Taha Akyol

Taha Akyol

Bin Ladin ‘şehit’ mi?

Bin Ladin ‘şehit’ mi?

ÇEŞİTLİ internet sitelerinde Bin Ladin “şehit” ilan ediliyor! İslam için cihat yaparken ABD tarafından hunharca şehit edilmiş... İntikamı alınacakmış falan...
Türkçe sitelerde bile böyle yazıların çıkması Bin Ladin’in öldürülmesiyle sorunun çözülmediğini gösteriyor.
Daha da hayretimi çeken husus, Saadet Partisi’nin tavrıdır. İşte Milli Gazete’nin haberi veriş tarzı:
“Başını George W. Bush’un çektiği Neo-Conların (Hıristiyan Siyonistler) yönetimindeki ABD’nin 11 Eylül ikiz kule olayları bahanesiyle başlattığı Haçlı saldırıları, Bin Ladin’in hunharca katledilmesiyle yeni bir boyut kazandı.”
Ve SP’li Yasin Hatipoğlu’nun sözleri:
“Usame Bin Ladin’e Allah rahmet eylesin. Gerçekten Hakk’ın rahmetine kavuştu; yani gerçekten öldürüldüyse, bana göre, şehit edildiyse...”
SP’lilerin ve şahsen tanıdığım Hatipoğlu’nun özel hayatlarında ‘karınca ezmez’ kimseler olduğunu biliyorum. Buna rağmen nasıl böyle konuşurlar?!

Bin Ladin’i aklamak!
Bin Ladin’in öldürülmesinde ciddi hukuki problemler var; bunları Batı basını da yazıyor: Yargısız infaz yapılmıştır; yakalanıp yargılanmalıydı.
Amerika’nın “devlet çıkarları” uğruna bu hukuk kuralını askıya aldığı da bir gerçek.
Hatta eleştiriyi “cesedi niye ailesine verilmedi, bu ailesinin hakkıydı” noktasına kadar götürenler de var.
Bin Ladin’in öldürülmesiyle terörün provoke edilmiş olacağı yolundaki kaygılar da küçümsenemez.
Ama bütün bu eleştiriler ve kaygılar, Bin Ladin’in azgın bir terörist olduğu gerçeğini değiştirmez. Hele de “Hakk’ın rahmetine kavuştu... Şehit” falan diyerek onu yüceltmek vahim bir tavırdır.
El Kaide’nin uluslararası kitlevi cinayet eylemlerini unuttuysanız bile, İstanbul’daki üç saldırıda hayatını kaybeden kadın ve çocukları da mı unuttunuz?!
“İslam, cihat, emperyalizmle mücadele, zulme karşı savaş” gibi yüce ve soyut kavramları kullanarak, Bin Ladin ve avanesinin somut kitlevi cinayetlerini görmezlikten gelmek, bu kavramların ahlaki içeriğini boşaltmaktan öteye bir anlam taşımaz.

Stalinizm ve demokrasi
Şimdi bir başka açıdan bakalım. Şu sözlere ne dersiniz:
“Bin Ladin, İslam’ın çehresini kararttı... Bugün Ladin hayatta mı, değil mi belli değil. Dilerim o ölmüş olsun, böyle çarpık bir anlayıştan Müslümanlar kurtulsunlar.”
Bu sözleri 6 yıl önce Milliyet gazetesine verdiği mülakatta Fethullah Gülen söylemişti. (18 Ocak 2005)
Çok doğru sözlerdi bunlar.
Dahası, Bin Ladin kanlı karizmasıyla da kitlevi cinayetleri tetiklemişti. Şimdi onun saçtığı zehirli ruhun yeni eylemlerle yine kan dökmesinden korkuluyor!
Bazıları diyebilir ki, Amerika da Afganistan ve Irak’ta şu kadar milyon Müslümanı öldürmedi mi? Evet ama bu, “Stalinist” bir mukayesedir! Stalin’i savunan Avrupalı komünistler de Hitler’in öldürdüğü milyonlara referans yaparlardı!
Bin Ladin’de bir “martir” vehmeden psikoloji, elbette İslam dünyasında binde biri bile bulmayan son derece marjinal bir marazdan ibarettir.
Bin Ladin hayaleti şurada burada yine bazı kanlı eylemler de yapabilir...
Fakat Bin Ladin’in siyasi ölümünün Tahrir Meydanı’nda gerçekleştiği doğrudur.
Bakın, İslam dünyasında milyonları sokağa döken, Bin Ladin’in kanlı hayaleti değil, demokrasi, özgürlük, refah gibi modern taleplerdir; geleceğin işareti bunlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi