”ni savunuyor, “gizli ajandamız yok” diyor. Böylece laiklik konusundaki endişeleri de gidermek istiyor.
- Türban konusunu “maşeri vicdana, milletin takdirine havale” ediyor. “Fiilen çözüm yoluna girdiğini” yani yasağın fiilen aşındığını söylüyor, yasal bir düzenleme girişiminde bulunmayacaklarını belirtiyor.
- Yedi sekiz ay sonraki seçimlerde “özgürlükçü anayasa” vurgusuna dayalı bir kampanya yürüteceğinin mesajlarını veriyor.

Çözüm: Genel özgürlükler
Türban yasağının kanunla kaldırılması konusu yeniden çıkmaza girince Erdoğan kurmaylarıyla durumu müzakere ediyor.
Yaptıkları tespitlerin ana hatları şöyle:
- MHP’nin çağrısıyla yapılan anayasa değişikliği Anayasa Mahkemesi’nin türban yasağını katmerleştirmesiyle sonuçlandı. Bu örnek varken CHP’nin “türban sorununu çözelim” çağrısını önemsememiz yanlış oldu. Tek başına başörtüsü değil, toplumdan gelen bütün özgürlük talepleri yeni bir anayasada topluca değerlendirilmelidir.
- Muhafazakâr kadın kuruluşları da böyle düşünüyor. Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) başörtüsü yasağının kalkmasını gerektiriyor. CEDAW’a dahil olan 72 Türk kadın kuruluşu, mesela AKDER’den av. Fatma Benli de yasağın yasal dayanağı olmadığını, çözümün özel bir yasayla değil genel özgürlüklerin genişlemesiyle mümkün olacağını savunuyor.
- Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk da, insan haklarının yasayla kısıtlanamayacağını, türban yasağının bir kanuna dayanmadığını, serbesti için bir yasa gerekmediğini yazılarında belirtiyor...
- Başbakan “yüzde 42’nin endişelerini gidermek” gerektiğini de ekleyince, konuşmanın ana çatışı oluşuyor.
Türban için yasal düzenleme fikrinden vazgeçilmesini ben de olumlu buluyorum. Zaten türbanı üniversitede serbest bırakan anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı’nın “özgürlükçü bir gerekçe yazarak” Meclis’e göndermesi gerektiğini savunmuştum. (Milliyet, 13 Şubat 2008)

Hedef: Yüzde 50+
Erdoğan’ın konuşmasında seçim stratejisinin ipuçlarını görmek de mümkün: ‘özgürlükçü anayasa’ sloganıyla seçimlerde yüzde 50’nin üstünde oy almak... Erdoğan gireceği son seçimi en yüksek oy oranıyla noktalamak istediği gibi bu oranın cumhurbaşkanlığı seçimleri bakımından son derece önemli olduğu da açık!
Bu hedef mümkün mü?
Verilere bakalım:
Her seçimde oyları arttı...
Ekonomik krizde bile oy kaybetmedi, şimdi ise ekonomide iyimserlik var.
Dahası, Cumhuriyet mitingleriyle, ‘muhtıra’larla, “Cumhuriyet tehlikede” söylemiyle yapılan muhalefet daima Erdoğan’ın oylarını artırdı.
Erdoğan’ın bu seçimlerde kullanacağı “özgürlükçü anayasa” kavramının, farklı beklentilerle birçok kesime cazip geleceği de açıktır.
Peki CHP ne diyecek seçimlerde?
Nur Serter, Necla Arat, Muharrem İnce gibi konuşan bir CHP, iktidarın oylarını artırır. Bunu gören Kılıçdaroğlu halka daha yakın bir çizgi geliştirmek istiyor ama kendi partisi içinden engellerle karşılaşıyor.
Son kamuoyu yoklamaları ortada.
Bu tablo böyle devam ederse AKP için “yüzde 50+” çok da hayalperest gözükmüyor. Bu konuda CHP’yi en iyi ‘brif’ edecek iki isim, mesela Prof. Sencer Ayata ile Prof. Muhammet Çakmak’tır.
Belli ki, demokrasi tarihimizin en ilginç seçimlerinden birini yaşayacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi