Serdar Arseven

Serdar Arseven

Beri gel “Paşa” beri gel, ben adam yemem!..

Beri gel “Paşa” beri gel, ben adam yemem!..

“En kahraman Paşa, karşımıza çıkmaktan ne yazık ki yine tırstı!..”
Tırstı kavanoz dipli dünyada!..

Oraya geliriz de…
Girişe şöyle devam edelim müsaadenizle:
Amiral’in biri “Karımdan yol ortasında dayak yedim. Olayı görenler insanlık namına beni arasın” ilanı vermişti gazetelere.
Hale bak;
Birilerini mahkemede “şahit” gösterecek yıllarca aynı yastığı paylaştığı hanımefendisine karşı!..
Sen ki, gençlerimizi emanet ettiğimiz büyük kahraman!..
Sen ki hazırladığı “dosyalarda” nice düzgün vatan evlâdının “disiplinsizlik” dalgasına Ordu’dan atılmasında emeği geçen Büyük Komutan!..
Sen ki… Şanlı Kemalist!.. Büyük Ulusalcı!..
Ey büyük Asker…
“Memet”çik karşısındaki azâmetinden ne eser?

Bizcileyin garipler TSK’nın itibarını koruyup kollamak için geceyi gündüze katarken, yıllar yılı üniforma taşımış bir takım ya da bir kısım paşalarda ne gam…
Kurum’un itibarı zerre ilgilendirmiyor bunları!..
O Kurum ki, sana yıllar yılı ne imkânlar sunmuş ve hâlâ da ne güzellikler yapmakta!..
Sülale boyu her türlü imkânından faydalanmaktasın Kurum’un, yedi yıldız kıvamında sosyal tesisler, her biri her türlü emrine amâde vatan evlâtları..
İkiyüz beygir araban,
şoförün, postan, jakuzin, barbekün, saunan…
Ohhh, suyundan da koy suyundan!..
E, Paşam… E, büyük kahraman; sana böylesine muhteşem imkanları benim vergilerimle sağlamış olan gözbebeğimiz TSK’nın itibarına halel getirmemek için kılı kırk yarman gerekmez mi?..
Sanki ben faydalanıyorum o imkanlardan, sanki ben, TSK’nın itibarı için varını yoğunu ortaya koyan ben…
Askerliğini “Kısa Dönem Kurmay Onbaşı” olarak ifa etmiş, komutanlarına aslanlar gibi çay-kahve taşımış…
Efendime söyleyeyim;
Mıntıkaymış (yerden izmarit toplama eylemi), boş tüfekle gazino önü nöbetiymiş, hepsini bihakkın yerine getirmiş bir vatan evladı…
Ben… Ben bile, bir kısım paşalardan daha çok sahipleniyorum Silahlı Kuvvetlerimi!..

İnternet kullananlar rahatlıkla erişir, bir “Paşa” ile tartışmıştık. Ramiz İlker Paşa, orada esti gürledi, her ağzını açışında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarından bir parça götürdü…
Bir girişi vardı ki;
“Yüce Asil Türk Milletiiiiiiiiiiiiiiiiii!”
Program boyunca içimde kahkahalar, suratımda engel olamadığım “gülümseme”; her “kılçık” atışımda köpürdü Paşa, acayip şeyler oldu.
Ağzından olmayacak ifrazatlar çıktı, titredi, saçları dikildi. Ne diyeceğini şaşırdı, tuttu komutanlarına saldırdı, sonra saldırdıklarını savundu, sonra yine saldırdı, darbeci oldu, darbe karşıtı oldu, bağırdı, çağırdı…
Ne yazık ki o videoları her seyreden acı acı gülmekte, “Vah ki biz kime bel bağlamışız!..”

Bu manzaranın sergilenmesine katkı bir yandan üzüyor beni; bir yandan üzüyor ve bir yandan da işime geliyor…
Bir zihniyetin sergilenmesi; vatandaşın kim ne imiş canlı olarak görmesi lâzım. Bu düşünceyle, Beyaz TV’de “Sağ duyu” programını yapan Sedat Yazıcıoğlu meslektaşımın teklifine “evet” dedim.
“Ramiz Paşa ile canlı yayına tekrar çıkar mısın?..”
“Bittabi!..”

Paşa ise… Bazı liberallerin karşısına çıkmaktan korktuklarını haykıran Büyük Kahraman…
Şanlı Kemalist…
“Olmaz” demiş. “Çıkmam!..”
Daha doğrusu: “Çıkamam!..”

Niye? Senin karşına -bir daha- çıkmak istemeyeni “Korkaklıkla” itham ediyordun hani?..
Şimdi bu halin ne?..
“Yemedi mi?..”
Amiyane tabirle!..

Paşa’ya buradan çağrı;
Mukavvadan kahraman değilse…
-Ki karısından eşek sudan gelinceye kadar dayak yediğini ilan eden dahil hiçbir paşaya bunu yakıştırmam-
Buyursun gelsin!..
Bişey yapmam, severim kendisini!..
Güzel güzel konuşuruz, gülerim gülümserim.
Gelsin gelsin… Hop, hop gelsin… Paşam gelsin… Hemen gelsin… Şimdi gelsin…
Beri Gel Yârim Beri Gel Ben Adam Yemem…
Ellerin Yârine Yârim Ol Demem!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi