Mehmet Talu

Mehmet Talu

Safer ayı 4

Safer ayı 4

Evet bu bilgilerin kaynağını bulmak, mümkün olmamıştır. Yukarıdaki ayet-i kerime ve hadis-i şerifler bu inancı kesinlikle reddetmektedir. Aslı yoktur. Hurafedir.

Safer ayının; bazı felâketlerin sıklaştığı bir zaman dilimi, binaenaleyh uğursuz bir ay olduğu hakkında:

"Bundan dolayı biz de, dünya hayatında zillet azabını kendilerine tattırmamız için, uğursuz uğursuz günlerde üzerlerine çok gürültülü, kavurucu soğuk bir rüzgâr, kasırga, fırtına gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha çok horlayıcı, daha çok rezil rüsvay edicidir. Onlara hiç bir şekilde yardım da edilmez." (Fussilet sûresi: 16)

"Gerçekten biz haklarında uğursuz ve uğursuzluğu sürekli bir günde onların üstüne çok gürültülü, kavurucu soğuk bir rüzgâr, kasırga, fırtına gönderdik." (Kamer sûresi: 19) Ayet-i kerimeleri delil olarak ileri sürülmektedir. Halbuki:

a- Bu iki ayet-i kerime; ibret alınması için, Hûd (A.S.)ı yalanlayan Âd kavminin nasıl helâk edildiğini bildirmektedir. Ayet-i kerimede geçen: "...uğursuz uğursuz günlerde...;... uğursuz ve uğursuzluğu sü-rekli bir günde..." ifadeleri, tamamen Âd kavmi ile alakalıdır. Bütün tefsirlerde: Nahsin lafz-ı şeriflerinden sonra "aleyhim = uğursuzluk onlara" kaydı bulunmaktadır. "Uğursuz günler" gönderi-len şiddetli fırtınanın ardı arası kesilmeden devam ettiği ve bu yüzden kavmin helâk olduğu günlerdir. Yoksa bizzat günlerin kendisinde uğur-suzluk diye bir şey yoktur. Ayrıca uğursuzluğu, onların helak olmaları ile son bulmadı da, kıyamete kadar kabirde azab gördüler. (Bak. Nesefî, Tefsir, 4/91,203; Kazî Beyzavî, Tefsir, 2/447; Kurtubî, Tefsir, 17/135; Alûsî, Ruhu'l-Meânî, l5/139; Rûhu'l-beyan, 9/274; İbn-i Kesîr, Tefsir, Elmalı'lı M.Ham-di Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 7/4643) Dolayısıyla bazı müneccimlerin zannettiği gibi o uğursuzluk, günün kendisi ile ilgili değildir. Yani o gün, herkes ve her şey için uğursuz olmayıp, sadece onlar hakkında uğursuz olmuştur.

Müneccimler buradan bazı günlerin uğursuz olduğuna delil getirmişlerdir. Fakat Kelâm uleması demişlerdir ki, günlerin "uğurluluk" ve "uğursuz"lukla nitelenmeleri zatî değil, izafîdir. Yani gün bir adama göre uğursuz, diğer bir adama göre de uğurlu olabilir. Elem gören bir adam için uğursuz, nimet gören bir adam için uğurlu olur. Mesela bu günler Hûd (A.S.)'ı yalanlayan Âd kavmine, kâfirlere, bozgunculara uğursuz, fakat Hûd (A.S.)'a ve O'na iman edenlere rahmet günleri ve hayırlı olmuştur. Çünkü kafirlerden kurtulmuşlardır.

b- Kur'an-ı Kerim'de geçmiş peygamberlere ve milletlere dâir kıssalar mevcuttur. Kur'an-ı Kerim'deki bu kıssalardan maksat, geçmiş peygamberlerin ve milletlerin başına gelenlerden bir ibret dersi almamız kast olunmaktadır. Kur'an-ı Kerim hâdiselerin teferruatını değil, kendi gayesine uygun ve insanların müşterek dertleri olan yönlerini seçer, ibret alınacak ince noktaları vererek, hayatın tanzim etme yollarını gösterir. Sözün kısası, Kur'an-ı Kerim'deki kıssaların asıl gayesi ahlâki ve terbiyevi oluşudur.

Kur'ân-ı Kerîm'deki kıssaların tarihi gerçekleri yansıtan ibret levhaları olduğuna inanıp bunların sebepleri üzerinde düşünerek hayata müsbet yön vermek durumundayız. Çünkü bu kıssalarda kötü ve yanlış yoldakilerin de cezalandırıldığı bildirilip öğretilmiştir. Bu arada geçmiş Peygamberlerin ve toplumların başına gelenler anlatılmış ve sonunda hakkın galib geldiği açıklanmıştır. Yoksa ilgili kavimlere ait bu kıssaları, Fıkıh Usûlü ilmindeki "Şer'u men kablena = Geçmiş şeriatler" kısmına girdirip, buradan bize ait bağlayıcı, kesin hükümler çıkartmak mümkün değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi