Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Yılın yenisi eskisi nasıl bilinir?

Yılın yenisi eskisi nasıl bilinir?

“Yeni yıl girdi” bayramı yaptılar...
Kapıdan mı girdi, pencereden mi, bacadan mı ben görmedim...
Bir ay doğdu ilk akşamdan geceden
Şavkı vurdu pencereden bacadan...
Ayın doğuşu ışığından belli olur... Yeni yılın gelişi, girişi müphem...
Bu yeni yıl giden eski yılın dokunduğu tezgâhta mı dokundu, apayrı bir tezgâh mı kuruldu?
Havai fişeklerin art arda atılması bir şeylerin girdiğini işaret etti amma ben yine de anlayamadım...
Doğru ya... Ben geri kafalıyım...
Gecenin soğuğunda mini etekle Taksim Meydanı’na koşan Noel Analar bilir yeni yılın meziyetlerini... Bir de Noel anaları mıncıklamak için Noel Baba kılığına girmiş, girmek istemiş amma girememiş soytarılar, palyaçolar bilir yılların eskisini, yenisini, ne işe yaradıklarını...
“Yetiş polis amca” diye çığlık koparan mini etekli gece kuşları esasında kurtulmak değil, dikkat çekmek istediler...
Noel babanın da, noel ananın da, noel teyzelerin de tacizden, tecavüzden pek rahatsız olduğu söylenemez... Biliyorlar o gecenin neler getireceğini...
Türkiye acayip bir ülkedir...
Dağcıları yılbaşı kutlamaları için pür donanım ekipler halinde tepe yavrusu dağlara çıkma provası yaparlar...
Kar yağar tepelere...
Ölçüldüğünde 3 veya 4 cm boyunda bir karcık...
Ne var ki bizim dağcılarımız 3/4 santimetre yükseklikteki kardan fena halde çarpılırlar...
Televizyonlarda anonslar yapılır:
“Dağcılarımız (.....) tepelerinin eteklerinde mahsur kalmışlar, yardım istiyorlar...”
Lisanslı dağcıların yardımına genellikle köy çocuğu jandarma erleri koşar ve zavallıları kurtarırlar...
Kimbilir o kar yağınca mahsur kalan dağcılar nerelerden beslenirler, nerelerden milli ücret alırlar...
Devletten mi?
Özel şirketlerden mi?
Özel kurumlardan mı?
Hangisinden olursa olsun, utanılacak bir durum var ortada.
Dağlara çıkamayan dağcılar...
Zürriyetsiz ve mürüvvetsiz Noel babalar, noel analar...
Amma maalesef hepsi de Kemalist fikre sahiptirler... İlericidirler, ülke geleceğine hükmetmeye talipler...
Sağcısıyla, solcusuyla, masonuyla, Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi ve de inançsızı ile bir bütündür herkes...
Camie alternatif olarak “Cemevi” projesini hayata geçirmenin mücadelesini veren, İslam dinine karşı “Alevi hoşgörüsü(!)” mavrasını literatüre sokmayı başaran ayrılıkçı zihniyet...
Din dersine muhalefet edenler sahiden bir dine mensup mudurlar?
Öyle ise o din hangisi?
“Bizim istemediğimiz camileri yıkın” yaygarası başlatan Alisiz alevi kesimi mi bu çıkışa yol veren siyasi irade taliplisi korkaklar mı?
Ben içinden çıkamıyorum...
Elbette şaşırtıcı zikzaklarla donatılmış dehlizlerden çıkmayı başaracak, bilmeyenlere öğretecek yüksek frekansa sahip yenilikçiler vardır.
Mesela yeni “ulusalcı” zümre...
Mesela: Yeni yıl Noelistleri...
Mesela: Adı Kemal olanlar, bilumum Kemalist pehlivanlar...
Allah (c.c.), Anadolu insanı diye bildiğimiz, saf, samimi, fedakâr ve henüz bozulmamışlara yardım eylesin...
Acaba sığ sularda boğulma tehlikesi geçiren milli yüzücülerimiz var mı? Varsa devletten ne kadar maaş alıyorlar, kimleri yetiştirmekle mükellefler?
Bundan böyle “Sünni-alevi” tasnifini bıraksak daha iyi olur...
“Ehli Sünnet, vel cemaat” noktasında beraberlik sağlarsak ne ala...
Yoksa yine harala, gürele boğuşur dururuz...
Ayrıyeten yaklaşan seçimlerde adaylık cinnetine yakalanmış aklı evvellerle münakaşa yapmanın hiç gereği yoktur...
Hadi hayırlı günler ve gelecekler hepinize...
======================
Devrimci berber değil, sakal keser saç keser
Deli Dumrul yok artık PKK haraç keser
Müslümanın korkağı, çapsızı ve sahtesi
Dostuna ekmek vermez, düşmanına koç keser...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi