Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Toplumun gerçekleri görmesini siyaset sağlayacaktır

Toplumun gerçekleri görmesini siyaset sağlayacaktır

Seçim sonuçlarını doğru değerlendirmek özellikle seçimlerde umdukları sonucu alamayan partiler için ilk şarttır. Unutulmamalıdır ki son seçimler hayatın sonu değildir. İnsanoğlu var olduğu sürece ülkeler, yönetenler ve yönetilenler olacaktır. Yönetenler ise yönetime talip olanlar arasındaki yarış sonunda belirlenir. Her yarışın kazanan ve kaybedenleri olacaktır. Aksi halde yarıştan söz edilemez. Bu bakımdan neden kaybedildiğinin doğru tespiti sonraki seçimlerde alınacak sonucu belirleyecektir. Bunun içindir ki seçimlerden sonra tüm partiler seçim sonuçlarını değerlendiriyor. Yapılan değerlendirmeler arasında aynı parti içinde bile farklılıklar olabiliyor. Söz gelimi bir parti içinde bir kesim seçimde alınan sonucu başarılı olarak nitelendirirken bir kesim ise neticeden şikayetçi ve parti yönetiminin değişmesi gerektiğini çözüm olarak ileri sürüyor. Siyasette tüm bunlar normal gelişmelerdir.

Öncelikle siyasetin uzun soluklu bir iş olduğunu, bu alana soyunan herkesin peşinen görmesi ve kabullenmesi gerekir. Akşamdan sabaha toplumun değişmesi mümkün olmaz. Özellikle ülkemiz siyasi hayatında ciddi değişiklikler olağanüstü dönemlerin ardından gerçekleşmiştir. Bu seçimlere girerken toplumda kitlelerin bir yerden bir başka yere gitmesini sağlayacak bir durum olmadığı gibi gelişmeler toplumda kamplaşmayı körüklemiştir. Bugün görünen o ki toplumun önemli bir kesimi AK Parti ve CHP etrafında toplanırken bir kesimi de iki ırkçı partiyi tercih etmiştir. Bu kapmlaşma insanların gerçek sorunlarına çözüm aramayı ikinci plana itmiştir. İktidar partisinin üçüncü dönem oyunu artırarak iktidarını sürdürmesi toplumun acil çözüm bekleyen sorunları olmadığı anlamına gelmiyor. Bu sorunları herkes kendi bakış açısına göre belirleyebilir. Öyle ki benim sorun olarak gördüğüm hatta ülkemizin ve insanımızın geleceğinin ipotek altına alınması anlamına geldiğini düşündüğüm bir konu bir başkası için önemsiz olarak algılanabilir. Kısacası fikri mensubiyet ve kabuller insanların bakış açısını belirler. Bu bakış açılarına göre topluma bir takım önerilerde bulunurlar. Bu öneriler topluma ne ölçüde duyurulabilir ve toplumdan da kabul görürse o ölçüde hayata geçirilmesi imkanı doğar ya da doğmaz. Elbette ekonomik ve siyasi bakımdan topluma köklü değişim sunanların işi diğerlerine göre daha zordur. Çünkü, toplumun önemli bir kesimi köklü değişimleri kolay kabullenmez. Durağan bir yapıya meyillidir.

Bu noktada Mehmet Bekaroğlu'nun seçim sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirmeye temas etmek istiyorum. Bekaroğlu partisi açısından seçim sonuçlarını bir yenilgi olarak kabul ettikten sonra bu yenilginin sebebini üç şeye bağlıyor.

1- Halkın en alttakileri, yaklaşık 10 milyon insan yardımlarla ayakta duruyor. Bu yardımların kesileceğinden korkuyor.

2- Orta kesim tüketici kredileri ve kredi kartları ile bağlanmış. Aman kriz çıkar diye endişe içindeler.

3- Bir kesim ise CHP'nin temsil ettiği vesayetçi zihniyetten çok korkuyor. Bu zihniyetin kazanımları geri alacağından korkuyor. Bu sebeple kendini sağ olarak nitelendirenler AK Parti'de toplandılar.

Aslında bu tespitler hemen herkes tarafından yapılıyor. Bu bakımdan yardımlarla ayakta kalmanın yerine herkesin kendi ayakları üzerinde durmasının sağlanmasını istemesi gerekir. Bunun için iktidarlardan çözüm istemesi şarttır. Aksi halde yardımı alır hayatımı sürdürürüm mantığı toplumda yaygınlık kazanırsa esas felaket budur. Bu anlayışın değiştirilmesi siyasilerin görevlerinden birisidir.

Tüketici kredileri ve kredi kartları ile hayatın sürdürülmesi de geçici bir rahatlık sağlasa da insanların toplumun geleceğini tehlikeye atan bir gelişmedir. Bu gerçeğin de topluma anlatılması gerekiyor. Bu da siyasilere düşüyor.

CHP'nin vesayetçi zihniyetinin değişmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Çünkü, bir kesim kendi varlıklarının bu vesayetçi zihniyet ile mümkün olacağını düşünüyorlar. Elbette yıllardır halka rağmen iktidarı elinde bulunduran vesayetçi zihniyet yanlılarının böyle gitmeyeceğini görmeleri gerekiyor. Ancak, vesayetçi zihniyet ile mücadele etmek toplumun geleceğini tehlikeye atmanın gerekçesi olamaz. Bu gerçeğin topluma elden geldiğince anlatılması gerekiyor. Siyasi mücadele sadece bunun için bile sürdürülmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi