Taha Akyol

Taha Akyol

Adaletin kaybı

Adaletin kaybı

SİYASİ bakımdan öylesine kutuplaştık ki, adalet, hukuk, bilgi, hatta nezaket ve kibarlık gibi değerler bile zihinlerde önemini yitiriyor!
Bir tarafa göre öbür taraftakiler “yalaka”dır, “liboş”tur falan...
Öbür taraftakilere göre de diğerleri “darbeci”dir, “dinozor”dur falan...
Hangi kutuptan bakıyorsanız “Öteki taraf” mutlaka kötüdür, haksızdır...
Savunulacak hiçbir hakları, üzerinde düşünülecek hiçbir fikirleri olamaz!
Adalet, hukuk, özgürlük, saygı gibi değerler sadece “bizimkiler”in hakkıdır!..
Görüyor musunuz, toplumumuzda adalet duygusu, özgürlük fikri, hukukun hakemliği, saygı ve nezaket gibi değerler “siyasi kutuplaşma”ya nasıl kurban gidiyor!

Kimden yanasın?!
Kutuplaşma cinnet haline geldiğinde “kimden yanasın?!” sorusu bütün etik, hukuki ve entelektüel değerleri bastırır! “Kendi tarafınız” da sizden bunu ister!
Star gazetesinde Ahmet Kekeç yazılarını dikkatle okuduğum değerli bir yazardır. Dünkü köşesinde okudum, ölçüsüz tutuklamaları ve “Her şeyin Ergenekon torbasına konulmasını” eleştiren yazısına tepkiler gelmiş... Niye böyle yazıyormuş, transfer mi bekliyormuş? Ertuğrul Özkök’e verdiği sözü yerine mi getiriyormuş? Falan...
Yeni Şafak’ta Ali Bayramoğlu yine dikkatle okuduğum değerli bir yazardır. Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın özgürlüğünü savunan, Ergenekon gibi çok ciddi bir konudaki soruşturmada ölçünün kaçırılmasının sakıncalarına dikkat çeken bir yazı yazdı.
Sordum, ona da benzer tepkiler gelmiş...
Şaşırmadım, çünkü şablona sığmayan yazılara gelen tepkileri kendi tecrübemle de çok iyi bilirim: İki taraflı, korkunç bir ‘kinizm’, yani her düşünce ve davranışın arkasında bir çıkar arama seviyesizliği...
Demokratikleşmeyi falan mı savundun, AKP’ye satılmışsındır!
Ergenekon soruşturmasının bazı yönlerini mi eleştirdin! Bu defa “transfer” edilmişsindir!
Halbuki bu kalemler yıllardan beri savundukları felsefelerini yazmaktadırlar.

Kutuplaşmanın ağır yükü
Bu suçlamalara çok üzülürüm, ama değer verdiğimden değil... Maalesef değersizliğin bu düzeyde olmasından! Bu tür suçlamalarda toplumumuzun nasıl bir değerler erozyonuna uğradığını gördüğümden!
Kinizm, her şeyi çıkara bağlamak...
At gözlüğü, her şeye siyasi mevziden bakmak...
Tabii o zaman hiçbir etik, hukuki, entelektüel, hatta estetik değer fark edilmiyor!
Yıllardan beri yargının tarafsızlığını savunan, yargının resmi-ideolojik tarafgirliğini eleştiren ve bunun felsefesine inanan bir kalem, bugün, ‘öbür kesim’de uyanan kaygılar konusunda sessiz kalabilir mi?
Ve yargının eskisi gibi devam etmesini, bir kesimin “kale”si olmasını savunabilir mi?!
Yıllardan beri yargı kendi davranışlarıyla kendini yıpratarak ve toplumda ‘kinizm’ gözüyle bakılarak itibarını kaybettiği zaman sosyal ve siyasi ihtilaflara kim hakemlik edecek?!
Adalet duygusu siyasi kutuplar arasında böyle erozyona uğradığı zaman kim derdini kime anlatabilecek?!
Siyasi kutuplaşma hem etik, estetik ve hukuki değerleri gölgeliyor... Hem bu değerler işlevsizleştikçe siyasi kutuplaşma keskinleşiyor. Çıkmaz sokağa sürükleniyoruz.
Toplumda adalet duygusu, politik kutuplaşmanın ağır yükü altında ezilmeye devam ederse nereye varırız, bir düşünün!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi