Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Madem raporlar işportaya düştü...

Madem raporlar işportaya düştü...

Kim ne derse desin, hangi 'karanlık' odağın planı olursa olsun, şu ana kadar açıklanan belgelere bakarak vardığım sonuç şu: Wikileaks bizler için Allah'ın bir lütfu; hem de büyük bir lütuf... O sayede yalnızca Washington'da işlerin nasıl yürütüldüğü ve Amerikalı diplomatların çapları gibi konularda ilk elden bilgi sahibi olmakla kalmadık, geçmişte yapılmış ifşaatlardan hareketle, kimler hakkında başka ülkelerin istihbaratçıları neler yazmış, bunları da öğrendik...

Pazar günü Yeni Şafak'ta Abdullah Muradoğlu bazı eski raporlardan ve o raporlarda kişilikleri hakkında bilgi verilen tarihi şahsiyetlerden söz etti. Taraf, Hürriyet ve Akşam'da da değişik tarihli eski belgelere bu açıdan değinen yazılar çıktı aynı gün... Avni Özgürel de dün Radikal'de 'gizli belgelerde adları geçen tarihi şahsiyetler' konusunda bir yazı yazmıştı.

Ne güzel.

Bu noktada durup bir düzeltme yapayım.

Akşam'da Gürkan Hacır, özel olarak 'Süryaniler' ve genel olarak Osmanlı döneminde Hıristiyanlar üzerine araştırmaları bulunan Balıkesir Üniversitesi'nden Prof. Bülent Özdemir'in eline geçen bir İngiliz belgesini aktardı. Prof. Özdemir, ABD'deki Georgetown Üniversitesi'nin kütüphanesinde karşılaşmış 'Personalities: Turkey' (Türkiye'de Şahsiyetler) bölümü de bulunan raporla...

Talat Paşa'dan 'Çingene', Enver Paşa'dan 'ihtiraslı', Cemal Paşa'dan 'öfkesi burnunda' diye söz ediliyor, Halide Edip (Adıvar) ve Ahmet Ağaoğlu'ndan ise etnik kökeni ön planda tutan bir değerlendirme yapılıyormuş İngiliz belgesinde...

Hakkında söz ettiği kişilerden çok raporu kaleme alanın karakterini gösteren tespitler bunlar...

Aynı kaynağa başvurduğunu belirten Abdullah Muradoğlu, Yeni Şafak'taki yazısında, rapordaki bazı bilgilerin doğru olmadığını özellikle belirtiyor.

Benim açımdan düzeltilmesi gereken bilgi, Hacır'ın 'Sabatayistler de ihmal edilmemiş' başlığı altında verdiği 'Gazeteciler Necip Fazıl ve Osman Talat Selanik dönmeleridir' bilgisi... Maraşlı olduğu bilinen Necip Fazıl Kısakürek'in Selanik ile hiçbir ilişkisi yoktu; Selanik kökenli gazetecinin adı Fazlı Necip'tir (1863 - 1932). Döneminin önemli fikir adamlarından biri ve sonradan 'Yeni Asır' adını alacak 'Asır' gazetesinin de başyazarıydı Fazlı Necip Bey...

Gelecek haftaki yazısının altına herhalde bir düzeltme notu iliştirir Gürkan Hacır...

Yabancı devletler diplomatik misyonlarına görev yaptıkları ülkelerde yönetimde bulunan veya yazılarıyla gelişmeleri etkileyen kişiler hakkında neden rapor hazırlattırır? Kapalı kapılar ardında yürüttükleri müzakereleri elbette başkentlerine rapor edecektir diplomatlar; ya da kulaklarına fısıldanan 'Falanca bakanı ben de tehlikeli buluyorum' cümlesini aynı hükümette bakanlık yapan birinden duymuşlarsa, bunu da kayda geçireceklerdir...

Wikileaks'in açtığı yolda okurlarını geçmişte yazılmış benzer raporlarla karşı karşıya getiren yazarların dayandıkları raporlara bakıyorum da, bir özellikleri beni fena halde rahatsız ediyor: Hep başka ülkelerin verdikleri paralardan, desteklerden söz ediliyor raporlarda, ancak raporu kaleme alan diplomatın kimlere ne kadar para dağıttığına dair tek bir belge yok ortada...

'Falanca gazete Almanlar'dan para aldı' diye yazıyor İngiliz diplomat; ya da Alman 'Filan gazeteci İngiliz yanlısı, çünkü Londra'dan besleniyor' bilgisini iletiyor âmirlerine yazdığı raporda... Hiçbir raporda 'Bizi desteklemesi için gazetelere maddi destek yağdırdık, gazetecilere para dağıttık' denildiği yok...

Oysa her ülke, eğer fırsat bulursa, kamuoyunu etkilemelerine yardımcı olanlara para desteği de yapar... Ali Efendi'nin Saray'dan aldığı yardımlara ek olarak kendisini Berlin'e çağıran Bismarck'tan hem para hem de çıkardığı 'Basiret' gazetesi için matbaa makinaları 'hediyesi' aldığı günlerden buyana, basının da bu tür desteklere açık olduğu bilinir.

Almanlar, İngilizler, Fransızlar, son zamanlarda da Amerikalılar haklarında olumlu yazılar çıkması için bulundukları ülkelerin basınına özel ilgi göstermişlerdir. Amerikalı diplomatların, 1960'ların ikinci yarısından itibaren gazetelere bu amaçla yaklaştıklarının da belgeleri var. Ayşe Hür, Taraf'ta, araştırmacı Rıfat Bali'nin ortaya çıkardığı belgelere atıfla, Tercüman, Akşam ve Yeni İstanbul gazetelerinin 1967-1968 yıllarında Amerikalı diplomatlar tarafından yakın takibe alındıklarını hatırlattı.

Bir bakmışsınız, Amerikalı diplomatların şu yakın dönemlere ait basınla ilgili raporları da Wikileaks belgeleri arasından çıkıvermiş; çıkar mı çıkar...

Acaba bizim diplomatlar da Amerikalı siyasiler ve gazeteciler hakkında raporlar göndermişler midir Ankara'ya? Rus diplomatlar, Suudlular, Hintliler kendi başkentlerine? Madem Amerikan belgeleri işportaya düştü, diplomasinin 'mütekabiliyet' kuralı gereği, başka ülkelerin diplomatlarının raporları da açıklanmalı...

Wikileaks onları da yayımlar mı dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Kıvanç Arşivi