Bozkurt-çakal atışması ve 2023 vizyonu

Bozkurt-çakal atışması ve 2023 vizyonu

Siyasal partiler bir yandan 2023 vizyonlarını açıklıyorlar, öte yandan da 'kurt, çakal, mahlukat' atışmalarıyla siyaseti 'vizyon', 'proje' ve 'gelecek' tartışmasından alıkoyuyorlar.


Her şeye rağmen siyasetin normalleşme yolunda ilerlediğini söylemek mümkün. Bunu tartmanın en kestirme yolu 2007 seçimlerine hangi şartlarda gidildiğini hatırlamaktır; 27 Nisan bildirisi, cumhurbaşkanlığı seçimi krizi, 367 saçmalığı, neredeyse tüm muhalefet partilerinin askerin arkasında hizaya geçmeleri ve de Kuzey Irak'a müdahale baskıları...

Şimdilerde herkes dersini almış görülüyor. Ordu zaman zaman konuşsa da pek dinleyen çıkmıyor, yüksek yargı ortalığı bulandırmaya çalışsa da toplumun büyük tepkilerine direnemiyor... Siyasi partiler de birbirleriyle proje yarıştırmaya başladılar.

Yani siyaset normalleşme yolunda. Liderler meydanlarda birbirleriyle atışsalar da seçim beyannamesi gibi 'ciddi' konuları da ihmal etmiyorlar. AK Parti, CHP ve MHP seçmenin önüne 'gelecek vizyonlarıyla' çıkıyor, 2023'te nasıl bir Türkiye kuracaklarını açıklıyorlar. Bu, son yıllarda özellikle muhalefet partilerinin yürüttüğü 'geriye dönük' siyaset perspektifinin terk edildiği anlamına geliyor. Hatırlarsınız; onlara göre ülke neredeyse 'kurtuluş savaşı' şartlarındaydı, Atatürk'ün kurduğu laiklik tehlikedeydi ve Türk devleti parçalanmanın eşiğindeydi. Şimdi, geçmişin karanlıklarında halkı korkutarak değil, geleceğin aydınlığında insanları ikna ederek oy almaya çalışıyorlar.

Bu, siyasetin rasyonel bir zemine oturması demektir. Projeler masadaysa da bunları kimin, nasıl ve hangi kaynaklarla yapacağını açıklaması gerekir. Aksi halde iş sıradan bir popülizm düzeyinde kalır. Muhalefetin vaatleri popülizme yaklaştıkça inandırıcılığını yitirecektir.

AK Parti'nin kuşkusuz en büyük avantajı dokuz yıldır projelerini gerçekleştiriyor olmasıdır, hem de istikrar içinde. Ekonomik büyüme, kriz yönetimi, enflasyon, dış politika, ulaştırma, sağlık vs. alanlarda AK Parti'nin son yıllarda yaptığı icraatlar vaatlerinin 'hayal' olmadığının bir işareti sayılır. Ama onun da sıkıntısı, ülkeyi yönetmeyi 'imar faaliyetleri'nde bulunmaya indirgeyen geleneksel 'merkez sağ' bir gelecek vizyonu çizmesi. AK Parti beyannamesi yeni anayasa, sivil-asker ilişkileri, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konularında pek 'renk' vermiyor.

CHP ise bu konularda hayret verici derecede atak, ekonomi yönetimi ve refah üretimi meselesinde ise hayli 'atıcı' görülüyor. Beyannameye yazılanlara bakılırsa CHP'de bir 'söylem' değişikliğinin gerçekleşmekte olduğu açık. Daha önceki yıl Sosyalist Enternasyonel'den atılması için girişimlerde bulunulan CHP, seçim beyannamesinin ilk cümlesinde 'çağdaş bir sosyal demokrat parti' olduğunu ilan ediyor. İkinci cümle ise daha tuhaf: 'CHP değişimin partisidir'. Hadi canım, CHP devletin ve statükonun partisidir! Statükonun her karışını sonuna kadar savunan, daha birkaç ay önce 12 Eylül darbecilerine yargı yolunu açan anayasa değişikliğine bile karşı çıkan, Kürt meselesinin çözümüne ayak direten 'statükonun kalesi' CHP bugün 'değişimin partisi' olma iddiasında.

Maşallah Kürt sorunu konusunda da CHP'nin başına taş düşmüş. Demokratik açılım sürecinde MHP ile birlik olup süreci durdurmak için çabalayan, kendi raporlarını inkâr eden CHP'den değil, daha birkaç ay önce 'Ağzıma Kürt sözcüğü almayacağım' diyen Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinden söz ediyorum. Şimdi, Kürt yurttaşların kültürel haklarını savunan, faili meçhuller için bir araştırma komisyonu kurulmasını isteyen, Dersim arşivlerini açma sözü veren ve Diyarbakır Cezaevi'nin müze yapılması gerektiğini dillendiren bir CHP var karşımızda.

Bu kadar da değil; CHP kendini 'özgürlükçü, eşitlikçi, dayanışmacı ve çoğulcu' olarak nitelerken bırakın Kemalist demeyi, Atatürkçü olduğunu bile söylemiyor beyannamesinde. Altı ok sözü ediliyor, ama altı değil 'üç ok' sayılıyor. Bunlar da cumhuriyet, laiklik ve demokrasi!

Kılıçdaroğlu ile yanındakiler ve arkasındakilerin bu seçimleri kazanmak için vermeyecekleri söz, dillendirmeyecekleri fikir yok galiba.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi