Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Cezaevinden Meclis’e akın!

Cezaevinden Meclis’e akın!

Artık milletvekili deyince oturup biraz düşüneceğiz.
Eskiden örnek oluşunu düşünürdük, şimdi ise kılçıklısını.
Milletvekili kılçıklı mı, kılçıksız mı?..
Darbecilikten tutuklu olan birtakım ayrıcalıklar CHP veya MHP tarafından birinci sıralara konulunca aleni olmazsa da içimizden sorgulamadan edemiyoruz..
Adam gaspçı mı?
Terörist mi?
Dolandırıcı mı?
Darbeci mi?
Zonguldak’tan listeye konulan Haberal ciddi suçlamalarla şu anda cezaevinde tutuklu.
Gerçi sabıkasında henüz bir şey yok ama bu kişi ağır bir suç olan Ergenekon çetesi suçlaması ile yargılanıyor. Hem de Ecevit’in tedavisini yanlış uyguladı şeklinde hekimlik mesleği ile hiçbir zaman bağdaşmayan suçlamalara muhataptır...
Türkçe’si, seçilirse yargıdan kaçıp meclis çatısı altına sığınacak.
Öyle iken, sistem bu gibilerine milletvekili olma yolunu açıyorsa demektir ki bu yolda bir bozukluk var. O zaman aç kaldığı için bakkaldan çikolata çalan çocuklar sormaz mı?
“Bizim suçumuz gariban olmak mıdır?”
Daha geçenlerde Ankara Adalet Komisyonu’nun açmış olduğu imtihanı yüksek notla kazanan genci güvenlik soruşturması nedeniyle işe almadılar.
Eşiyle olan ilişkilerini görüntüleyip sonra da sağa sola dağıtan bir kadına internetten ulaşan gencin emniyet sorgulamasında taciz suçlaması çıkınca komisyon tarafından işe alınmadı. Başarısı da güme gitti...
Ölçüyü düşünebiliyor musunuz? Askerlik çağı gelmemiş genç kendini teşhir ettiren kadına sözle ulaştığı için işsiz, ama meşru yollardan seçilen iktidarı devirmek için akla hayale gelmeyen hain planlar üretenler ise bu ülkede milletvekili olacak. Yağlı iş bulacak...
Buna adalet mi diyorsunuz?
Bir tarafta bunlar var.
Diğer tarafta, Öcalan gibi birisine danışıp politika üretmek isteyenler ülkeye yaydıkları terör korkusu sayesinde her birisi YSK kararı ile listelere aday olarak konuldular.
Devlet daha az suçluya kartal, ağır suçluya kuzu hesabı..
Bu denli orantısız bir hukuk anlayışı herhalde dikta ülkelerde bile pek azdır.
E şimdi gel de konuşma... Sırf başörtü takıyor diye meclisten dışarı çıkarılan, veya milletvekili adayı yapılmayan hanımların dramını gündeme taşıma.
Hadi dilsiz şeytan değilsen sus bakalım...
Katillerle teröristlere parti listeleri serbest ama sırf inancı için üzerini başını örtenlere yasak. Yasak derken kağıt üzerinde değil tabii, kafalarda...
Hatta o yasak fakültelerde halen bütün çirkinliği ile devam ediyorsa o zaman gidip de Suriye veya Libya gibi ülkelerde diktatörlüğü aramanın anlamı kalmıyor.
Asıl sen kendine bak demezler mi?
Kadın erkek eşitliği diyorlar ama bu eşitlik herhalde insan hakları boyutundan ziyade kadınların rahatlıkla açılıp saçılmaları ile bağlantılıdır. Kadın utancından inancından örtünüyorsa eşit değil, ama kendisini teşhir edebiliyorsa eşittir.
Bir de temsil etme özelliği sabıkalılarla, tutuklu olanlara yol açılınca geriye aptal hesabı zil takıp oynamak kalıyor. Halk kendisini temsil edenin geçmişte eli kanlı bir katil veya hastasına yanlış tedavi uygulayan bir hekim veya dolandırıcı olduğunu biliyor mu?
Yoksa parti tutma heyecanı ve de saplantı haline gelen ideolojiler nedeniyle iyiler güme mi gidiyor? Neler oluyor?.. Kötüler hür, iyiler tutsak!..
Soruyu tekrardan sormakta fayda var.
Yol dedik ama hangi yol?
“Doğru yolsa doğru vara” demişti eskiler...
Kilometrelerce otoban yollar döşemek yerine az da olsa doğru yollar döşemek bu ülkenin asıl problemi değil mi?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi