Hasan Aksay

Hasan Aksay

Savunma iyi, güzel de?..

Savunma iyi, güzel de?..

İnsanın mutlaka ciddiye alması gereken iki şeyden birincisi İslâm, ikincisi siyasettir. Oyalanmaya gelmez. Kaybedilen zaman, mutlak zarardır. Hakkıyla yaşamak ve gereklerini yapmak zarureti vardır. AK Parti’nin savunması iyi, güzel… Zaten iddiada da bir şey yok. Ama bu yeter mi? Tedbir tamam mı? Bu sadece bir hukuk davası ise, şimdilik yeter. Ama yalnız ülke sınırları içinde değil bütün dünyada ilgi duyan herkesin mantığı, Ak Parti savunması da dahil, “bu bir siyasi davadır” diyor. “Siyasi dava” dediği bir dava için hukuki savunma yapan Ak Parti'nin hükümet olarak siyasi tedbiri nerde? Görünmüyor!.. Siyasi bir davaya verilmesi gereken cevap ikidir. Dava olduğu için savunma; siyasi olduğu için tedbir gerekir. Asıl önemlisi, siyasi davanın gereği siyasi tedbirdir.
Son derece yakın bir zamanda, esasla alakasız, sadece usul değişikliği ile millet iradesini yeni ve değişik bir yöne çevirecek olan 367 engeli, siyasi olduğu için siyasi tedbirle halledilmiş, kaosun uzayıp gitmesi, millet iradesi tazelenerek önlenmiştir. Milletin zarar ve zaman kaybının büyümesi önlenmiştir. Kaybedilen zaman ve imkanlar ortadadır. Ak Parti bu deneyimi yaşamış, erken seçim, önemli bir siyasi tedbir hamlesi olmuştur. Böylece 367 davasında savunma ile beraber siyasi tedbirini ortaya koymuştur. Millet, bu siyasi tedbiri beğendiği için bu kadar büyük bir destekle ödüllendirmiştir. Siyasi durağanlık, felaket davetçisidir.
Aynı tür mantığın devamı olan bu davaya karşı, siyasi tedbir alınmaması, belirsizlik, ülkenin kaosa sürüklenme ihtimali, kuşku ve rahatsızlık nedenidir. Bazı medyada ısrarla vurgulanmak istenen, “millet çoğunluğunun önemi olmadığı” yönünde aşağılama azgınlığı, son derece tehlikeli sosyal ve siyasi bir beyin çöküşünün habercisidir. Bir kısım imkanlıların, “kendilerini yüceltmek için milletini aşağılama” cinneti, sıradan kaosların çok ötesinde, hastalıklı, tedavisi zor ve pahalıya mal olan bir kaos nedenidir.
Meclis'in 367 ile ancak toplanabileceği kampanyasından beri giderek netleşen bu gayret, her geçen gün daha fazla dikkat çekmektedir. Türkiye, zaman ve imkanlar kaybetmektedir. Sarıkız’lar, Ergenekon’lar, cephanelikler, bir kısım medyanın ümit törpüleme gayretleri, yoktan icat edilen Taksim olayları gibi sıkıntılar, provokasyonlar, bu sisli atmosferde boy atmaktadır. Ak Parti ve Cumhurbaşkanı iddianamesi, parti kapatmanın ötesinde milli irade meselesidir. Parti davası olarak sınırlamak, ciddi bir yanlıştır. Kasvetli atmosferden milleti kurtarmak için anayasa değişikliği şarttır. Acil olarak iki madde gereklidir:
1) Memur, asker ve milletvekili gibi devlet görevlilerine dava açmak için nasıl bir ön izin gerekiyorsa, bir değil birçok milletvekilini değiştiren, milli iradeyi altüst eden, hükümet indirip kaldıran, hatta Cumhurbaşkanını hedefleyerek ülke itibar ve gücünü tahrip eden bir fecaati ve bu ihtimalin milletin başı üzerinde durmasını önlemek şarttır. Bunun için Anayasa: “Partiler hakkında dava, TBMM iznine tabidir” demelidir.
2) Anayasa Mahkemesi üye seçimi, milli iradeyle kopuktur. İrtibat kurulmalıdır: “Anayasa Mahkemesi 21 üyeden teşekkül eder. Bunun 11’ini TBMM seçer” düzenlemesi, ülkenin ve milletin önünü açacak, önemli bir güven ve istikrar sağlayacaktır. Riski var mı? Riskin de tedbiri olur. “Siyaset risk kabul etme sanatıdır” demek, aynı zamanda “her risk, daha üstün hamle güçlerini içinde barındırır” demektir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi