Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Büyük resim-küçük resim

Büyük resim-küçük resim


Hani bir söylem var:


Büyük resim, küçük resim diye...

Önce büyük resmi görmek lazım sonra onun içindeki küçük resmi görmek lazım. Yani küçük resmi büyük resim yerine koymamak lazım.

Diyorum ki, Usame Bin Ladin falan küçük resimler...

Onun öldürülmüş olması da küçük resim.

Irak da resmin bir parçası, Afganistan da... Filistin, Bosna veya Çeçenistan da...

Şu sıralar İslam coğrafyasında ülke ülke yaşanan gerilimler, arayışlar da...

Büyük resim ne peki diye sorarsanız bana göre büyük resim, bu büyük coğrafyanın mazlumiyeti ve tarih sahnesine yeniden özne olarak çıkma mücadelesidir.

100 yıllık mazlumiyet ve yüz yıllık mücadele...

Türkiye'nin yaşadığı sancılar da odur, bu sancılardan kurtulma çabası da odur.

Dolayısıyla küçük resimlerde olan bitene, büyük resimdeki yerine göre değer vermek ve anlam yüklemek gerekiyor.

Amerikan kuvvetleri, Afganistan'a girmiş. Irak'ı işgal etmiş. Saddam'ı öldürmüş, Usame Bin Ladin'i öldürmüş.

Soralım kendi kendimize:

Bu Amerikan eylemleri, İslam coğrafyasının mazlumiyeti noktasında ne anlam taşıyor?

Bu Amerikan eylemleri, bu coğrafyanın sancılardan kurtulma mücadelesine nasıl etki yapıyor?

Soralım kendimize:

Irak'ın işgali, İslam coğrafyasını daha özgür mü kıldı?

Soralım kendimize:

Afganistan'daki Amerikan işgali, Asya'da İslam'a daha bir etkinlik mi kazandırdı?

Soralım kendimize:

Usame Bin Ladin veya Saddam öldürülünce, dünyada yüzümüz daha ak mı dolaşmış olacağız?

Ben diyorum ki, mazlumiyet orada öylece duruyor.

Ben diyorum ki, İslam coğrafyasının kendini inşa problemi, orada öylece duruyor.

Ben diyorum ki, İslam toplumlarının, tarih sahnesine yeniden ve özne olarak çıkması zarureti, orada öylece duruyor.

Biz, bütün bir coğrafya olarak, bütün bir İslam dünyası olarak, üzerimize giydirilen yüz yıllık deli gömleğini atabilmiş değiliz.

Hâlâ bizim coğrafyamızda başkalarının at koşturduğunu görüyor, senaryosu başkaları tarafından yazılmış savaşlardan, öldürme operasyonlarından kendimize mutluluk üretmeye çalışıyoruz.

Irak'ta da, Filistin'de de, Afganistan'da da ölenler bizim insanlarımız.

Aslında bir düşünsek:

Usame Bin Ladin de, Saddam da, Mübarek de, Zeynelabidin Bin Ali de, Kaddafi de, bizim yazmadığımız bir senaryonun kahramanları...

Dün onlar çıkarıldı başrole, bugün bizim coğrafyamız için senaryo yazanlar onları öldürme gereği duyuyor.

Biz dün onlara selam durdurulduk, bugün onların öldürülmesine selam durduruluyoruz.

Neden?

Çünkü büyük resmi kaybediyor ve küçük alanlardaki hikâyelerle meşgul ediliyoruz.

100 yıl önce bu coğrafyaya biçilen mazlumiyet statüsünü görebilseydik, bunun bu coğrafya için zillet olduğunu, ezilme olduğunu, sömürülme olduğunu, bu coğrafyanın tarihten düşürülmesi olduğunu görebilseydik... Ve içimizde, bu mazlumiyetten kurtuluş noktasında bir karar oluşturabilseydik...

Bu mazlumiyetin, insanlık adına büyük kayıp olduğunu bilerek... Bu mazlumiyetin sadece bir insan topluluğunun değil, İslam gibi bir ilahi armağanın tarih dışına itilmesi anlamına geldiğini bilerek... İslam coğrafyasını yeniden tarih planına taşımanın, bir büyük insani misyon olduğunu bilerek... Bir karar oluşturabilseydik...

Her şeyin anlamı değişirdi.

Biz İslam toplumları henüz bu coğrafyaya karşı yürütülen savaşı tam idrak edebilmiş değiliz. Zihinlerimiz berrak değil.

Zihinlerin berraklığı bir anlamda Mevlana Hazretleri'nin, pergel metaforuna benzer. Sağlam bir dayanağın olsun, dünyayı dolaş.

Küçük resimlere bak ama büyük resmi unutmayarak...

Demek isterim ki, coğrafyamızda olan bitenlere bakarken, kendi gözlüğümüzü takmayı unutmamalıyız.

Değilse şu birkaç güne sığan çelişkili bilgiler bizleri dezenformasyon manyağı yapar:

-Bin Ladin silahla direndi, hayır silahsızdı, karşı koydu, hayır hiç karşı koymadı, helikoptere ateş açıldı, hayır helikopter kaza yapıp düştü, kadını canlı kalkan olarak kullandı, hayır eşi kendisini kocasına siper yaptı, çatışmada öldü, hayır sağ yakalandı ve çocuklarının gözü önünde öldürüldü... Hangisi doğru. Amerika dünyanın aklıyla oynuyor. Bizdeki kimileri de tempo tutuyor!

Ben diyorum ki:

Dünyada Amerikan-İsrail terörü, en azından El Kaide terörü kadar konuşulur hale gelinceye kadar, İslam dünyası ile ilgili terör değerlendirmelerinin tamamını, zihinsel terör olarak değerlendireceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi