Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Kural tanımaz bir toplum 2

Kural tanımaz bir toplum 2

Para toplumun sanki dini imanı olmuş. Toplumun tek değeri para. Bazılarını para kudurtmuş durumda. Azgınlık her yerde ve her çevrede kol geziyor.

İnsanlar var güçleriyle evlerini süslemek peşindeler.

Fertler aile bireyleri olarak bir araya gelip saatlerce televizyon peşinde oturarak, beyinlerinin ailecek yıkanmasına yardımcı oluyorlar. Hepisi de şartlanmış durumdalar.

İnsanların akılları, fikirleri maddî menfaat, kazanç, zevk, haz, heyecan, servet, şehvet ve şöhret sahibi olmak.

Ülkemizdeki çarpık eğitim, fahişe medya grubu halkımızın dinî inançlarını sarsmış, ahlâkını bozmuş, edebini mahvetmiştir.

İlköğretime kadar uyuşturucu belâsı sirayet etmiştir. lise gençliğinin yüzde sekseni uyuşturuculardan en az biri ile tanışık olmuştur.

İlmin, irfanın, kalitenin, edebin, faziletin hiçbir kıymeti kalmamıştır.

Partizanlık yaygınlaşmıştır.

Memleketi idare eden bürokratlarda (istisnaları hariç) vicdan da iz'an da kalmamıştır. Bu güruhun hangi emele hizmet ettikleri kimlerin emrinde çalıştıkları bellidir. Ancak halk korktuğu için insanlar bunlarla ilgili düşüncelerini ya özel toplantılarda dillendirebilmekte ya da karınlarından konuşmaktadırlar.

Yakın geçmişte ülkemizde birkaç önemli zelzele vukua geldi. Herbirinde bir sürü rezaletler yaşandı. Miktarları hayli kabarık ahlâksız, rezil, nâşerif, harami zelzele rantı ile şişmişlerdir. Evlerini, depolarını zelzele yardımlarıyla dolduranlar bunları pazarlara çıkarıp satışa sunmuşlardır.

Zelzelede afetzede olanlar (istinaları hâriç) dine, tevazua, kanaate, doğruya yönelmediler. Gelen yardımlarla oluşan servetleri yakınlarını kaybedenleri bile azgınlığa sürükledi. Yine eski tas eski hamam, yine şatafatlı/eşyalı meskenler, lüks eşyalar için çalışıp didinmeler devam ediyor. Bunlar ancak kıyamet ile ayılacağa benziyorlar.

Televizyon ekranlarını zenneler işgal etti. En yüksek parayı en çok şehvetleri galeyana getiren dişiler cukka ediyorlar. Çünkü reyting onlarla gerçekleşiyor. Kanallar da bunları tehir edebilmek için yarışıyorlar.

Kendilerini dindar sanan aileler bile ar damarları çatlamışlardan müteşekkil aileler gibi akşam olunca televizyon ekranlarının karşısına ailecek kilitleniyorlar. Baba, hanımı, oğlu, kızı, gelini, torunu, geldilerse misafirleriyle beraber müstehcen sözler ve sahneler yüklü ekranları cümleten seyrediyorlar. "Yüzleri kızarmadan mı dediniz?" Kızaracak yüzleri olsaydı işi bu noktaya getirirler miydi? Böyle durumlarda hep hocamı hatırlarım. O şöyle söylerdi:

"- Çocuklar! Bu sahneleri sergileyenler ahlâksız. Ama, onlara itibar edenler sergileyenlerden daha çok ahlâksız!" Ben, buna hiçbir ilâvede bulunmuyorum.

Tesettür anlayışı zıvanadan çıktı. Şimdilerde başa bağlanan gayr-i nizami bir başörtüsünden ibaret zannedilliyor tesettür. Başta "örtü", gerdan açık, hülâsa boyundan aşağısı "Şişhane." İşveler o biçim. Şimdilerde bunlara "dini bütün" deniyor. Ne biçim bütünlükse?

Ticaret erbabı (istisnaları hariç) aldatma sevdasında.

Sanatkârlar, zanaatkârlar güven bunalımı içinde.

Yaşadığımız toplumun manzarasını nakletmeye burada son verelim. Son cümlemiz de duâmız olsun: Allah (CC), böyle bir toplumda muttakileri ne nâmerde ne de merde muhtaç etmesin... Herkese hidâyet nasip etsin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi