Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Seçimin sonucu

Seçimin sonucu

Şu sıralarda partilerin aday listeleri ve seçimde nasıl bir sonuç alacakları tartışılıyor. Oysa önce siyasal yapımızın incelenmesi ve siyasi partilerin bu yapı içindeki rollerinin belirlenmesi gerekir.

Bir siyasi parti ülkenin sorunlarının çözümü ve geleceğinin belirlenmesi için politikalar üretir ve bunları halkın onayına sunar. Yani oylanan kişiler değil onların temsil ettiği düşüncedir. Buradan şu sonuç çıkar: Parti liderleri sadece bir fikrin temsilcisidir. Onların değişmesi partinin hedeflerini değiştirmez.

Bizde ise partinin tabanı aynı kalabilir ama lider değişikliği bambaşka politikaların izlenmesi sonucunu doğurur. Mesela İnönü ile Ecevit’in rekabeti CHP politikalarında köklü değişikler anlamına geliyordu ama ikisinin tabanı aynıydı. İnönü Türkiye’nin geleceğini Avrupa ile bütünleşmede görüyor ve ABD ile çatışıyordu. Ecevit AB üyeliğine itiraz etti.

Özal Türkiye’nin ABD ittifakı ile güçleneceğini ve bugünkü sınırlarımızın bir mahkumiyet olduğunu düşünüyordu. Onun yerine gelen Yılmaz yönünü Avrupa’ya çevirdi ve Özal’dan tamamen farklı politikalar izledi. Yani halk izlenen politikaların niteliğiyle ilgilenmiyor, başka nedenlerle tuttuğu partiye oy veriyordu. Mesela dini önemseyen bir parti yerine laik olanı seçiyor ama onun hiçbir politikasıyla ilgilenmiyordu. Yani ideoloji bir kılıf olarak kullanılıyor onun arkasına saklanan ve bir ülkenin geleceğini belirleyen dış politika ve ekonoımik politika ile ilgilenilmiyordu. Ekonomi politikasını vaaatlere bakarak değerlendiriyordu. Mesela Demirel ile Özal’ın ekonomik politikaları birbirinden tamamen farklıydı. Demirel ithal ikameci bir politika izlerken Özal dışa açıldı. Ama halk her ikisini de merkez sağda gördüğü için birbirine benzer saydı.

Bu gerçeği gören güç odakları değişimi liderlerde aradılar. Mesela Baykal’ın yerine Kılıçdaroğlu’nu getirerek eskisinden çok farklı bir CHP yaratmayı başardılar. Oysa değişimin önce düşünce düzeyinde olması ve yönetimde buna uygun değişiklikler yaşanması gerekiyordu.

Geçmişte AKP’nin kapatılması davası açıldığında bunun partiye yönelik olmadığını ve Erdoğan’ı tasfiye operasyonu olduğunu düşündüm ve bu düşüncemi bir kitapla kamuoyuna yansıttım. Parti kapatılsaydı Erdoğan ve birkaç arkadaşı yasaklı olacak ve parti adını değiştirip, mesela PAK parti yaparak, yoluna devam edecekti ama izlenecek politikalar çok farklı olacaktı.

Öyleyse Türkiye’nin politikasını değiştirmek isteyenlerin yapacağı şey lideri değiştirip kendi tercihlerine göre birini lider yapmaktır ve partinin politikası hiçbir sorun çıkmadan temelden değişir.

Bu açıdan bakıldığında şunları görüyorum: CHP’deki değişim Erdoğan karşıtı birini lider yapmak amacı taşıyordu. Yani cumhurbaşkanlığı seçiminde, diğer aday kim olursa olsun, o adaya oy verilecektir. BDP sert bir politika izleyerek MHP’nin güçlenmesini ve AKP oylarının azalmasını istemektedir. Aynı zamanda Güneydoğu’da AKP oylarının azalmasını sağlamaya çalışmaktadır. Diğer yandan onlar da, CHP gibi, cumhurbaşkanlığı seçiminde, Erdoğan dışındaki adaya oy verecektir. MHP’nin de aynı çizgide olması beklenir. Ben seçimlere böyle bakıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi