Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Bir tek oy bile çok şey değiştirir!

Bir tek oy bile çok şey değiştirir!

Bugün “seçim” var... 50 milyon insan, bugün sandık başında... “Hayatî bir mazereti” olmayanlar, bugün sandıklara gidip “oy”larını kullanacaklar. Birkaç gündür, “sandık hileleri”ne çok dikkat çektim... Bugün de uyarıyorum... Sandığa, yani “oy”unuza sahip çıkın!.. Biliyorsunuz;

“Anonymous” yani “Anonim” adlı “Hackher” gruplarının, “bu gece” sistemi çökertip “veri girişimini önleyeceği” iddia ediliyor... Ki, ilk “siber saldırı”yı da yaptılar ama püskürtüldüler.
Dolayısıyla;
YSK’nın, aldığı “tedbir”leri artırması gerekiyor... Haa, aman aman bir şey olmaz ama yine de tedbirli olmak gerekir.
OY PUSULASINA DİKKAT!
Sadece YSK değil, siz “seçmen”ler de “uyanık” olun!..
Elinize verilen “oy pusulası”nın ön ya da arka yüzünde “kalem çiziği” var mı, yok mu kontrol edin!.. Zarfın içinde “oy pusulası”ndan başka bir şey var mı, ona da dikkat edin!.. Aksi halde oyunuz “geçersiz” sayılır!..
Biliyorsunuz, “kanun” değişti...
Seçmeni “tehdit” etmenin veya “yönlendirme”nin cezası “3 ila 5 yıl hapis” demek!..
Bu arada, yeni yasaya göre “polis çağırma” yetkiniz de var!.. Bir “katakulli” sezdiğiniz anda, polise müracaat edebilirsiniz!.. “Seçim salonu”nda “basın mensupları” ve “gözlemci”ler de bulunacak!..
“Sandıkların kapanma vakti”ne yakın onları dışarı çıkarmak da yasak!.. Bu defa; “katakulli”ye izin yok!..
Bir de, “bazı partiler”, önceden ayarladıkları seçmenlerin, “kendilerine oy verip vermediğini” tesbit etmek için, “cep telefonuyla çekilmiş fotoğraf” istiyorlar!.. Sakın “oy kabini”ne “cep telefonu” veya “fotoğraf makinesi” ile girmeye kalkmayın!.. Çünkü, yasak!..
1 OYDAN NE ÇIKAR, DEMEYİN!
Bu “uyarı”ları yaptıktan sonra, gelelim “seçim yasakları”na... Malûm, bugün “seçim yazısı” yazmak ve özellikle “eğilim açıklamak” da yasak!..
Bugün “parti” adı telaffuz etmek ve “ona oy vereceğim” demek de yasak!..
Ama, “oy kullanmaya teşvik” yasak değil... İşte bu yüzden; “şu partiye oy verin” demiyorum ama, mutlaka “oy”unuzu kullanın!..
Biliyorum; bazıları, “armudun sapı, üzümün çöpü” diyerek, kırk dereden su getirecekler!.. Bugün, “ayrıntı”larla uğraşma vakti değil... Gidin sandığa ve kullanın oyunuzu!..
Bugün, elbette “kritik” bir gün...
Heyecan zirvede, yürekler ağızlarda...
Bugün kullanacağınız “bir tek oy” bile çok çok önemli...
Onun içindir ki;
“Bir tek benim oyumla ne fark eder ki?” demeyin!..
Unutmayın ki;
“Göl”leri oluşturan da, “yağmur damlaları”dır!..
Yani; bir “damla” su, çok şey fark eder, çok şey değiştirir!..
Aynen, “hikâye”deki gibi...
Genç adam, göz alabildiğince uzanan sahillere vurmuş “deniz yıldızları”nı tekrar okyanusa atmak için birinden diğerine yarışıp duruyordu.
Onun bu telaşını gören yaşlı bir adam, yavaşça yanına sokularak ne yaptığını sorunca, genç adam;
“Dün gece fırtına vardı. Dalgalar, deniz yıldızlarını karaya savurmuş. Onları ölmeden önce tekrar denize atıyorum” dedi.
Yaşlı adam gülümseyerek şunları söyledi:
“Ama evlât, sahil kilometrelerce uzun, deniz yıldızları ise sayısız denecek kadar fazla, sonunda ne fark edecek ki?”
Genç adam, ayaklarının dibinden alıp, okyanusun derin sularına bıraktığı bir deniz yıldızını işaret ederek dedi ki:
“Bunun için çok şey fark edecek!”
Evet, vereceğin “bir tek oy” da çok şey fark ettirecek!
Çok şey değiştirecek!..
O halde; oyunu kullanmayı ihmal etme!..
“Yarın sabah” çok şeyin değiştiğini göreceksin!..
“Özgürlüğe” yelken açmak da,
“Esaret” ve “vesayet”te kalmak da senin elinde...
Çünkü bugün;
“Karar” da senin elinde, “mühür” de!
Yeter ki, git sandığa ve kullan oyunu!..
Seçimin neticesi;
Türkiye’ye hayırlı olsun!..



Şarkı değil, kilise müziği!
Birkaç gündür “gazeteler” ve “televizyonlar” şen-şakrak!.. Onları “metro”da gösteriyorlar, “metrobüs”te gösteriyorlar... Onlar “şarkı” söylüyorlar!.. Öyle bir “destek” ki, “medyanın her türlüsü”nden!.. Ekrandan ekrana, programdan programa koşuyorlar!..
“Boğaziçi Caz Korosu”ndan söz ediyorum... 1994’te kurulan, 1995’te ilk konserini veren bu grup, şimdi her yerde “şarkı” söyleyip, kendilerine “sponsor” arıyorlarmış!..
Bizim “Ajans Dİ” şiddetle tepki gösteriyor bu duruma... “1962’de Tarsus Amerikan Koleji’nde okurken...” diyor, “Böyle bir koroda ben de vardım, ben de şarkılar söyledim... Ama onların şarkı değil, İncil’den ilahiler olduğunu çok sonra öğrendim!”
Sizin anlayacağınız; “Boğaziçi Caz Korosu”nun okuduğu “şarkı”ların çoğu; birer “kilise müziği”dir, “İncil’den ilâhiler”dir!.. Onları; hiç kimse “şarkı” diye kakalamasın!..
“Şarkı” dedikleri “Jashua fouqht the battle of Jericho” adlı parçanın Türkçesi, “Yeşu, Eriha Savaşında Savaştı”dır, yani bir “Hıristiyan ilâhisi”dir!.. “Eriha’nın yıkılması”nı anlatır!..
Kim, ne yaparsa yapsın ama, “kilise müziği”ni, kalkıp da “şarkı” diye yutturmasın!.. Haa, bu koronun ne kadar “yerli” olduğunu görmek isteyenler de, “kimlerden etkilendiklerine” bir baksınlar... Etkilendikleri “isim” veya “grup”ların tamamı “yabancı”lar!..
Bu ülkede “yabancı” oldun mu, “baş tacı” olursun!.. “Boğaziçi Caz Korosu”na verilen anormal destek de bundan olsa gerek... Tamam, destek versinler ama “İncil ilâhileri”ni “şarkı” diye yutturmasınlar bize!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi