Kılıçdaroğlu’nun eli neden güçlü?..

Kılıçdaroğlu’nun eli neden güçlü?..

Siyasal haberciliğimin ilk yılları Ankara’da CHP’yi izleyerek geçti. 1970’lerin başından itibaren özellikle CHP kurultaylarını kaçırdığımı hiç anımsamıyorum.
Önce İnönü-Ecevit kavgası yaşandı. Sonra Ecevit-Baykal kavgası başladı.
O zamanlar Ecevit’in yanında yer alan bir isim vardı:
Ali Topuz.
Ya da sevgili meslektaşım rahmetli Örsan Öymen’in yakıştırdığı isimle:
‘Ali Topuz-Okus Pokus!’
Kongrelerde Ecevit’in arzuladığı sonuçları, ince ayak oyunlarıyla seçim sandığından çıkarmakta fazlasıyla mahir olduğu için kendisine böyle denirdi.
Ali Topuz 1970’lerde yeminli Baykal düşmanıydı. Ama sonra saf değiştirip, Baykal’ın yanına geçmişti.
Sıkıcı şeyler anlattığımın farkındayım.
Ama Halk Partisi bu.
Hep aynı filmi seyrettiriyorlar.
Baykal’la Önder Sav’ı izliyorum.
Daha bu yakınlarda kanlı bıçaklı hale gelmişlerdi. Ama 18 Aralık kurultayında Kılıçdaroğlu’na karşı aynı safta buluşabilirler.
Veyahut daha düne kadar CHP’de parti içi demokrasi adına ne varsa üstünü çizmiş olan Baykal, cumartesi günkü kurultay için çarşaf liste şampiyonluğuna soyunmuş durumda...
CHP bu deyip geçebilirsiniz.
Ama ben geçemiyorum.
Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP’nin hâlâ bu ülkede demokrasi ve barış açısından iyi bir şeyler yapabileceğine inanmaktan yanayım.
Kapıyı aralık tutuyorum.
Baykal ‘eski’nin temsilcisi. Treni çoktan kaçırdı. ‘Yeni’yi temsil etmiyor.
Treni çoktan kaçırdığını, bunca yıldır yenilemeye hiç yanaşmadığı CHP’yi küçülterek, CHP’yi iktidar alternatifi olmaktan uzaklaştırarak, seçim üstüne seçim kaybederek gösterdi.
Bu saatten sonra Baykal’ın -ya da Önder Sav’ın- CHP’ye verebilecekleri herhangi bir şey yok artık.
Halk Partisi’nde, ”Acaba Deniz Bey ne diyor?” sorusunu soranlar hâlâ var ama sayıları gitgide azalıyor.
Bu sayının iyice azalması, kıytırıklaşması ise Kılıçdaroğlu’nun kendi elinde. Kılıçdaroğlu özellikle şu günlerde CHP için ‘değişim’le ‘yeni’yi ne kadar kararlılıkla savunursa, parti içindeki eskiler de o kadar etkisizleşecektir.
Halk Partisi tabanı artık Kemal Kılıçdaroğlu’na bakıyor. Baykal’ın bittiğini görüyor, biliyor.
Peki ya kurultay delegeleri?
Kendilerini yakın geçmişte cımbızla seçmiş olan Baykal-Sav ikilisine sırt çevirebilir mi delegeler?..
Şu söylenebilir:
Delegeler, parti tabanıyla kamuoyundan kopuk değildir.
12 Haziran’daki genel seçimlere kadar CHP’nin artık ancak Kılıçdaroğlu’yla yükselişe geçebileceğini kurultay delegelerinin de görmedikleri söylenemez.
Çünkü, onlar da içinde yaşadıkları çevreden ya da medyadaki havadan elbette etkileniyorlar.
Kısacası:
Kılıçdaroğlu’nun eli güçlü.
18 Aralık kurultayından kendi istediği sonucu alabilir, eğer kendine güvenir ve elini iyi oynarsa...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi