Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

Salondaki baronlar, siyaset ve hükümet

Salondaki baronlar, siyaset ve hükümet

Seçime giden Türkiye’de siyasetin kronik sorunu devam ediyor.
Baronlar salonda oturuyorlar.
AK Parti amblemindeki ampulünün bir faydası oldu.
Siyasetin kısmen aydınlanması, karanlık salondaki baronların siluetini biraz daha netleştirdi.
Hep oradalar. Kalkıp gitmeye de niyetleri yok.
Onların arzuladığı siyaset mekanizması, millet ve hükümet arasında bir emniyet supabı gibi çalışmalıdır.
Halkın enerjisi boşaltılmalı ama talepleri katiyen iktidara yansımamalıdır.
İyi hükümetler özgürlük lafı edemezler.
Vergileri ağırlaştırıp para toplarlar, memleketi imar eder, hizmetleri genişletir ve mükemmel yollar yaparlar.
Ama o yollarda başörtülü bir Müslüman Hanım “resmen” yürüyemez.
Başbakan Kastamonu’da alışılmışın dışına çıkarak çoğunluğun duymak istediği kanaldan daha derin İslami tonda seçim konuşması yapıyor.
Mukabil cevap derhal kurşunla geliyor.
“Sıkılan” mesajın gayesi, kitlelerin bilinçaltını dürterek İslam’dan arındırılmış kuru milliyetçiliğe baraj desteği sağlamak kadar basit olamaz.
Örgütün havaya parmak sallayarak “ben buradayım ha!” demesi de değildir.
Asıl hikâye daha derinlerdedir.
Türkiye’de yükselen özgürlük taleplerinin iktidara yansıma ihtimali salondaki baronları çılgına çeviriyor.
Şunu hep biliyoruz,
“Türkiye’deki örgütler Siyonizm imalatıdır. Dolayısıyla ideolojik olarak İslam düşmanıdır ve baronlarının emri dışında tek bir adım atamazlar!”
Bildiğimiz diğer bir hakikat de şudur;
Türkiye değişmek istediği için AK partiyi iktidar yapmıştır.
Yalnızca AK parti iktidarda olduğu için ülkenin değiştiğini söylemek milli şuura karşı büyük insafsızlık olur.
Bu durumda hükümete “sıkılan mesajın” anlamı biraz daha müşahhas hale geliyor.
“-İktidar olmayı garantilemiş olabilirsiniz ancak çoğunluğun özgürlük talebini ancak kısıtlı olarak görebilirsiniz!”
Fakat İslam âleminde yaşanan siyasi kırılmalar Türkiye Hükümetinin anlamını büyütüyor ve misakı milli dışına taşıyor.
İktidara sıkılan mesaj, Ortadoğu halklarından gelebilecek muhtemel taleplere ayar çekmek amacını taşıyor da olabilir.
Sözgelimi Suriye’de işler eğer çığırından çıkarsa “T.C. Halep Valiliği plaka no 82” çözümüne karşı Siyonizm’in bir ön ikazı da olabilir.
Büyük bir değişimin arifesindeyiz ve bölgedeki siyasetin zemini de değişmektedir.
İlginç hadiseler yaşanıyor.
Birleşik Devletler bir anda müphem Usame figürünün kalemini kırıp kaydını düştüğünü cümle âleme ilan ediyor...
Akabinde “savaşımız İslam ile değildir” açıklaması geliyor.
Verilen mesajın ilk cümlesi belli...
“Usame merkezli siyaseti artık bitiriyoruz”
Gerisi?
Şimdilik meçhul. Fakat çizgi film ciddiyetinde cereyan eden medyatik operasyona bakılırsa bir tıkanma olduğu aşikâr.
Evangelist vahşi batının istila siyaseti yüzünden, bugün en az üç yüz milyon Amerikan vatandaşı bir buçuk milyarlık İslam âlemini terörist olarak biliyor.
Nefrete ve şiddete maruz kalan İslam coğrafyasında ise vahşi batıyı temsil eden değerler dağılmaya başlıyor.
Kavramlar değişiyor, düşünce kalıpları yıkılıyor.
Türkiye’de siyaset mecrasına düşen her damla İslam, Ortadoğu da serinletici yağmur etkisi yapıyor.
Baronlar ise salonda oturuyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi