Serdar Arseven

Serdar Arseven

‘Kimse kimseye karışamaaaz!..’ diyor paşamız!..

‘Kimse kimseye karışamaaaz!..’ diyor paşamız!..

Gelmiş geçmiş hava kurumu yönetimleri kendilerine “bağırarak deri toplama yetkisi veren” genelgeyi sürekli olarak istismar etti.

“Vatandaş, derisini THK’ya kaptırmaya mecburmuş” gibi bir hava oluşturdu.


Hatta, bazı “zayıf kamu görevlilerini” kullanarak camilere, derneklere baskın yaptırdı, bağışlanmış derileri “gasp” ettirdi.


Baktık, bu konuda “ileri adım, açılım, maçılım” yok, meseleyi ikili, üçlü temaslar yoluyla aşalım dedik...


Ve her sene THK Başkanlarından zorlaya zorlaya “deri bağışı serbest, vatandaş ille de bize vermek mecburiyetinde değil” mesajları aldık...


Hani, bazı vatandaşlar “THK’ya vermek” gerekiyormuş gibi bir hava içine girmesin...


Herkes ibadetinin bir parçası olan deriyi gönlünce değerlendirsin.


Bu sene de sağolsun yeni genel başkan, emekli paşa, bazı “Ergenekon” sanıklarının yakın dostu “Muhterem” Osman Yıldırım bizi beklemeden açıklamasını yaptı...


Özetle ve de mealen:


“Herkes istediği yere verir.


Kimse kimseye karışamaz. Hizmetlerimizi beğenen bizi desteklesin. Biz de kendimizi daha iyi anlatmanın derdinde olalım. İbadet gönül işi. Deri bağışı da öyle. Zorunlu bağış, ibadetin ruhuna aykırı!..”


Teşekkürler Başkan!..


Bu noktadan sonrası bizi ilgilendirmez...


Yok THK’ya yakın akrabalar doldurulmuş, yok Mehmetçik Vakfı adına kesildiği iddia olunan 650 bin kurbanın başına, daha doğrusu “buralara bağışta bulunan saf vatandaşların” başına olmadık işler gelmiş...


Gözaltılar olmuş...


Bu tür iddialarla ilgilenecek değiliz!..


Bize ne, Sayın Başkan; “Hava Kurumu’nu beğenmeyen bize vermesin” diyorsa, bundan sonrasıyla niçin ilgilenelim?..


THK’nın ne olduğunu, olmadığını yıllarca anlattık...


Yönetimlerini devirdik zamanında, dağıttık...


Bugün Hava Kurumu meselesi gayet net.


THK’nın kurban derilerinden paraları nerelerde nasıl “değerlendirdiğini” şu mübarek günlerde uzun uzun anlatacak değilim.


Vatandaş bunları ayrıntısıyla öğrendi nasılsa!..


“THK’ya verin ya da vermeyin, kaptırın ya da kaptırmayın” yollu telkinlerde bulunmanın fazla anlamı yok.


THK’nın Başkanı, emekli paşa “Beğenen bize versin” diyorsa, iş bitmiştir.


Her bir şey ortadayken...


Beğenen derisini oraya verir!..


Şöyle bitirelim mi bu bölümü:


“Aklı olmayanın dini de olmaz!..”


POLİS CAMİASINDAN


Geçtiğimiz günlerde “Sosyal tesislerden faydalanmak için kimlik çıkartmaya çalışan polis eşlerinden başörtüsüz fotoğraf isteniyor” demiş ve Sayın İçişleri Bakanımıza “Bu uygulamaya lütfen son verilsin” çağrısında bulunmuştuk.


Meğer polis camiası ne doluymuş...


Emniyet’in önemli pozisyonlarında bulunduğunu ifade eden bir “dost” aradı.


Bir grup arkadaşıyla birlikte bizi ziyaret etmek istediğini söyledi.


“Şehir dışına çıkmak üzereydik, dönüşte görüşürüz. Bu arada problemlerinizi yazılı olarak da iletebilirsiniz” dedik...


Yarım saat kadar sonra özetle şöyle bir mesaj geldi:


“Yazdıklarınız iyi de...


Aynen darbe dönemlerinde olduğu gibi askerler birinci sınıf, biz sürünüyoruz.


Bir albay emekli olsun, bizim emniyet müdürü emeklimizin iki katını alır!..


Ve TSK’nın sunduğu her türlü lüksten neredeyse ücretsiz yararlanır!..


Bizler sürekli belâ ile burun burunayız.


İcabında mafyanın barlarını, kumarhanelerini basıyor, kapatıyoruz.


Bu işlerden milyon dolarlar kazanmak işten bile değil ama her türlü kirli teklifi reddediyoruz.


Ve bu arada düşman sahibi oluyoruz.


Günün birinde emekliliğimiz geldiğinde ise, maaşımız yarıya düşüyor.


Sürünüyoruz!..


Yıllar boyu kan kusturduğumuz mafya karşısında da savunmasız, çaresiz kalıyoruz!


Albayın maaşında gözümüz yok ama biz insan değil miyiz?!


Onların aldığını fazla bulmuyoruz, hatta pozisyonlarına göre az bile alıyorlar ama bize niçin böyle davranılıyor?..


Askere var da bize niçin yok! Niçin? Neyimiz eksik?...


Tankımız mı?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi