Sayın Başbakan, gençler sizi eleştirecek, protesto edecek, bunun adıdır

Sayın Başbakan, gençler sizi eleştirecek, protesto edecek, bunun adıdır

Gençler, Başbakan Erdoğan’ı protesto etmek istediler. Gençler, ‘YÖK düzeni’ni protesto etmek istediler.
Hakları yok muydu?
Elbette vardı.
Gençlerin hoşlanmadıkları beğenmedikleri şeyleri protesto etmeleri, demokratik hak ve özgürlüklerin bir parçası değil midir?
Hiç kuşkusuz öyle.
Eeh o zaman?..
Niçin yerlerde sürüklendi gençler polis tarafından?
Niye tekmelendiler?
Neden dövüldüler, coplandılar?
Yazıktır, günahtır.
Nedir bu hoyratlık, insafsızlık?
Devletin, polisin, güvenlik güçlerinin gençlere karşı bu acımasız tavrı bitmek, tükenmek bilmiyor.
Neden? Nedir bu öfke?
Bir şeylerin intikamı mı alınmak isteniyor? Bilemediğimiz tezgâhlar mı kuruluyor?
Bakın, genç insanların hayalleri vardır. Hayalsiz, umutsuz yaşayamaz genç insan.
İsyankardır gençler.
Başkaldırmayı sever.
Haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe isyan ederler.
Düzene kafa tutarlar.
Bu her yerde böyledir.
Önemli olan gençleri dinlemektir, onların yakınmalarına, dertlerine kulak vermektir.
Gençlerin huzursuzluklarının, huysuzluklarının köklerini anlamaya çalışmaktır önemli olan.
Gençlere kulak tıkamak, onlara karşı kibirli tutumlar sergilemek tehlikelidir.
Gençlere tahammülsüz davranmak, onlara hoşgörüsüz davranmak tehlikelidir.
Gençlere anlayış göstermek yerine onlara şiddeti, dayağı reva görmek çok tehlikelidir.
Tehlikelidir, çünkü toplumu çatışma tuzağına çeker adım adım, usul usul, fark ettirmeden?..
Türkiye böyle süreçleri yaşadı.
1960’larda yaşadı. 1970’lerde yaşadı.
‘68 kuşağı’nı anımsayın.
‘78 kuşağı’nı anımsayın.
Devletin hoyratlığı, idarecilerin anlayışsızlığı ve hiç kuşkusuz en başta siyasal iktidarların aymazlığı, 1960’lı ve 1970’li yıllarda Türkiye’nin kanlı bir şiddet ve anarşi kısır döngüsüne sokulmasını kolaylaştırdı.
Başbakan’ı protesto edeceksin, dayak yiyeceksin.
‘YÖK düzeni’ni protesto edeceksin, yerlerde sürükleneceksin.
Yazıktır.
Gençlere yönelik şiddet, baskı, zorbalık Türkiye’de ne cehennemler yarattı, unuttunuz mu?..
Huzur ve istikrar, meydanlarda gençlere dayak atılarak sağlanmaz.
Hiçbir zaman da sağlanmadı.
Huzur ve istikrar sopanın, namlunun ucunda değildir, olamaz.
Gerçek tam tersidir.
Gençlere dayak konusundaki duyarsızlık, tam tersine, Türkiye’yi çatışma tuzağına çeker. Siyasal iktidarları, liderleri otoriter bir çizgiye iter.
Bazen de hiç farkında olmadan düşülür böylesi tuzaklara...
Böyle ortamlardan sadece Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen iç ve dış güçler mutlu olur, ellerini ovuştururlar.
Yinelemekte yarar var.
Meydanlarında gençlere dayak atılan bir ülkeye huzur ve istikrar gelmez. Bu konudaki duyarsızlık, Türkiye’yi tehlikeli sulara çeker.
Sayın Başbakan;
Gençler eğer size karşıysa, sizin politikalarınızı beğenmiyorlarsa, hak ve özgürlükler konusunda daha fazlasını talep ediyorlarsa, seslerini özgürce yükseltmeleri ve sizi serbestçe eleştirmeleri gerekir.
Bunu anlayışla, bunu hoşgörüyle karşılayabildiğiniz ve buna duyarsız kalmadığınız ölçüde, Türkiye huzur ve istikrar sularına çekilir.
Yoksa gençlere polis copu ve dayağın layık görüldüğü bir düzene demokrasi adını koymak boş laftır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi