Ersoy Dede

Ersoy Dede

Nato Kafa, Nato Mermer

Nato Kafa, Nato Mermer

Füze kalkanı geliyor. Takvim, 19 Kasım Lizbon zirvesi gibi görünse de aslında bir pürüz yok. Hemen diyeceksiniz ki, “Başbakan Seul’de aksini söyledi.” Evet. Başbakan inkar etti. Henüz bu konuda alınmış bir karar olmadığını söyledi. Ülkemin menfaatleri adına yanılmayı çok isterim. Haksız çıkmak benim için şu anda en çok arzu edeceğim pozisyondur. Ama değil. Başbakan ne söylemiş olursa olsun. 20 Kasım’da çıkacak kararı göreceksiniz. Ha bu arada, önümüzdeki bir haftalık süre içinde, Türkiye’nin kendi ulusal çıkarları için, NATO’dan bağımsız bir füze sistemi kuracağı, bunun hazırlıklarının devam ettiği anlatılacak. Hatta nokta vuruşu yapılarak denilecek ki; “Sistemlerden biri Ankara’ya, diğeri İstanbul’a yerleştirilecek, iki tanesi için de, Karadeniz kıyıları ile Güneydoğu’da bir yer saptanacak.” Bu kadar net bir şekilde, bizim ulusal sistemimizi kuracağımıza bizi inandıracaklar. Peki ama biz bu ulusal sistemimizi, Aselsan’da mı üreteceğiz? Cevabı zaten biliyorsunuz..
¥
Peki ama Ersoy Dede kardeşim, hükümet bu işe bu kadar karşı çıkarken, kabul edileceğine olan inancını kuvvetlendiren ne? Balık hafızalı olduğumuz için zaman zaman belli olayların üzerinden yeniden geçmekte fayda oluyor. Mesela NATO’nun 1 numaralı koltuğu için Türkiye’nin koyduğu şerhi hatırlayalım. Üzerinden çok da geçmedi halbuki..
Peygamber Efendimiz, şerefsizin biri tarafından, “karikatür” kisvesi altında aşağılanmaya çalışılırken, bunu mizah kabul eden, Türkiye’de bebekleri katleden eli kanlı terör örgütünün yayın organına izin verdiğinde bunu; “serbest piyasa” diye açıklayan, aynı terör örgütünün gazeteci kılığına bürünmüş militanları Başbakanımızın basın toplantısına katıldığında da bunu “basın hürriyeti” diye yutturmaya çalışan bir adamın, bizim oylarımızla NATO Genel Sekreteri olduğunu hatırlıyor musunuz? O zaman da karşı çıkmamış mıydı Başbakan? İslam ülkelerinin büyükelçilerini davet edip toplantı düzenlemesini teklif ettiğinde bu isteğin reddedildiğini bizimle paylaşmamış mıydı? Sonuç öyle anlaşılıyor ki, söz konusu NATO olunca, biz pek bir söz hakkına sahip olamıyoruz. Ama gemimiz uluslararası sularda baskın yiyor, müttefiki olduğumuz NATO ortalarda yok, sınırlarımız Amerika’nın kontrolündeki bir ülke topraklarından delik deşik edilmiş, NATO ortalarda yok.. Ha Mavi Marmara ile ilgili olarak hemen diyecekler ki; “ama o bölge ‘out of area’.. (6. madde, alan dışılık) Be kardeşim, Afganistan hanginizin sınırları içindeydi de daldınız tarumar ettiniz?.. NATO’nun büyük ülkelerinin neredeyse tamamında PKK terör örgütü üs kurmuş, bölücü ve yıkıcı terör faaliyetlerinin finansmanı için çalışıyor. Bir tanesine dokunmuşlar mı? Türkiye’de can yakmış, kan dökmüş katilleri, Türkiye’ye teslim etmemek için koruyan ülkeler NATO ülkeleri değil mi? Neresi ittifak bu örgütün? Bu olsa olsa “it the fuck” olabilir.
¥
Sayın Ahmet Davutoğlu’na sesleniyorum. Sevgili Hocam... Hangi şart altında olursa olsun, tarafınızdan ince ince işlenerek oluşturulan sevgili ülkemin “stratejik derinlik”i, NATO’nun dümen suyuna girmemiz suretiyle yerle bir olmak üzere. Yıllardır hayalini kurduğumuz pek çok açılımın tam ortasındayız. Antep’ten tek vasıtayla Halep’e gitmenin düşünü kurduğumuz günlerdeyiz.. Bizi yeniden karşılıklı olarak silahların çekildiği, üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir döneme geri döndürmeyin. Savunma Bakanı bile tamam dese, Başbakan bile tamam dese, siz hiç olmazsa karşı çıkın bu projeye.
Kalın sağlıcakla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi