Antene benzer bir şeyi var, radyo değil... Ekranı andıran bir yeri var, televizyon değil. Düğmeleri, tuşları var, piyano değil, akordeon hiç değil.

İnsan böyle tuhaf bir aletle karşılaşınca, mecburmuş gibi kurcalamak, ne olduğunu anlamak istiyor.

Tuşlardan birine bastım, minik hoparlöründen ses geldi; tanıdık bir ses.

"Benim adım Kemal... Ben yemek seçmem... Ispanak-kereviz ayırmam... Tavuk döner, şiş kebap fark etmez... Kuru fasulye, nohut, mercimek, hepsi aynıdır benim için. Çalakaşık dalarım.

Benim adım Kemal... Otobüse de binerim, dolmuşa da... Vapur tren arasında ayrıma karşıyım.

Uçaktan korkmam, taksiden ürkmem... Asansöre bile tek başıma binebilirim. Kapısı açılınca, kimseye sormadan inebilirim."

*

Bir öksürükle giren ikinci kişi konuşanın sözünü kesiyor; tanımadığım biri bu.

"Öhhö" dedikten sonra "bu şekilde olmaz, değiştirmemiz gerekir" diye devam ediyor.

Belli ki bu bulduğum alet, bir ortam dinleme cihazı.

Vaktiyle bir yerlerden bir takım sesler kaydedilmiş.

Başka bir tuşa dokununca, yabancı gelen biri daha konuşmaya başladı.

*

"Değerli arkadaşlar, hepiniz hoşgeldiniz. Verdiğiniz destekler için, sizlere ayrı ayrı teşekkür ederek toplantıyı açıyorum.

Aday adaylığı sürecini aştık, çok şükür listeye girmeyi başardık. Dık diyorum, çünkü aday adaylığımın her aşamasında yanımda oldunuz, bu işi birlikte bu noktaya getirdik. Ben zaten kendim için değil, biliyorsunuz ki sizler için, halk için bu göreve talip oldum.

Çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günler, bizim için de memleket adına da son derece önemli.

Seçim kampanyası boyunca yapacağımız çalışma sayesinde Meclis'e milletvekili olarak girme şansı görüyorum. Gerçi listenin daha üst sıralarında olsaydım garanti sayılırdı ama neyse. Böyle takdir buyurmuşlar.

Şimdi... Ehem ühüm... Elimde önceki toplantıda aldığımız karar uyarınca, görev paylaşımı ve sizlerden gelen durum raporları var.

Muhittin arkadaşımız, matbaa işlerinden sorumlu. Afiş, el ilanı, pankart, pano gibi yazılı resimli işleri yürütecek.

Arkadaşımız Rıfat Bey araçlarla ilgili görevi üstlendi. Otobüs, minibüs, otomobillerle ve ses düzenleriyle o ilgilenecek. Araçların giydirilmesi de bu çerçevede.

Medya sorumlusu olan Deniz Hanım, radyo, televizyon, gazete, dergilerle iletişimi sağlayacak. Röportajları, konuşmaları ayarlayacak.

Eşantiyon konusuna Necati Bey bakacak. Rozet, çakmak, kalem, bayrak, defter gibi çeşitli hediyelerin hazırlanması onun sorumluluğunda.

Yemekleri düzenlemek, toplantıları ayarlamak Niyazi kardeşimizin görevi... Ayrıca kapı kapı dolaşacak, cadde sokak el ilanı dağıtacak olan gençleri organize etmek onun sorumluluğunda. Kahvehane, pastahane, postahane görüşmelerini, esnaf turlarını da o ayarlayacak.

Şimdi sadede gelecek olursak, bu işler için kampanya süresince yapılacak toplam masrafın, tahminlerimin üzerine çıktığını üzülerek belirtmek isterim.

Gelen raporlardaki rakamları topladığımda, ortaya çıkan sonuç, milletvekili seçilirsem görev süresince alacağım maaş toplamından çok fazla.

Bu durumda, hayallerinizi suya düşürmek istemem ama ben bu işten vazgeçiyorum."

*

Tam burada bir gürültü, bir patırtı... "Olmaz öyle şey! Kabul etmiyoruz! Umudumuz sensin! Haydaa! Hoppala!" gibi eşine az rastlanır bir kargaşa ile kayıt son buluyor.

Kimdir, nedir, hangi partidendir bilemiyoruz. Şu sıra adaylıktan istifa eden biri olursa öğreniriz.

İstifa eden olmazsa da anlarız ki aday arkadaşı, ekibindekiler ikna etmişler.

Yine de o yüksek masrafın altından nasıl kalktıklarını anlayamayız tabii.