Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Eski CHP Baykalcıydı... Yeni CHP ise Demirelci!

Eski CHP Baykalcıydı... Yeni CHP ise Demirelci!

Bugünkü “manşet”imizden sonra; Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nun; Ecevit’e özenerek zaman zaman başına geçirdiği “kasket”i önüne koyup, iyi düşünmesi gerekir...
CHP’yi “Silivri Partisi” haline getirmek ve “Ergenekon sanıkları” olan Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ı aday gösterip, onlara “dokunulmazlık zırhı” geçirmeye çalışmakla suçlanan Bay Kemal Kılıçdaroğlu, kendini savunurken diyordu ki;
“Bunlar hayali ihracatçı değil, bunlar ihaleye fesat karıştıran değil. Düşünceleriyle, kalemleriyle çaba harcayan, ülkeye katkı veren insanlardır. Bunları CHP’de görmek bizi son derece memnun etmiştir.”
YÜZ KIZARTICI SUÇ NE?
Kılıçdaroğlu, bu savunmayı, özellikle “Mehmet Haberal’ın aday gösterilmesi”yle ilgili tepkiler üzerine yaptı.
Ve böylece;
“Kasket” düştü, “kel” göründü!..
Anlaşıldı ki;
Bay Kılıçdaroğlu’na göre; “darbeye teşebbüs” etmek, “yüz kızartıcı suç” değildir!
Peki, “yüz kızartıcı suç” nedir?..
Bay Kılıçdaroğlu’na göre;
“İhaleye fesat karıştırmak”tır!..
“Hayalî ihracatçılık”tır!..
Yani, bu özellikleri taşıyan, üzerlerinde bu “şaibe” ve “sabıka”lar bulunan adamlar “aday” gösterilmez!..
Bunların “CHP’de yeri yok”tur!..
Şu “kafa”ya bakın;
Adam “darbe hazırlamak”la suçlanacak, “insanları öldürmek için suikastlar düzenlemek”le ya da “çete oluşturmak”la itham edilecek ama bunlar “yüz kızartıcı suç” sayılmayacak!..
Adama sorarlar;
Bunlar madem ki “yüz kızartıcı suç” değildir, o halde “Ergenekon sanığı generaller”den bir tekini bile niye “aday” göstermedin?..
Ne yani;
Onlar “ihaleye fesat” mı karıştırdı?.. Onlar “hayali ihracat’la mı suçlandı?..
Onları “aday” göstermeye gücün mü yetmedi, yoksa “sayıları çok olduğu” için mi korktun?..
Öyle ya;
Haberal’a yapılan “suçlama” neyse, “general”lerle ilgili suçlama da aynı!..
Yok birbirlerinden farkı!..
HABERAL’IN AYRICALIĞI NE?
O halde, Haberal’ın ayrıcalığı ne?.. Onun “suçlu” olduğuna inanmıyorsan, bu demektir ki “general”lerin suçluluğunu kabul ediyorsun!..
Ya da tam tersi!..
Generallerin “suçlu” olduğuna inanmıyorsun ama Mehmet Haberal’ın “suçlu” olduğuna inanıyorsun!.. Buna inandığın için de; ona “dokunulmazlık zırhı” geçirip, “Silivri’den kurtarmaya” çalışıyorsun!..
Şunu da merak ediyorum;
“Anlı-şanlı generaller” dururken, Haberal’da ısrar niye?.. Yoksa, Haberal’ın “Ergenekon’daki rütbesi” generallerden daha mı büyüktür!.. Onun için mi, onu kurtarıp, “dışarı” çıkarmaya uğraşıyorsun?..
“Darbeye zemin hazırlamak” veya buna “yardım ve yataklık etmek” eğer “yüz kızartıcı suç” değilse, niye “general”leri aday yapmadın da, Haberal’da ısrar ettin?..
“General”ler de sanık,
Haberal da!..
Bu “ayrımcılık” niye?..
Bu mu, “devrim” dediğin?!?..
Haa, şunu da sorayım;
“CHP’nin lügati”nde, madem ki, sadece “ihaleye fesat karıştırmak” ve “hayalî ihracat” yapmak “yüz kızartıcı suç” olarak görülmektedir, o halde bunun neresi “Yeni CHP”dir, bunun neresi “Halk Partisi”dir?!?..
Öyle ya;
Bu “halk”ın nazarında, meselâ “zina” yapmak da “yüz kızartıcı suç”tur!..
O halde, soralım Kılıçdaroğlu’na;
Siz, “zina” yapmayı “yüz kızartıcı suç” saymıyor musunuz?..
Eğer, “zina”yı da “yüz kızartıcı suç” sayıyorsan, sorarlar adama; “Deniz Baykal’ı niye aday gösterdin?”
Yoksa, gücün mü yetmedi?..
Ya da, “denge hesapları” mı?..
HABERAL’DAN HABER VAR!
Neyse, biz gelelim “ihaleye fesat karıştırma” olayına!.. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “savunma” malûm; “Mehmet Haberal ihaleye fesat karıştırmadı ki!”
Mı acaba?..
Yazıya girerken dedim ya; Bay Kılıçdaroğlu, Akit’in bugünkü manşetini çok iyi okumalı, ondan sonra da, “Ecevit Kasketi”ni önüne koyup “derin derin” düşünmelidir!..
Çünkü, Akit diyor ki;
“Başsavcılık, Ergenekon soruşturması kapsamında, örgütün yöneticisi olmakla suçlanan Haberal’ın para hareketini inceledi. Başkent Üniversitesi’nin hesaplarını inceleyen Başsavcılık; Haberal’ın, Başkent Üniversitesi’nde kurulan birçok şirketin sahibi ve yöneticisi olduğu, Haberal’ın, söz konusu şirketler aracılığıyla hiçbir ihale açmaksızın Başkent Üniversitesi’nin ihtiyaçlarını kendi şirketleri üzerinden karşıladığını tesbit etti ve üniversiteye el konulmasını istedi.”
Neymiş, neymiş;
Mehmet Haberal da “ihaleye fesat karıştırmak”la suçlanıyormuş ve dahası “üniversitesine el konulması” bile istenmiş!..
Şimdi ne diyecek Kılıçdaroğlu, şimdi nasıl savunacak “Ergenekon sanığı”nı?..
Herhalde, bu defa da; “Ama hayâli ihracatçı değil” gerekçesine sarılacaktır!..
Ne acınası bir durum!..
O İRADE, BÖYLE İSTEDİ!
Gelelim, “asıl mesele”ye...
Bay Kemal Kılıçdaroğlu, mesela “general”ler, mesela İlhan Cihaner dururken, kalkıp da niye Mehmet Haberal’ı aday gösterdi?..
“Kendi rızası”yla mı aday gösterdi, yoksa kulağına 7 “sufle” yapan birileri mi oldu?..
Bana öyle geliyor ki;
Bir zamanlar Merhum Başbakan Adnan Menderes’e “Yassıada Duruşmaları”nda söylenen sözün benzeri, Kılıçdaroğlu’nun kulağına da fısıldandı.
Olayı biliyor olmalısınız...
Merhum Menderes, Yassıada’daki “tutukluluk şartları”na itiraz edince, Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol der ki;
“Sizi buraya tıkan güç, böyle istiyor!..”
Şunu demek istiyorum;
Merhum Adnan Menderes’i tutuklayıp Yassıada’ya gönderen “irade” neyse, ve ne yaptırmışsa, işte o “irade” şimdi de Kılıçdaroğlu’nu “CHP Genel Başkanlığı”na oturtmuş ve “istediğini yaptırtmaya” başlamıştır:
“Süheyl Batum CHP Genel Başkan Yardımcılığı’na getirilecek, getir!.. Umut Oran’a iyi bir yerde görev verilecek, ver!.. Mehmet Haberal liste başı yapılıp kurtarılacak, kurtar!”
Tabiî, “askerî emir” gibi, tam olarak böyle söylenmedi ama, “Haberal’ın aday gösterilmesi” ile ilgili talebin Encümen-i Daniş tarafından “aracılar” kullanılarak iletildiğinden şüphem yok!..
YENİ CHP’YE ESKİ DYP’LİLER!
Bu “aracı”nın Demirel veya Cindoruk olabileceği söyleniyor!.. Demirel, bu sorulara cevap vermek yerine; “Başka şeylerle uğraşın” diyerek minder dışına kaçmaya çalışsa da, ağızlar “torba” değil ki büzesin!..
Ağzı olan konuşuyor işte;
“Eski CHP Baykalcıydı!..
Yeni CHP ise Demirelci!..”
Yani, “CHP’yi dizayn” eden Kılıçdaroğlu değil, Süleyman Demirel’dir!..
Demirel, öyle bir “liste” hazırlatmıştır ki; bir tarafa “Kürt Ergenekoncuları” koymuş, bir tarafı da “Türk Ergenekoncular” ile doldurmuştur!..
Buna örnek olarak da; Sezgin Tanrıkulu ve PKK’nın avukatlığını yapan Hüseyin Aygün’ün isimleri gösteriliyor.
Beri tarafta ise;
“Demirel kabineleri”nde Milli Savunma ve Milli Eğitim bakanlıkları yapan Turhan Tayan!..
Demirel’in koltuğu devrettiği Tansu Çiller’in devlet bakanlarından Salih Sümer...
Ergenekon operasyonunda gözaltına alındıktan sonra, Demirel’in; bizzat uçağa kadar giderek İstanbul’a uğurladığı Mehmet Haberal!..
İzmir’den aday gösterilen DYP eski Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray!..
DYP’de İl Başkanlığı yapan Bülent Kuşoğlu ile ANAP’ın eski genel başkan yardımcısı Ali Arif Özzeybek!..
Ve ATO Başkanı Sinan Aygün!..
Aday listelerine “Demirel gölgesi” düşmesi, “dışlanan CHP’liler”i, haklı olarak isyan ettiriyor.
Diyorlar ki;
“Listede her şey var, CHP yok!”
CHP, HİÇ ATATÜRKÇÜ OLMADI!
Peki, “eski CHP” neydi ki, “yeni CHP”den ne olması isteniyor?..
Demek istiyorlar ki;
“Atatürkçülük yok!.. Laiklik yok!.. İlericilik yok!.. Halkçılık yok!”
Aslında, “yeni CHP”de değişen hiçbir şey yok!.. Her şey “eski”si gibi!..
CHP, hiçbir zaman “Atatürkçü” olmadı ki!.. Atatürk öldükten sonra “İnönücü” oldu, “Ecevitçi” oldu ve hatta “Baykalcı” oldu ama, hiçbir zaman “Atatürkçü” olmadı!..
İşin tuhaf tarafı;
Adında “Halk” olmasına rağmen “Halkçı” da olmadı, iddialarının aksine “solcu” ve “sosyal demokrat” da olmadı!..
Hep “statükocu”ydu,
Hep “Ordu göreve”ciydi!..
“Yeni CHP”de, değişen tek şey;
“Baykal gölgesi”nin yerini,
“Demirel gölgesi”nin alması!..
Değişen tek şey;
“Üniformalı generaller”in yerine “sivil görünümlü generaller”in aday yapılması!..
Gitti “Ergenekon avukatı”, geldi “Ergenekon üyeliği”ne soyunan Kılıçdaroğlu!..
Eee, ne yaparsınız ki;
Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nu oraya oturtan “irade” böyle istiyor!..
Gerisi, lâf-ı güzaf!..

Sırrı’nın sırrı ne?
“Yazar”lar birbirine düştü... Biri; “Tanırım, iyi adamdır” derken, bir diğeri, onu “araziye uymakla” itham ediyor.
Ben de merak ettim; kimdir bu Sırrı Süreyya ve sırrı nedir?..
Radikal’den Eyüp Can diyor ki: “İyi bir yönetmen, iyi bir senarist, iyi bir köşe yazarı, birikimli, en parlak yazar ve benim için en önemlisi çok çok iyi bir kız babası Sırrı...”
Taraf’tan Rasim Ozan Kütahyalı ise; referandum öncesi Sırrı Süreyya’ya “kefil” olmuş, onun “evet” diyeceğine inanmış, karşı çıkanlara şöyle cevap vermiş:
“Benim tanıdığım Sırrı böyle eyyam yapmaz, dansözlük etmez, Sırrı net adamdır, kaypakça ve kariyerist bir mantıkla davranmaz. Yanılıyorsunuz...”
Şimdi de, yanıldığını itiraf ediyor: “Diyor ki; Sırrı’nın, PKK’nın tehdit ettiği Kürt aydınlar konusunda dut yemiş bülbüle dönmesi İstanbul 2. Bölge’den milletvekilliği adaylığı içinmiş!.. Demek ki; PKK’nın desteklediği aday olmak için, Öcalan’a biat etmek gerekiyormuş!.. O da biat etti işte!”
Şahsen ben çözemedim; bu Sırrı’nın sırrını!.. “Yiğit ve mert” bir adam mıdır, yoksa “kaypak” ve “eyyamcı” bir adam mı?..
Eyüp Can mı doğru söylüyor, Rasim Ozan mı?.. En iyisi 12 Haziran’ı beklemek... Kararı “halk” verecek!..



Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi