Neo-Ulemalar

Neo-Ulemalar

Okullarda tarih kitaplarında bize Osmanlı’nın gerileme ve çöküş dönemi anlatılırken, Ulema’nın eğitim karşıtı tutumuna vurgu yapılırdı.

Ulema’nın matbaaya, çağdaş eğitim yöntemlerine karşı çıkmasının bilimin bu topraklarda kök salmasına engel olduğu belirtilirdi.

Sonra, önce 2. Abdülhamit’in eğitimde yenilikçi adımları, İttihat ve Terraki’nin reformları ve Atatürk’ün devrimleri geldi.

Batılılaşma, Batı’nın ilmini, fennini alma, bu yolla Batı’ya üstün gelme olarak algılandı.

Cumhuriyet’in ilk dönemi Almanya’dan bilimadamlarının üniversite eğitimini güçlendirdiği, klasiklerin birbiri ardına Türkçe’ye kazandırıldığı bir dönem oldu.

Eğitim kısıtlı bir kitleye verilebilse de nitelik olarak kötü değildi.

Sonra eğitimde “Neo-Ulemalar” dönemi başladı.

Bilgi, özellikle kontrol edilemeyen bilgi tehlikeli kabul edildi.

Kitaplar yasaklandı, yakıldı, insanlar “tehlikeli” kitaplar yüzünden hapse atıldı.

Okuma yazma öğrenmek serbest ama okumak ve yazmak tehlikeli hale geldi.

Çocukları tek düze yetiştiren Ulema devrine dönüş oldu.

Tek fark, bunların sakallı ve takkeli değil, kravatlı olmasıydı.

Eğitimi, ezberden ibaret gören, Batılı gibi davranıp Batı’nın her türlü değerini reddeden bir zihniyet hakim oldu.

Tek renkli, tek tip bir eğitim sistemimiz oldu.

Sınıflarımız, önlüklerimiz, kitaplarımız, konularımız tek tip, tek renkti.

Gri’nin hakim olduğu yılllardı bunlar.

Parlak bilimadamlarının çareyi kapağı Batı’ya atmakta bulduğu bir Fetret devri.

Hala da ağırlıklı olarak öyle.

Çocukların hayal gücünü kısıtlayan, yasaklar üzerine kurulu bir sistem.

Avuç dolusu para dökülen özel okullar da bile bu sistem hakim.

AK Parti, ders kitaplarını parasız yaparak, derslik sayısını artırarak, kız çocuklarının eğitimini teşvik ederek, eğitim bütçesini artırarak önemli hizmetler yaptı.

Hiç değilse kitaplar artık renkli.

Ama yeterli değil.
Çünkü eğitim hala ezbere

dayalı.

Çocuklar gerçek sorun çözme yerine, A, B, C şıkları arasından doğruyu bulma konusunda uzmanlaşıyor.

Üniversitelerimizi bu sistemden geçen çocuklar dolduruyor ve üniversite yerine “yüksek lise” eğitimi alıyorlar.

Evet, genç nüfus önemli ama eğitimli genç nüfus daha önemli.

Bugünün gençliği, bilgiye hızlı ve kolay ulaşmanın tadını sonuna kadar çıkarıyor.

Gerçek demokratik toplum, bu şansı tüm çocuklarına verebilen toplumdur.

Bilgisayar vasıtasıyla dünyanın bir parçası haline gelen çocuklar, eğitimde fırsat eşitliği konusunda önemli bir imkana kavuşur.

Önünüzde sadece bir ekran olmaz, size dil öğreten, öğretmeninkinden farklı görüşlere ulaşmanızı sağlayarak değişik görüşleri öğrenme şansı veren bir dünya olur.

Adı ister Fatih, ister Kanuni olsun, her dersliğe bir bilgisayar projesi önemli bir girişimdir.

Yeterli değildir diyebilirsiniz ama önemsiz diyemezsiniz.

570 bin derslikteki çocuk, o bilgisayar sayesinde sizin dogmatik düşünce tarzınızdan kurtulmak, özgür ve özgün fikirlere ulaşmak fırsatı bulacak.

Eğer bir katkıda bulunmak istiyorsanız, her çocuğa bir bilgisayar için proje geliştirin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi