Yılmaz Öztuna

Yılmaz Öztuna

1923-2010

1923-2010

Cumhuriyetimiz’in 87. yıl dönümüdür. Büyük milletimize kutlu olsun. Nice daha mutlu yıl dönümlerine... Cumhuriyet, tarihimizin en büyük inkılâbıdır. Monarşiden cumhuriyete geçiş en radikal değişimdir. Çağdaşlaşma, yenileşme (Osm. teceddüd) hareketimizde Batı’dan gecikmiş olabiliriz. Fakat cumhuriyet rejiminde, Avrupa ile paraleliz, hiç gecikmedik.
Rusya (1917), Almanya, Avusturya, Macaristan (bunlar 1919) monarşiden cumhuriyete geçtiler. Biz hemen izledik, gerçekleştirdik. 1917 öncesi Avrupa cumhuriyetleri ise İsviçre, Fransa (1870), Portekiz (1910)’den ibaretti.
Avrupa için bile çok geç kabul görebilen cumhuriyet, Atatürk’ün en büyük inkılâbıdır. 1922 eylülünde Yunanlıyı Türkiye’den atması, ona bu imkânı hazırladı. Zira zaferin başkomutanı Atatürk idi. Atatürk’ten başka hemen hiçbir cumhuriyetçinin bulunmadığı bir ortamda, 2. dönem (1923-27) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ancak yarısı toplanarak bir gece içinde yeni rejim ilân edildi. Kuşku bu derecede büyüktü.
Cumhuriyet, devlet başkanının belirli bir hanedandan hayat boyu geldiği monarşiye karşı, devlet başkanının sınırlı dönemler için halk arasından seçimle geldiği rejimin adıdır. Cumhuriyet=demokrasi, monarşi (krallık)=mutlak yönetim sahte formülü, demokratik cumhuriyet kuramayanların halklarını aldatmak için söyledikleri palavradır. Halkın mutluluğu, demokrasi ile mümkündür, 2010 dünyasında aksi düşünülemez. Avrupa, monarşi ile de, cumhuriyet ile de demokrasiye erişmiş ülkelerin kıt’asıdır.
Avrupa’nın en katı totaliter devletleri (Almanya, İtalya, bu arada Uzak Doğu’da Japonya) 1945 yıkımından sonra birkaç yıl içinde mükemmel demokrasiye geçebildikleri, harabelerden refah devletleri oluşturdukları halde, bizim aldığımız yolun mütevazılığı açıktır.
Cumhuriyet elbette Türkiye’ye pek çok yenilik getirdi. Büyük gelişmeler oldu. Fakat yukarıda anılan devletlerdeki, hattâ imparatorluğumuzdan ayrılan ülkelerdeki çizgi elde edilemedi ki, Büyük Atatürk’ün muâsır medeniyet seviyesi diye özdeyişleştirdiği düzeydir. Niçin bu seviyeye ulaşamadığımızın tarihi henüz yazılmadı. Böyle bir tarihin yazılabileceği ortam bile oluşturulamadı. Batı medeniyeti esprit critique (tenkıydî/eleştirel fikir ve algılama) üzerine kurulmuştur. Biz birtakım tabular ve dogmalar tesis edip avunduk. 1933’te 10. Yıl’da Atatürk’ün heyecanı, ümitleri, iradesi, inancı, titreyen sesine akseden sevinci, bugün yoktur. Tabii bu durum, artık ihtiyacımız kalmadığı şeklinde de savunulabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz Öztuna Arşivi