Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Mısır konusunda çok sevinmeyelim

Mısır konusunda çok sevinmeyelim

Evet... Çok değil, hiç sevinmeyelim.
Ne Mısır’daki, ne Tunus’taki ve ne de diğer Arap ülkelerindeki olaylara sevinelim!...
Farkında değiliz galiba. Dünyanın en eski medeniyet merkezlerinden biri daha tarumâr olma yolunda. 2003’te Bâbil talan edildi, şimdi sıra Kahire ve İskenderiye’de. Tunus’taki, öncü sarsıntılardan biri idi; diğer Arap ülkelerinde olacaklar da artçı sarsıntılar... Asıl amaç Mısır’ı talan etmektir. Yani dünyanın en eski ikinci medeniyet merkezi talan edilmeye çalışılıyor. Bakmayın siz Amerika’nın, “Nolmuş yaaa?...” ayaklarına yatmasına; Mısır’da ne olduğu ve ne olacağı Yeni Dünya tarafından bal gibi biliniyordu ve hesaplar ona göre yapıldı. Bize düşen, bir Eski Dünya mensubu olarak Yeni Dünya’nın kurgulamalarını sezip Mısır’da oynanan oyunu bozmak ve Eski Dünya mensubu Mısır’ı, kendi özgün akışına yönlendirmektir.
Mısır’da, güyâ halk ayaklandı ve demokrasiyi mi getirecek?
Irak’a demokrasi geldi mi?
İnsaf sahiplerine soralım. ABD’li bir Irak mı daha iyidir; ABD’siz mi?...
Parçalanmış Kuzey Iraklı bir Irak mı daha iyidir, bütün bir Irak mı?...
Diktatör ve katil Saddam gitti de ne oldu? Etnik ve mezhebî demokrasi(!) ile yönetilen Irak’taki yönetim, sisteme kuş mu kondurdu? Sorunlar Irak’ta bitti mi; yoksa yeni mi başlıyor?
Bâbil medeniyetinin kalıntıları ne oldu?...
Ve etnisiteli mezhepli demokrasiye ne kadar demokrasi denir? Daha doğrusu demokrasi denir mi? Veya “arab-esk demokrasi” mi denir?
Cevaplar soruların içinde elbette....
Başta Mısır olmak üzere diğer Arap ülkelerinde de yapılmak istenen aynıdır. Oralarda da ucube bir demokrasi (Sadece heykeller mi ucube olur; bazen de demokrasiler ucube olur.); yekten söyleyelim; oralarda da “arab-esk” demokrasi kurulacak ve bunlar da Amerika’nın yağlı-ballı kölesi olacaklardır. Mısır’a böyle bir ucube arab-esk demokrasi gelecekse, gelmesin... (“Hoca firavunu ve Rafah kapısını açmayanları savunuyor.” demeyin hemen; bekleyin... Söyleyeceğiz... Aha söylüyorum.)
Haydi... Gelin... Duruma biz müdahil olalım... Mısır ne de olsa eski Hıdivliğimizdir... Nasıl, yurtta barış kalmadığında, sağlamak üzere kolları sıvıyorsak; şimdi de dünyanın bir kısmında barış kalmamıştır; oraya müdahale edip tarihî âlî-cenaplık anlayışımızın gereği âleme nizam verelim... Var mısınız monşerler?... Oraların demokrasisine nizamât verirken, bakarsınız kendi eksiklerimizi de görür ve düzeltiriz.
Dünyada 4 büyük medeniyet merkezi vardı: Hind, Bâbil, Mısır ve Maya... Mayalar gitti... Ortadan kaldıranlar da Kızılderilileri yok eden medenîler(!)... Hind medeniyetini Avrupa teslim alıp bitirmişti. Geriye Bâbil ve Mısır kalmıştı.... Bâbil ve Mısır’ı da 21. yüzyılda yok etme gayretidir olanlar.
Modernite 1944’te İkinci Dünya savaşı ile konvansiyonel savaşı bitirmiş; başta iç savaşlar ve halk ayaklanmaları olmak üzere, yeni savaş yöntemleriyle insanlığın başına bela olmuştur. Amaç petrol falan da değildir. Yaşananlar, modernitenin şımarık çocuğunun, babaya isyan kompleksidir. Yani yaşananlar, gökdelenlerin ehramlarla savaşıdır. Gerisi teferruattır...
Haaa... Bitirmeden söyleyelim... Türkiye’de Mısır olaylarına en çok sevinenlerden bir kısmı, dinî duyarlılığı olan kitledir. Sade Müslümanından ülkücüsüne, ülkücüsünden sıkı İslamcısına kadar tüm dinî duyarlılığı olan muhtelif kitlelerden söz ediyorum... Bunların en çok desteklediği hareket de İhvan-ı Müslimin’dir. Artık İhvan-ı Müslimin için de devir geçmiştir. İhvan da bir 20. yüzyıl ürünü idi; 20. yüzyılda kaldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi