Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Fatihamızı okuyalım!”

“Fatihamızı okuyalım!”

Kılıçdaroğlu Paris’te Sosyalist Enternasyonal’a katıldı ve o arada Kaya ve Güney’in mezarlarını ziyaret etti.
İkisi de sanatçı. Biri solcu idi, ötekisi Kürt kökenli.. Ziyaret bayrama denk gelince Kılıçdaroğlu mezar ziyaretinde, “Fatihamızı okuyalım” dedi ve elini açıp Fatiha okudu..

Akit, Kılıçdaroğlu’nun Bayram namazına katılmadığını da yazdı..


Biliyorsunuz, İsmet Paşa laikliği ihlal etmemek için hiç namaz kılmamış, hatta “Allah”ın adını bile ağzına almamıştı.. Bunu kendine hatırlatan bir gazeteciye, “Allahaısmarladık” demiş ve “bak o kelimeyi kullandım” diyerek espri yapmıştı.. Çölaşan’a göre, İsmet Paşa dindar bir insandı ve Cuma namazını evinde tek başına, gizlice kılardı (!)


12 Mart döneminde olacak, Hasan Aksay hakkında “Çok Allah demek”ten dava açıldığını hatırlıyorum. “İnşallah, Maşallah, Allah nasib ederse, Allah’a emanet olun, Allah’a ısmarladık. Allah yolumuzu açık etsin” gibi ifadeler kullandığı için..


Kılıçdaroğlu inanmadığı halde, Fatiha okumak zorunda kaldı ise, gerçekten üzülürüm.. Fatiha okur gibi yaptı ise, bu da istismar konusu..


Ha! Bu arada Kırmızı kitaptan irtica iç tehdit olarak çıkarılmış ama “din istismarı” yerini korumuş. Kutsal bir şeyin istismarını rejim sorunu olarak görmek de bir algı bozukluğu olsa gerek.


İstismar siyaset ve hukuk sorunu değil, ahlak sorunudur..


Niyet okumadan, bir kişinin başka bir şeyi istismar edip etmediğini anlayamazsınız..


Bir Kemalist de pekala Atatürk’ü istismar ediyor diyebilirsiniz.. Bir insan hakları savunucusuna da “Demokrasiyi istismar ediyorsun” demek mümkün.. Mesela CHP Cumhuriyeti, Laikliği, Atatürkçülüğü istismar ediyor dersem ne olacak.. Hem zaten Kemalizm Türk’ün dini değil mi? O da din istismarına girer!


İstismarı istismar etmek, bir başka istismar konusudur ve sonuçta ahlaki bir zaaftır.. Bu düzenleme doğru ise birilerinin istismar konusunu istismar ederek suç işlediğini söylemek mümkün.. Açıkçası birileri Müslümanların ensesinde boza pişirmek için istismarı istismar ediyor. Peki, şimdi bana söyleyin Kılıçdaroğlu’nun Fatiha okuması din istismarı mıdır? Bir başkası yaptığında normal olan bir şeyi, bir başkası yapınca istismar oluyor demek ki..


Çifte standart ya da iki yüzlülük, münafıklık da diyebilirsiniz buna. CHP’lilerin dilinde bunun adı “Takiye”. Takiye, aslında hayati bir tehdit ve tehlike karşısında tehdidin kaynağının tehdit gerekçesine uygun davranma, beyanda bulunma halini ifade eder.


Birine “Takiye yapıyor” dediğinizde, suçlu olan “Takiye yapan”/Takiyeci olan” değil, onu tehdit edendir. Orada takiye yapmak, mazur, makul, anlaşılır bir davranıştır.. Aşağılık olan Takiyeci suçlamasını yapanın tehditleridir.. Takiye bu anlamda dini bir ruhsat konusudur. Yani hayati bir tehdit ve tehlike karşısında inancını gizleyen, aksini söyleyen ya da yapan kişinin dünya ve ahrette bu fiilinden dolayı sorgulanmayacağı inancını ifade eder. Yani size zalim bir hükümdar, onun bağışlanması için domuz yeme, şarap içme tehdidinde bulunması halinde şarap içip, domuz yiyen kişinin bunu zorla yaptığı halde, isteyerek yaptığını beyan etmesi böyle bir şeydir.


Evet, bana kalırsa bugün birçok kişi, başörtüsü konusunda kamuda Takiye yapıyordur.. Onları Takiyecilikle suçlayanlar ise, bu suçlama yaparken kendi zulümlerini itiraf etmiş oluyorlar.


Kılıçdaroğlu da aceba, mahalle baskısı ile, siyasi geleceği açısından tehdit gördüğü için Takiye (!) yapıyor da onun için mi Fatiha okuyor diye düşünmeden edemiyorum. Siyasi bir ikbali kendisi için hayati bir sorun olarak algılamak da ayrı bir konu.


Yoksa bir aldatma mı sözkonusu?


Kılıçdaroğlu Fatiha’nın manasını biliyor mu aceba? Mehmet Akif’in “İnmemiştir hele Kur’an, şunu hakkıyla bilin, ne mezar başında okunmak için, ne de fal bakmak için” mısralarını biliyor mu? Ölülerin arkasından okuduğu “Ümmül Kur’an” olan Fatiha’nın dirilere mesajının farkında mı? Kılıçdaroğlu gerçekten “Alemlerin Rabbına Hamd” etti mi? Din gününün sahibine, “yalnız senden yardım diler ve yalnız sana sığınırız”. Bu “irticai, şeriatçı manifesto”yu okurken gerçekten “Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil” dedi mi?


Tamam, bundan sonra sadece mezar başında değil, sofra duasında da “el Fatiha” diye Allah’a el açıp, “rahmet: acıma” dileğinde bulunulmasını bekliyorum. Eğer inanmıyorsa, böyle davranmak zorunda hissetmesin kendini, bu da ayrı bir sorun.


CHP’nin ruhuna şimdi kim ne okusun bu durumda!


Selâm ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi