Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Cuma, ölüm, Selanik

Cuma, ölüm, Selanik

Yaklaşık 500 yıl Osmanlı yönetiminde kalan Selanik’te; ezanlar susmamış, camiler yakılmamış, yıkılmamış, sinema salonu yapılmamış.
Yaklaşık 500 yıl Osmanlı yönetiminde kalan Selanik’te; Müslüman mezarları, Hıristiyan mezarları, Katolikler ve Ortodoks mezarları ayrı ayrıymış.
Yaklaşık 500 yıl Osmanlı yönetiminde kalan Selanik’te; Müslüman ve gayri müslimlerin cenazeleri huzur içerisinde ait oldukları mezarlıklara defnedilirmiş.
Yaklaşık 500 yıl Osmanlı yönetiminde kalan Selanik’te; kimse etnik kökeninden dolayı suçlanmamış, insanlar dinlerine ve dillerine göre yaşamışlar.

Yaklaşık 500 yıl Osmanlı yönetiminde kalan Selanik’te; “şimdilik” ne ezan, ne cami ne de Müslüman mezarlığı var.
“Şimdilik” kelimesini tırnak içine almamın sebebi; Selanik belediye başkanını ziyaret ettiğimizde söyledikleriydi. Şöyle dedi:
“Başbakanınıza, Dışişleri Bakanınıza, konsolosunuza söz verdim, size de söylüyorum, Selanik’te bir cami, bir de Müslüman mezarlığı yapacağım. Ayrıca Osmanlı eserleri için geziler düzenleyeceğim.”
İnsan bu ifadeleri duyunca hemen sevinse de 500 yıllık bir geçmiş akla gelince, ister istemez bir burukluk yaşıyor.

İşte bu burukluk içerisinde Cuma namazı kılınabilecek yer aradık. Selanik’te yaşayan soydaşlarımız, bir apartmanın zemin katını kiralayıp mescit haline getirmişler. Burada Batı Trakyalı soydaşlarımızla buluşarak vazifemizi ifa ettik.
Haliyle her iki ezan da caminin içinde okundu. Dışarıya ezan sesi verilmesi yasaktı. Yasak olması normaldi, orası Yunanistan toprakları olmuştu.
İç ezan okunurken beyin çapalama yaptı ve şunlar geçti akıllardan: “Burası Yunan toprakları ve ezanın yasaklanması anlaşılabilir, peki Türkiye’de niye yasaklanmıştı?”
Selanik’te bulunan camilerin minareleri Yunanistan tarafından yıkılmış. Yıkılış tarihi çok ilginç. Ne zamana denk geliyor biliyor musunuz?
Hiçbir hukukçunun yer almadığı İstiklal Mahkemelerinin; âlimlerimizi, “Sanıkların idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine” kararıyla astıkları seneye.
Bir de camilerin yakılması veya sinema salonu haline getirildiği yıla bakalım.
1940 sonrası, CHP zihniyetinin yani İsmet İnönü ve adamlarının; camileri sattıkları, ahır, gazino ve revü kızlarına soyunma odası yaptıkları seneye.

Ölümlere gelince. Selanik’te vefat eden Müslüman soydaşlarımızın defnedileceği bir mezarlık yok. Osmanlı döneminden kalan mezarlıklar üzerinde ise dev binalar yükselmiş.
Bir soydaşımız öldüğünde, cenazesi yaklaşık 200 km uzaklıktaki, İskeçe’ye, Gümülcine’ye veya köylere götürülüp defnediliyor.
Mevcut iktidara kadar bu meselelerle hiçbir hükümet ilgilenmemiş. Erdoğan hükümeti acil problemleri önceleyerek soydaşlarımızın haklarını aramışlar.
Bu iktidar sayesinde Batı Trakya Türkleri rahat nefes alır olmuşlar. Eskisi gibi “öteki” olarak görülmenin ezikliğini yaşamıyorlarmış.
Düşmanlıklar dostluğa dönüşmeye doğru ilerliyormuş. Mesela 27 Mayıs’tan itibaren THY, Selanik’e haftada dört gün sefer düzenleyecekmiş.
Selanikli iş adamları bu durumdan çok memnunlar. Kısacası Türkiye’nin dünyadaki gücü, Yunanistan’dan çok daha iyi görülüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi