Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

İnternet ve müstehcen resimler

İnternet ve müstehcen resimler

"Bize internetin zararlarından nasıl korunacağımızı anlatabilirseniz, bir de ahir zamanda harama bakmaktan ve müstehcen resimlere bakmaktan nasıl korunabiliriz, bizi bilgilendirirseniz çok seviniriz. Saygılarımla"

Okuyucum böyle diyor.

Bu mektubu da bana internet yoluyla gönderiyor. Yani internet insanların bilgi alış-verişi yapmalarını, din yönünden aydınlanmalarını da sağlıyor. Haber, bilgi hareketli veya durağan resim nakleden bütün aletler ve imkanlar hayra da şerre de hizmet ediyor. Daha önce aylarca, yıllarca peşine düştüğümüz halde ele geçiremediğimiz bir kitabı, bir bilgiyi şimdi birkaç dakikada elimizin altında buluyoruz. İnternet bu işe de yarıyor; yalnızca müstehcen resim taşımıyor.

Eski zamanlarda bazı Müslümanlar (bunların aralarında bazı fıkıhçılar da var), erkek müslümanları günaha girmekten korumak için "kadınların, hatta yakışıklı, tüysüz genç erkeklerin zaruret olmadıkça sokağa çıkmalarının, bunlarla karşılaşan kimselerin de onların yüzlerine bakmalarının caiz olmadığını" söylemişlerdir.

Kendinden emin olmayan kimselerin, cinselliği tahrik edecek olan davranış ve manzaralardan uzak durmaları elbette tavsiye edilir, ama birileri nefislerine hakim olmayıp günaha girecekler diye diğer insanların hürriyetlerini kısıtlamak meşru olmaz.

Kulluk, Allah'a itaat, günah imkanlarının ortadan kalkmasıyla gerçekleşmez; aksine günaha girme imkanları mevcut iken bunlara karşı, Allah rızası ve sevgisi adına mukavemet etmek, nefse yenilmemek, şeriat çizgisinden sapmamakla gerçekleşir.

Peygamberimiz (s.a.), insanların çoğunun yanlış yollara saptığı, O'nun rehberliğini terk ettiği zamanlarda doğru yolda, Peygamber örnekliğinde sebat eden ve yaşayan müminleri çok büyük manevi ödüller ile müjdelemiştir.

Zamanımızda günaha ulaşmak ve bulaşmak daha kolay ve daha engelsiz hale gelmiştir. Çünkü liberal demokrasilerde emir bi'l-ma'rûf nehiy ani'l-munker; yani İslam ahkâm ve ahlakının korunması maksadıyla ümmetin faaliyet göstermesi (kötülüğü, ahlaksızlığı, meşru olmayan davranışları en uygun yoldan engelleme ödevi) imkansız hale gelmiş, ancak kalben protesto yolu açık kalabilmiştir ve bu da yetersiz kalmaktadır.

Durum böyle olunca salih müminlere iki vazife düşer olmuştur:

1. Aynı imanı, hayat tarzını, değerleri benimseyen fertlerin ve ailelerin, İslam'ı öğrenme ve yaşama birliktelikleri oluşturmaları. Birbirlerine yakın oturmaları, sık temas içinde olmaları, dayanışmaları, çocukları ve gençleri müspet eğitim çevresine kavuşturmaları.

2. Ehil (bu vazifeye uygun eğitim görmüş, beceri kazanmış) müminlerin, yanlış yolda olanları doğru yola getirmek için en uygun yöntemlerle gayret ve faaliyet göstermeleri.

Bu ikinci vazife yapılırken şu hususlara azami dikkat gerekiyor:

a) Halkının çoğu Müslüman olan (böyle kabul edilen) bu ülkede, İslamlaşmaya müsait olmayan, aksine İslam'dan ve Müslümanlardan nefret etmeye veya en azından korkup çekinmeye ayarlanmış eğitim çevrelerinde sosyalleşmiş insanlara merhamet, şefkat ve anlayışla yaklaşmak.

b) Islah edeyim derken ifsad etmekten (bozmaktan) sakınmak, işe nereden başlanacağını, öncelikleri ve hedef kitle bakımından en uygun yöntemi araştırmak ve uygulamak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi