Provokasyonu kim yapacaktı?

Provokasyonu kim yapacaktı?

1 Mayıs günü İstanbul TaksimŞişli hattı polisin uyguladığı gazlı boyalı coplu şiddete sahne olurken, diğer bölgeler sessizlik içindeydi.
Hatta ana caddelerde, sokaklarda trafik yoğunluğu şaşırtıcı derecede azdı. Sakin sessiz bir İstanbul vardı, çatışma yaşanan bölgeler dışında.
İstanbullular çok açık biçimde o gün işlerine gitmemiş, programlarını iptal etmiş ve eve kapanmıştı. Bir anlamda zorunlu tatile çıkılmış, muhtemelen ekonomi de bir hayli zarara uğramıştı.
İşin bu yanı bir yana, tartışılması ve cevabı bulunması gereken soru şu:
İstanbul'da yaşanan dehşet görüntülerinin ve milyonları eve kapatmanın nedeni neydi?
Soruya AK Partili bir siyasetçi şöyle cevap veriyor:
"Daha büyük bir tehlikeyi önlemek. Devlet ilk kez devlet olduğunu ortaya koydu ve bir provokasyonu bozdu."
Biliyorsunuz hükümet, istihbarat raporlarına dayanarak DİSK'in Taksim'de kutlama talebine izin vermemişti. Bu istihbaratın ne olduğu açıklanmadı ama söylenen şuydu:
"Taksim provokasyona açık bir mekan. Ergenekoncular da zaten fırsat kolluyor. Onlara bu fırsatı vermeyeceğiz."
AK Partililer gazlı, boyalı ve coplu görüntülerden rahatsız olsa da daha çok olayın "provokasyon" yanına dikkat çekiyor.
Bu manzaralara sebep olan ve AK Parti'lilerin iddia ettiği bu provokasyonun detayları bence bir an önce açıklanmalı.
Taksim'de kim, ne yapacaktı?

Devletle uyumlu AK Parti!
Gelelim İstanbulluların sokağa çıkmaması olayına...
AK Partililer buradan da ilginç bir sonuç çıkartıyor. Denilen şu:
"İstanbulluların sokaklara çıkmaması, bu uygulamaya verilen desteği gösteriyor."
Aslında tam tersi, hükümetle sendikalar arasındaki gerilimin yarattığı korku ve "Provokasyon olacak, orantılı güç kullanacağız" tehdidi halkı eve hapsetti.
Tüm bu olanlar, bu coğrafyadaki devlet geleneğiyle hiç de çelişmiyor. Görünürde hükümetle sendikalar arasında yaşanan bu gerilim, bana kalırsa AK Parti içinde yaşanan sıkışmanın bir yansıması...
Bunun nedeni de kapatma davası. Parti içinde de tartışıldığı gibi AK Parti kurmaylarının önünde iki yol var; ya parti kapatma sürecini demokratikleşme paketiyle aşacaklar ya da statükoyla uzlaşarak geçiştirecekler.
Hükümet 1 Mayıs'taki tavrıyla ikinci yolu seçtiğini gösterdi. Ve bir mesaj verdi...
"Milletin değil, devletin partisiyiz..."
Yumuşak, uyumlu yeni bir AK Parti.
Türkiye için alışık olsak da, AK Parti için yeni bir dönem başlıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi