Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İTO Selanik Kitap Fuarı

İTO Selanik Kitap Fuarı

İstanbul Ticaret Odası, dünyanın hemen tüm ülkeleriyle; “ekonomik, sosyal ve kültürel” alanlarda işbirliği yapmaya devam ediyor.
Bu çerçevede İTO yönetim kurulu üyeleri Mehmet Develioğlu ve İsrafil Kuralay ile bazı meclis üyelerinin de katılımıyla Selanik’te temaslarda bulunuldu.
Bir insanın kendi evinde misafir gibi davranması ve misafir gibi algılanması ne kadar garipse, İTO heyetiyle Selanik’te böyle garip duygular yaşadık.
Edirne İpsala sınır kapısından Yunanistan sınırlarına adım attığımızda; “Şurası da bizimmiş, burası da bizimmiş” hayretleriyle Selanik’e vardık.
Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe, Kavala ve buralara bağlı yüzlerce nahiye ile köyden geçerken; “Ne oldu da böyle oldu” sorusu, boğazımızda düğümlendi hep.
1912 yılına kadar elimizi kolumuzu sallayarak, kimi zaman at sırtında, kimi zaman trenle, kimi zaman yaya, rahat rahat gidip gelinen topraklara, şimdi vizeyle girdiğimizi söyleyip, Mehmet Develioğlu ve İsrafil Kuralay’a dedim ki;
“Eğer en azından son elli yıl, suni kavgalar yüzünden, iki toplum birbirini heba etmeseydi, belki bugün biz bu topraklara vizesiz gidip gelebilirdik. Ayrıca komşuluk ilişkilerimizi çok yüksek seviyelere çıkarabilirdik.
İTO Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş başta olmak üzere, yönetim kurulu üyeleri ve meclis üyeleriyle birlikte önemli bir barış ve işbirliği projesi gerçekleştiriyorsunuz, keşke böyle beyinler elli yıl önce harekete geçebilseydi.”
Bu sözlerim üzerine Mehmet Develioğlu Mevlana’dan bir örnek verdi.
“Hindistan’ın efsane lideri Gandhi’nin dilinden düşürmediği Mevlana’nın şu sözü bizim için önemli bir düstur ve hedeftir, Mevlana diyor ki;
‘Biz bu dünyaya; ayırmaya, bölmeye, parçalamaya gelmedik. Biz; kırıkları onarmaya, ayrılanları birleştirmeye, hâsılı insanlar arasında köprü kurmaya geldik.’
.........
İşte Selanik’e bu söz çerçevesinde gidildi. Sadece ekonomik meselelerle değil, kültürel ve sosyal meselelerin de ekonomiyle birlikte yürümesi gerektiğine inanan İTO ekibi, tarihe önemli bir not düştü.
Yaşadıklarımızı ve gözlemlerimi yazacağım ama suya sabuna dokunmadan Selanik’in tarihine kısa bir yolculuk yapmakta fayda var.
Selanik 1430 tarihinde padişah II. Murat tarafından fethedilir. 1492 yılında İspanya’dan kovulan Sefarad Yahudilerine kapılarını açan Osmanlı, kendi istekleri üzerine buraya yerleştirilir.
Selanik 500 yıla yakın Osmanlı yönetiminde kalır. Bu zaman zarfında; Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman halklar, uyum içerisinde yaşarlar.
İçeriden ve dışarıdan Osmanlı’nın sonunu getirip bu barışı bozanlar, II. Abdülhamit’i tahttan indirdikten sonra 1909 yılında Selanik’e yerleştirirler.
Osmanlı Devleti’nin İstanbul’dan sonra 2. büyük şehri olan Selanik, 9 Kasım 1912 Balkan Savaşları’nda Yunan ordusunun eline geçer.
1917 yılında çıkan büyük bir yangında şehrin Türk bölgesi tamamen yanar.
1924 nüfus mübadelesi sonunda şehirde kalan Türkler, Türkiye’ye getirilirken, Anadolu’daki Rumlar da Selanik’e gönderilir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi