Hafta sonunu, seçim kampanyasının en ateşli bir dönemi ile kapatıyoruz. Partilerin, rakiplerini itham etmedikleri konu kalmadı. Vatandaş, bu suçlamaları kendi inançları, duyguları, menfaatleri yönünde olumlu veya olumsuz olarak değerlendirerek seçimini yapacak. Her partinin vaatlerini de dikkatle düşünecek. Oyunu atacak. Millî irade oluşacak.
Sadece 15 gün kaldı. Gerçi seçim sonuçları, hem de 10 barajını aşacak 3 partinin sıralaması ile, ilk defa belli gibi. Ancak çok sürprizli sonuçlar aldığımız seçimler de oldu. Muktedir, icraatçı, dürüst bir iktidar ve güçlü, hakaret etmeksizin uyaran bir muhalefet bekliyoruz.
Her şeyden önce, demokraside Avrupa Birliği kriterlerinden eksiğimiz gediğimiz kalmayacak yepyeni, kısa bir anayasa istiyoruz. Zengin Türkçe ile, yani uyduruk kelimelerden kaçınarak kaleme alınmalı. Öyle bir sistem kuralım ki, asker ve yargıç, kesinlikle politika dışında, fakat Batı’daki kadar çok saygın bir kimlik kazansın. Yargı, yıldırım hızı ile işleyebilsin. Çekişme konusu olmasın. Tarife hâcet yok. Gerçek, oturmuş, yerleşmiş, gelenekli demokrasilerde nasılsa, bizde de öyle olsun. Çok şey mi istiyoruz?
2011 seçimi, tarihimize kasetli seçim olarak geçecek. Maalesef... Hangi açıdan bakılırsa bakılsın bu rezalet, politikaya sıçramamalı idi. Sayın Cumhurbaşkanımız’ın ifade ettiği gibi, kimse masûn değildir. Herkese sıçrayabilir. Her konuya atlayabilir. Yakayı ele verdi de çok ağır olacak cezasını gördü mü, soluğu kesilir.
4 yılı hây ve hûy, fakat Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli gelişme ve atılım dönemi olarak kapatıyoruz. 24. Dönem, gelişme ve atılım, her alanda açılımlara dönüşerek hızlanacaktır. Tarihî sebepler, askerî darbeler siyasete ve yönetime yetersiz ve liyakatsiz kişilerin girmesi ile oluşan Batı’ya karşı utandırıcı mesafemizi, artık kapatacağız.
Her seçim, vatandaş için yeni ümit demektir. Hür, hilesiz, istenildiği gibi kampanya yapılabilen seçimlerin değerini bilelim. Komşularımız ve her ülke için bu en tabii beşerî hakların gerçekleşmesini temenni edelim...