Serdar Arseven

Serdar Arseven

Türkiye’nin “aptal”ı ve “akıllı”sı!

Türkiye’nin “aptal”ı ve “akıllı”sı!

Suriye’ye ziyarette bulunmayı ne zamandır plânlıyordum.
Vizenin kalkması ne getirdi ne götürdü...
“Şöyle bir yerinde bakalım” diyordum.
Nihayet, geçtiğimiz hafta sonu fırsatını buldum.
Ver elini Halep.
Hemen şunu ifade edeyim ki, Suriye’ye bunca senedir kapalı kalmak tam mânâsıyla “aptallık”mış.
Kapıların açılmasının her iki tarafa da fayda sağlayacağını tahmin edebiliyorduk da, bu kadarını kimse kestiremezdi.
Her iki tarafta kilometrelerce tır kuyruğu ve her iki tarafta mal darlığı...
Talep öyle patlamış ki mal yetiştirebilmek ne mümkün.
Esnaf harıl harıl satış yapıyor; bilhassa Halep’e nur yağmış.
Bilhassa Suriyeli kardeşlerimiz;
“Türkiye” diyorlar da başka bir şey demiyorlar.
Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, -yıllardır İbrahim Tatlıses’le idare eden- Suriye’nin “Esat”tan sonra en fazla tanınan isimleri.
“Vizyon yetersizliğinden” dolayı “miniminnacık” bir tesis olarak inşa edilen Hatay Havalimanı hıncahınç.
Millet isyan halinde.
Havalimanı’na yeni tesisler ekleniyor ki patlamaya cevap verilebilsin.
İki tarafın yolları berbat; Cilvegözü sınır kapısı TOBB tarafından işletilmekte, orada Sayın Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’nun dev posteri bizleri selamlıyor...
Kışın ayazından yazın sıcağından korumayı sağlayacak “salon” sistemini de gerçekleştirebilirse Başkan Hisarcıklıoğlu; hizmet dört dörtlük olacak.
Biz iki otobüs dolusu işadamıyla birlikte gittik Halep’e...
Şöyle bir hesap yaptım;
en aşağı 10 bin TL (Eski para on milyar) bıraktık bir günde.
O taraftan bu tarafa gelenler de iyi para bırakıyorlarmış, “win win” modeli.
Para akıyor, iş akıyor, istihdam akıyor.
“Bunca yıldır niye bir adım atılmadı, her iki devlet de bu büyük imkanı niçin ıskaladı?” diye düşünmek gerek.
Orada Baas kafasına kusur bulunabilir lâkin Türkiye de yıllardır “Baas” zihniyetiyle yönetilmedi değil.
Türkiye uzun yıllar Suriye idi...
Şimdi, Türkiye Türkiye’ye benzemeye başladı ve Suriye de bu havadan etkilenmekte.
Halep’te Harun Adıgüzel başkanlığındaki işadamlarıyla birlikte “Türkiye Sanayii”ni merkez edinmiş Haleplilerle buluştuk.
Suriyeli işadamları, etrafımızda pervane oldular.
Türkiye büyük, Türkiye çok güçlü, Türkiye “Hilafetin eski merkezi.”
Liderlik ona çok yakışıyor.
Bunu, ezik-büzük “statükocu”ların da görmesi zaman alacak.
Sınır kapısında o zihniyetin izlerini de gördük...
Otobüslerimizin “rahat” geçebilmesi için birileriyle sıkı sıkıya “tokalaşmamız” (!!!) gerekti.
Bürokrasi burada da çalışıyor...
Hem de çok iyi çalışıyor.
Özellikle “alt” ve “orta kademe” bürokrasinin kemikleşmiş alışkanlıkları ile uğraşmak zor.
Ey Tayyip Bey; yükün çok biliyorum ama buralara el atmak da sizin boyna borç!..
Ne yaparsın ki, uzun yılların ihmali her işi zorlaştırıyor.
Mesela...
Türk Hava Yolları müthiş işler başardı, Avrupa’nın basketine yön veriyor, dünya devi Barcelona’yı sırtlamış götürüyor, dünyada prestiji en çok ve hızlı artan Havayolu şirketi.
Hepimiz, THY idaresiyle gurur duyuyoruz.
Ancak orada da alt bürokrasi aşılmış değil.
Görevlilerden bazılarının “sis”ten dolayı havalimanında mahsur kalmış vatandaşa davranışları yenilir yutulur cinsten değildi.
Ha bu arada; sabah yedideki uçağın en az beş saat rötar yapacağı belli...
THY, yolcuların cep telefonlarına mesajla gerekli bildirimde bulunsa da, millet otelinden evinden saatler öncesinden çıkmasa..
Oralara yığılmasa, ortam gerilmese...
Bir gelen “Bir daha mı!” diye yeminler etmese!..
*
Böyle bir tablo çizdik, Halep’ten dönüş yolunda.
Özetin özeti;
Yarınlara umutla bakıyoruz.
Aksaklıkların kısa sürede düzeleceğine de bütün kalbimizle inanıyoruz.
Türkiye iyi yolda.
“Aptal” Türkiye gitti...
“Akıl” dönemi geldi...
Takozlara aldırmadan, yola devam!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi