Serdar Arseven

Serdar Arseven

MHP’den ses yok!..

MHP’den ses yok!..

Yanlış oldu, MHP yönetimi ile MHP tabanını ayırmak gerekiyor.
Taban iyi ses veriyor.
Diyor ki büyük bir hüzünle:
“MHP’nin yükselmesi için mükemmel bir ortam var. Özellikle Habur’daki ‘PKK ŞOV’ bize büyük bir imkan sundu. O andan itibaren ortaya sağlam projelerle, çözüm teklifleriyle çıkabilmiş olsaydık oy oranımızı patlatırdık!..”
Evet, bu terazi bu sıkleti çekmiyor.
Bakın bizim olayımız, Beyaz TV ekranlarından CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki “zehir dosyalarını” gündeme getirdikten sonra...
MHP’nin bu işleri yeterince –hatta hiç- takip etmediğine vurgu yapmıştık.
Özellikle de İzmir, Meclis’e Pek Muhterem Türk Büyüklerinden Oktay Vural gibi icabında “vuvuzelayla” gök gürleten bir ağır ismi göndermişken...
Parti yönetiminin hâlâ İzmir Teşkilâtı ile Oktay Vural arasındaki problemlerle uğraşmasının MHP’ye güç kaybettirdiğinden bahsetmiştik...
Bu sözlerimiz üzerine programa Oktay Vural bağlandı.
Ve bizim ülkücülüğün yanından bile geçemeyeceğimizi filan söyledi.
Dahası, “Yüreğin yetiyorsa bu hafta sonu İzmir’e gidelim” dedi.
İlginç;
Siz bir parti yöneticisi misiniz yoksa...
Onu bunu düelloya davet eden bir Kahraman Silahşor mü?
Ne yani sizin programlarınızı “korkak gazeteciler” izleyemez mi?..
Sayın Vural gibi seviyeli, aktif, dinamik ve de vuvuzelalı bir Türk Büyüğü’ne yakıştıramadık haliyle bu tavrı.
Neyse...
Böyle bir durum işte...
E, erkekliğe şey sürülür mü...
“Bittabi” dedik, Sayın Vural’ın alışık olduğu lisanca...
“Geliriz!..”
Bununla da yetinmedik, programın ardından Sayın Vural’ı aradık...
Kendisine daveti kabul ettiğimizi söyledik...
Ve ekledik:
“Cep numaram size düştü. Bizzat zât-ı âlinizden davet bekliyorum!..”
O da ne?..
Sayın Vural “Bir programıma bakayım da müsait olursa” demez mi!..
Haydaaaa!..
Hani çağırmıştınız?
Hem de canlı yayında yürek yarıştırmaya kalkmıştınız?..
Ne oldu?..
Biz tabii, bu köşeden yüklendik...
Yüklendikçe yüklendik...
Sonunda “danışmanıyım” diyen biri aradı...
Bize İzmir programını geçecekmiş!..
Belki danışmanıydı belki değildi.
Baktık;
Türkçe’de de sıkıntısı var...
Telefonu danışmanımıza uzattık. Bizim danışman kendisine “Programı geçin” dedi...
Fakat yine heyhaaaat!...
Ertesi gün, sekreterleri aradı...
Ben de kendilerine; “Hanımefendi, lütfen Sayın Vural’a selam söyleyin. Böyle aracılarla olmuyor. Ben kendisini cepten aradım. Muğlak bir cevap verdi. Davet ediyorlarsa lütfedip beni arasınlar” cevabını verdim...
Ne yazık ki, bizi ne alâkası varsa “yürek yetmezliği” ile suçlayan (!) Sayın Vural aramadı...
Baktık, küçük bir program yapmış...
Etli butlu gazetecilerden kimse de katılmamış programına...
Oysa biz gidecek ve güzel bir destek atacaktık kendisine...
Yazık ki olmuyor...
MHP yönetimi “Halkla ilişkiler” mevzuunu bir türlü öğrenemiyor...
Ders vermek lazım ders!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi