Yener Dönmez

Yener Dönmez

Hıfzı Paşa ile 45 dakika(1)

Hıfzı Paşa ile 45 dakika(1)

Hafta sonu, askeri yargıdaki kadrolaşmaya dair perde arkası kulis bilgilerini içeren bir yazı yazmıştım.
Hıfzı Paşa’nın kendisine yakın isimleri Askeri Yargıtay’a seçtirmek istemesinden bahsedip, “Bakalım Çubuklu istediklerini seçtirebilecek mi?” diye sormuştum.
Bu yazı üzerine Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu aradı.
Yaklaşık bir saat süren telefon görüşmemizde uzun uzun anlattı.
Son derece verimli bir görüşmeydi bu.
Görüşmede Hıfzı Paşa, son derece ‘nazik’ ifadeler kullandı.
İlk sözü, “Kusura bakmayın sizi rahatsız ediyorum” oldu.
“Gerçi siz beni sürekli rahatsız ediyorsunuz” demeyi de ihmal etmedi.
Kamuoyu bize bir rol biçmiş: Gördüğümüz haksızlıkları, hukuksuzlukları yazmaya devam edeceğiz ama kimseye de haksızlık yapma niyetinde değiliz. Yani iletişime kapalı değiliz.
Eğer bilmeden bir hata işlemişsek, bunu düzeltmeyi bir sorumluluk biliriz.
Bize gelen kulis bilgilerini bu köşede nasıl yayınladıysak, Paşa’nın o bilgilere itirazlarını da bu köşede yayınlamak sorumluluğumuz.
Zira biz, Hıfzı Paşa olsun ya da olmasın, kimsenin haksızlığa uğramasını istemeyiz.
Paşa, o yazıdaki ifadelerimde kendisine haksızlık yaptığımı düşünüyor.
Bize gelen bilgilerin “taraflı ve yanlış” olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Kadrolaşma söyleniyor. Bir kere kadrolaşma denilen bir şey yoktur. Ha çalıştığım yerlerde şunu yaparım, herhalde bunu siz de yaparsınız. Çalışan çalışmayan, işini en iyi yapan, sözüne güvenilenlerle mi çalışmak istersiniz yoksa diğerleri ile çalışmak istersiniz? Bu, kamuda özelde çalışanların isteyeceği özelliklerdir. Yoksa kadrolaşma söz konusu olamaz. Adli Müşavir görevinde bulunduğum yerde, her kaynaktan arkadaşımız vardır. Kadrolaşma belli bir amaca doğrudur. Burada hem iş, hem safahat, hem tecrübeleri itibariyle mesleğinde temayüz etmiş arkadaşlarımız var. En iyi olanlar, en iyi yabancı dili bilenler. Bunlar olmasın mı? Kimin ne dediğini anlayamadım daha doğrusu...”
Paşa, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin başına devre arkadaşı Abdullah Arslan’ı getirmişti” ifadeleriyle ilgili de şöyle diyor: “Bir kere Arslan devre arkadaşım değildir. Benden 4 yıl sonra, kıdem itibariyle. Ben 76’lı o 80’lidir. Ancak çok sevdiğim, saydığım, yukarıda belirttiğim özelliklere sahip bir meslektaşımdır.”
Paşa, Yüksek Askeri Şura üyesi olmadığı için böyle bir kadrolaşma olsa bile buna Milli Savunma Bakanı’nın izin vermeyeceğini de söylemeyi ihmal etmiyor.
Anlaşılan o ki o yazımız, Hıfzı Paşa üzerinde bir hayli etkili olmuş.
O yüzden bunu sitemkâr bir ifadeyle şöyle dillendiriyor: “Bunu neden söylüyorlar, nasıl bir düşmanlıkları var bilmiyorum. Benim sahtekâr olmamı istiyorlar. Hukuk dışı hareket etmemi istiyorlar. Benim hırsız olmamı istiyorlar. Bunları yapmadığımız için mi bunlar oluyor? Ben anlamıyorum. Siz muhafazakâr yapıda bir gazetenin Ankara temsilcisisiniz. Siz inançlı bir insansınız. Biz de öyleyiz. Ama bizleri bu şekilde karalamanız, Kur’an’da var mı?”
Hıfzı Paşa’nın söyledikleri sadece bunlar değil elbet.
Askeri yargı ve kadrolaşmayla ilgili önemli açıklamalarda bulundu Paşa.
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in Adli Müşavirlikle ilgili tasarrufta bulunacağına dair yepyeni kulis bilgileri gelmişti bana.
Bunu da paylaştım Hıfzı Paşa ile.
Bunlara da yarın devam edeceğiz kısmetse.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi