Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Dindarlaşmanın neresindeyiz?

Dindarlaşmanın neresindeyiz?

Çok beklettiğim bir okuyucu mektubunu sizlerle paylaşacak, arkasından da bir değerlendirme yazısı yazacağım.

Simimi bir iç döküş ve gerekli bir öz eleştiri olarak kabul ettiğim mektubunda okuyucum diyor ki (İsimleri ve özel bilgileri çıkardım, imlasına, üslubuna dokunmadım):

Hocam 1998 yılından beri İslam'ı araştırmaktayım...22 yaşındayım, İslam'la müslümanlar arasında arzla arş kadar bir mesafe var; terimleri savunan sloganik bir islami yaşantı mevcut ve terimlerde saplanıp kalmışlar. Başörtüsü deniliyor, savunuluyor, yapılan haksızlıktır, adaletsizliktir deniliyor. İmam Hatiplere yapılanlar zulümdür, İlahiyatlar öyle... kısacası inandığımız gibi yaşayamıyoruz denilip şikayet ediliyor. Gözlemlediğim kadarıyla hemen herkes inandığı gibi yaşıyor. Evet başörtülüler de imam hatipliler de ilahiyatlılar da inandığı gibi yaşıyor; çünkü artık yaşadıkları gibi inanıyorlar. İnanıyorum ki kim nasıl yaşamak istiyorsa Allah öyle yaşatıyor.

Bugün başörtüsü yasak, Müslümanlar da başörtüsünde odaklanmış, saplanıp kalmış. Gerçekten ben sadece başörtüsünün yasak olduğu için şükrediyorum. Şahit olduklarımdan sonra gerçekten hala nasıl helak olmuyoruz? Sadece Allahın rahmeti diyebiliyorum. Şimdiye kadar ki araştırmalarımda Allahın başörtüsü diye bir emrine rastlamadım. Allahın emri örtünmek ve başörtüsü bu emrin sadece bir parçası, ama Müslümanlar örtünmek sanki sadece başı örtmekmiş gibi algılayıp uyguluyorlar bu emri. Şu anda sokaktaki bir çok başörtülü bir çok başı açıktan daha şehvet verici daha dikkat çekici daha cezp edici ve daha bir çok iğrençlik başörtülülerin yaptığı...ve bütün bunlardan acaba habersiz miyiz ki başörtüsünü yasaklayanları eleştirirken başörtülülerin hallerini görmüyoruz. Bir gün öncesinde erkeklerle sarmaş dolaş dolaşan kızlar bir gün sonra kendilerini (...) kapısına zincirleyip eylem yapıyorlar. Gizlice dini nikah kıyıp bir arada yaşayan, okul bittikten sonra anlaşamayıp ayrılan ilahiyatlılardan haberdarım. Belki şu anda flört Müslüman gençler arasında daha yaygın. Kafeler, oyun salonları okey, tavla, bilardo oynayan kapalılarla dolu...

Soruyorum, neden bu terimler savunuluyor da gerçekleşen dejenerasyona karşı çıkan ses çok cılız. Hemen herkes bir burjuva müslümanlığına doğru ilerliyor. Gayr-i islami olan ne varsa müslümanların hayatında bir kılıfa uydurulmuş şekli var. Moda, defile deniz, havuz, mayo, tatil vs.

Allah muhakkak ki abes iş, boş iş yapmaz. Bugün başörtülülerin hal ve hareketleri ortadayken, baştaki örtü ile İslam dinini ve müslümanları temsil ettiğinin şuurunda olmaksızın olmadık hal ve hareketlerde bulunurken başörtüsü yasağı haksızlık mı, zulüm mü, adaletsizlik mi?

Bence ilahi adalet tecelli etmiştir...İmam Hatiplere olanlar da ilahiyatlara olanlarda ilahi adaletin tecellisidir...Çünkü bu millet daha önce de kıymetini bilmediği emirler yüzünden musibetlere maruz kalmıştır. Namazın değeri bilinmedi alın secdeye koyulmadı, yıllarca savaştan savaşa yüz üstü süründük. Orucun, zekatın kıymeti bilinmedi yıllarca depremdir, seldir, yangındır mal ve canlar helak oldu. Şimdi de tesettür emrinin kıymeti bilinmiyor. İmkan olarak İslam'ın ruhuna en uygun olan İmam Hatiplerin, İlahiyatların kıymeti bilinmiyor. Başörtülüler başörtülü çıplaklar halindeler. Hocasından talebesine, sakallısından başörtülüsüne gencinden yaşlısına -çok büyük- bir İslam ekseninden uzaklaşma varken neden terimler üzerinden konuşuluyor. Son yazılarınızda İmam Hatiplerden, İlahiyatlardan bahsediyorsunuz; olan bitenden haberdar iken neden bu terimler üzerinden konuşuyorsunuz anlayamadım...

Allah'ın kulu olarak siyasete girenler siyaset uğruna her şeyi mubah görür hale gelmiş ve makam mevkinin kulu olmak üzereler. Allah'ın kulu olarak iş dünyasına girenler –belli bir seviyeye geldikten sonra- İslam'dan uzaklaşmışlar, nefse hoş gelen gayri islami yaşantının kendilerince islamcasını uydurmuşlar ve paranın kulu olmak üzereler. Başörtülülerin %90 nının başörtüsü yasağından şikayet etmeye hakkı yok... Genel bir ifade ile müslümanların %90 nının başımıza gelenlerden şikayet etmeye hakkı yok...

Bu maili ne zaman okursunuz bilmiyorum....mail yazacak kadar vaktinizin olduğunu da zannetmiyorum...uygun bir zamanınızda köşenizde uygun bir üslupla buna değinseniz... Müslümanlardaki dejenerasyondan bahsetseniz ve müslümanlara "kendinize gelin" deseniz.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi